23 Ağustos, 2012

Rakibimiz: FC Twente



Bursaspor son yılların en önemli maçlarından birine çıkıyor. Bu taraftar şampiyonluk bile gördü ama Avrupa kupalarında hayallerdeki gibi oynayan Bursaspor'u izlemek nasip olmadı bir türlü. Uzun zaman sonra ilk defa maç günü gelmeden açık-kapalı kale arkası ve maraton tribünü biletlerinin tükenmesi ise şehrin maça ne kadar önem verdiğinin en büyük göstergesi.

Rakibimiz Twente ise çok güçlü bir takım. Her ne kadar teknik patronları Steve McClaren oyun sistemimiz oturmadı dese de ligdeki iki maçlarını izledim, şiir gibi top oynuyor herifler. Sezon başlarken Ola John ve Luuk de Jong gibi yıldızlarını kaybetseler de Dusan Tadic ve Luc Castaignos gibi takviyelerle güç dengesini tekrardan sağlamayı başardılar. Chadli ve Leroy Fer geçen yıla göre daha fazla sorumluluk alıp hücumda daha fazla katkı sağlıyorlar. Bunu oyuncuların istatistiklerinden de anlayabiliyoruz zaten.

Kalecileri Mihailov bana göre takımın en zayıf halkası. Kaç kere izlediysem hep hatalı çıkışlar yaptı, hatalı goller yedi. Twente gibi bir takımda yıllardır nasıl oynuyor bir türlü anlamadım gitti. Bizim emektar İvankov futbolu bırakmadan önce bu Mihailov'un önünde 1.kaleciydi milli takımda.

Savunmanın iki kanadında da Rosales ve Schilder gibi hücumcu oyuncuları tercih ediyorlar. Schilder geçen yıl Nac Breda'da ortanın ortası ve solunda oynarken burda savunmanın solunda değerlendiriyor. Teknik kapasitesi yüksek bir arkadaş, eski Galatasaray'lı Ergün Penpe'ye yakın bir stili var. Rosales ise bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile sağ kanatta haldır haldır yardıran bir adam.

Ortanın ortasındaki Janssen ve Brama'nın her ne kadar savunmacı kimlikleri öne çıksa da ikisi de teknik kapasiteri ve topa vurmayı bilen oyuncular. Özellikle Janssen'in sürpriz koşularına dikkat etmekte fayda var. Bu oyuncuların önünde değerlendirilen Leroy Fer ise çok değişik bir oyuncu. Bizim Batalla'nın 1.88 boyunda ve altletik versiyonu diyebiliriz onun için. Onu özel kılan ise takım savunmasında en uçta oynayan santrfora verdiği pres desteği. Müthiş fizik var herifte, sezon sonunda çift haneli sayılara transferini duyarız yüksek ihtimalle. Ayrıca duran toplarda da bu cezasahasında iyi marke etmek gerekiyor.

Takımın en büyük hücum silahları ise Chadli-Tadic ikilisi. Adamlar her iki ayaklarını birden kullanabildiklerinden hem kanatlarda hem de içeri kat ederek rakip savunmalarda denge falan bırakmıyorlar. Bu iki oyuncuyu durdurabilirsek rakibin hücum gücünü %70 kadar azaltmış oluruz.

En uçta ise bugune kadar hep Bulykin oynasa da bizim maçta Castaignos'un ilk defa maça direkt başlayacağını düşünüyorum. O da topla ilişkileri üst seviyede, kolay adam eksiltebilen zımba gibi bir eleman.

Sözün özü, işimiz çok ama çok zor. Polyannacılık oynamanın yeri ve zamanı da değil. Twente ile oynayacağımız kesinleştikten sonra Valencia maçları aklıma gelip gelip uykumu kaçırıyor. Turu geçmek imkansız mı tabiki de değil. Öncelikle burdaki maçta gol yemeden Hollanda'ya gitmemiz gerekiyor. Gol de atılır, galibiyet de kazanılır ama bu adamlardan gol yemememiz gerekiyor. Ertuğrul Sağlam basın toplantılarda geçmişteki hatalardan ders almış bir görüntü çizse yarınki dizilişimiz ve oyun anlayışımız nasıl farklılar olacak, bekleyip göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder