31 Aralık, 2011

#Scouting#



Böyle olur bizim "scouting"imiz...

Transfermarkt'a girip, arama kısmında 2011 ile birlikte sözleşmesi biten oyuncuları tespit edebiliyoruz.

Sözleşmesiz oyuncu arayanların aklına böyle dahiyane bir fikir bari gelse keşke.

Aralarında kiralık sözleşmesi bitenler ve başka takımlarla anlaşanlar olsa da yine de bu listeden faydalanmakta yarar var.

Link#1

24 Aralık, 2011

Transfer Önerisi // Danilson Cordoba



Ad Soyad: Danilson Cordoba
Uyruk: Kolombiya
Doğum Tarihi: 1986
Boy: 1.85
Kilo: 80
Oynadığı Takım: Nagoya  Kampus
Kullandığı Ayak: Sol
Sözleşme Sonu: 31.12.2011
Tahmini Değeri: 1.200.000 €
Oynadığı Pozisyon: Ortasaha (İdeal),
Ortasahanın solu (Oynayabiliyor)

Oyunun her iki yönünü müthiş bir oyuncu. Çok güçlü, çabuk ve teknik kapasitesi üst düzeyde. Milimetrik pasları, mesafe tanımayan şutları ile göze batan Kolombiyalı Nagoya'nın başarısındaki en büyük payı olan futbolcuların başında geliyor. Nagoya ile olan sözleşmesi önümüzdeki hafta sona eriyor ama oyuncunun bonservisi Japonya 2.lig takımlarından Consadole Sapporo'da.

Merak edenler için: Link#1 Link#2 Link#3

15 Aralık, 2011

2-2 mi?



Bir 2-2  olayı daha..

Dün akşamdan..

Wisla Krakow evinde Twente'yi 2-1 yenmesine rağmen Fulham da Odense karşısında aynı skorla galip geldiği için gruptan çıkamıyordu..

Tam umutların tükendiği, herkesin depresyona bağladığı bir anda stad hoparlerinden yapılan 2-2 anonsu herkesi sevince boğdu..

Her transfer döneminde adı FB ile anılan Djby Fall son dakikada attığı gol ile Odense'ye beraberliği Wisla Krakow'a da turu getiren isim oldu..

14 Aralık, 2011

Wolfsburg Sendromu



Wolfsburg'u Andres D'alessondro'yu transfer ettikleri günden beri büyük hayranlıkla izliyorum. Yıl 2003-2004 falandı yanlış hatırlamıyorsam, Cm serilerinde D'alessandro fırtına gibi esiyordu o zamanlar, Wolfsburg'a hayranlığımız da ordan geliyor aslında. Tabi bir de takımın renkleri yeşil-beyaz.

2009-2010 yılında Wolsburg'un şampiyonluğu bir hayli mutlu etmişti beni. Acaba o yeşil-beyaz'ın yaptığını bizim yeşil beyazımız da yapabilecek diye bir hayli tartışmıştık arkadaşlar arasında. Tabi o zamanlar bizim için çoookk uzak bir ihtimaldi şampiyonluk. Hep konuşuyorduk, hep hayal ediyorduk, o günlerin bir gün geleceğine hepimiz hemfikirdik ama "acaba biz görebilecek miyiz" diye de düşünmüyor değildik. Neyse konuyu fazla dağıtmadan Wolfsburg'a geri dönelim..

Wolsburg şampiyon olunca sezon bitmeden Schalke ile anlaştığını açıklayan Magath takımdan ayrılmıştı..
Bu ayrılık ne Magath'a ne de Wolfsburg'a hayır getirmeyince Magath Wolfsburg'a geri döndü..
Ama yine de eski havalarını yakalayabilmiş değiller..Şuan Ligde 14.sıradalar ve düşme potasına sadece 2 puan uzaktalar..

Sadece paylaşmak istedim..

Hadi Ertuğrul Sağlam tu kaka da...

Magath yahu bu adam..

Felix Magath..

Transfer Önerisi // Maor Melikson

İş güç kovalarken boşladık blogu. Türkiye liginden de iyi soğudum. Evde boş zamanlarımda bol bol Polonya, BAE, Yunanistan, Bulgaristan liglerini izliyorum.

Polonya'da dikkatimi çeken bir oyuncu paylaşmak istedim.


Ad Soyad: Maor Melikson
Uyruk: İsrail
Doğum Tarihi: 1984
Boy: 1.75
Kilo: 68
Oynadığı Takım: Wisla Krakow
Kullandığı Ayak:Sağ
Sözleşme Sonu: 30.06.2015
Tahmini Değeri: 2.000.000 €
Oynadığı Pozisyon: Ofansif Ortasaha (İdeal),
Ortasahanın sağı (Oynayabiliyor),
Ortasahanın solu (Oynayabiliyor)

Enteresan bir oyuncu bu Melikson. Kendisinin saha içinde hangi pozisyonda oynadığını anlayabilmek için büyük çaba sarfetmek gerekiyor. Enerji dolu yerinde duramayan bir adam. Sadece kendisi değil yanındaki oyuncuları da oynamak zorunda bırakıyor. Lider özellikli, sertliklere karşı pes etmeyen bir kişiliğe sahip. Bana kalırsa Bursaspor ortasahasına ilaç olabilecek yeterliliğe sahip.

Ama oyuncu ile anlaşma noktasına kadar gelinip "Lan bu adam İsrail'liymiş" diye vazgeçilirse de şaşırmam açıkçası. 

Merak edenler için: Link:1 Link:2 Link:3 

29 Kasım, 2011

KDÇ Karabük:3 Bursasporumuz:1


Büyük şok oldu.
Ne yalan söyleyeyim en azından 1 puanı çantada keklik görüyordum kendi adıma.
Maç öncesi kadrolar açıklandığında da büyük sürprizler vardı. Karabük'te Bülent Korkmaz kadro seçiminde büyük sürprizlere imza attıysa da oyun anlayışı konusunda beni şaşırtmadı. Tamamen oyunu kendi yarı alanında kabullenmiş bir Karabükspor izledik ilk yarım saatte. 
   
Yayıncı kuruluş 30.dakikada ekranda topla oynama ve faul istatistiklerini ekrana yansıttığında maçın o ana kadar ki özetini de geçti aslında. Topla oynama oranı 70'e 30 Bursaspor  derken faul sayısında ise ezici üstünlük 8-0 ile ev sahibi Karabük'teydi. 35.dakikada Batalla'nın kaptırdığı topun devamında golü yedikten sonra oyun tamamen kontraya döndü. 

Biz oynadık (daha doğrusu öyle sandık) Karabük kontradan etkili oldu. 90 dakikanın geri kalan kısmı bu şekilde tamamlandı. Top yine bizde kaldı ama pozisyonlara hep Karabük girdi.

İstatistikler üzerinden gitmeye devam edelim. Karabük kalesine ilk isabetli girişimimiz dakikalar 65'i  gösterdiğinde N'diaye'nin etkisiz kafa vuruşu ile oldu. İkinci girişimimizde ise 85.dakikada Bangura ile golü bulduk.

Çok garip değil mi, maç boyunca rakibinden 2 kat fazla topla oynatıp 2 pozisyon üretememek. Ya da ceza sahasına 40 orta yapmamıza rağmen sadece 8'inde isabet sağlamak, bu ortalarla sadece iki kere kaleyi bulabilmek. 

Her zaman olmasa da bu akşam istatistikler çok şeyler anlattı bize. İleriye yönelik planlama yapılacaksa bu akşamki maçın istatistikleri yol gösterici olacaklardır.

Yazılacak çok şey var ama bireysel değerlendirmeye girmeden yazımızı bitirelim.
Kalp kırmanın yeri ve zamanı değil.
Yıllarca "..iyi günde kötü günde.." diye bir taraflarımızı yırtarken ben çok samimiydim.
Herkesi vicdanı kendine.

28 Kasım, 2011

Rakip İncelemesi:KDÇ Karabükspor


Üst sıralarda kendimize yer bulabilmemiz için bu maçı mutlak suretle kazanmamız gerekiyor.
Ligin yine karışan takımlarından biriyle oynayacağız. Yücel İldiz'i gönderip Bülent Korkmaz'ı getirdiler takımın başına. Bence bu hamle ile bile ligden düşmeyi hakettiler ya neyse. Bülent Korkmaz'ın ne teknik adamlığı var ki allah aşkına?
Adamın en büyük başarısı Kayseri Erciyesspor'u ligden düşürmek.
Başka da yediği bir nane yok.

Bülent Korkmaz'ın Karabük'ünü geçen hafta izleme fırsatım olmadı ama Ankaragücü'nün ligde yendiği tek takım olmaları bile çok şeyi anlatıyor aslında. Bülent Korkmaz üzerinde galibiyet baskısı var mıdır yok mudur bilemem ama bu akşam Karabük öncelikle gol yememek için çıkacaktır sahaya.
Öncelikle gol yemeyip, uzun toplarla sonuca ulaşmayı düşünecektir.

Ankaragücü'ne karşı ortasahada Ragued-Hakan Söyler ikilisini oynatmış ama bu akşam orayı üçleyip Cernat'ı sol kanada kaydırabilir.
Yücel İldiz sıkça deniyordu bu aksiyonu. Gerçi Birol ile Tozo cezalıymış, Bülent Korkmaz'dan Deumi'yi savunmanın önünde oynatma çılgınlığı ile görebiliriz.
Bizdeyken Sinan Kaloğlu'nu sol kanat oynatmak için çok çaba sarfetmişti, bakalım bu akşam eski öğrencisinin yüzüne bakacak mı?

Bizim de en büyük gol umudumuz yine duran toplar olacak.
Ömer Erdoğan savunmada ne yapar bilemiyorum hücumda kendisine bu akşam çok iş düşecek diye düşünüyorum.

Insua-Svensson-Kirita-Stepanov Bursa'da bırakılmışlar. Dün A2 maçında oynatılmayan İsmail Haktan muhtemelen direkt oynar bu akşam. Seriç onun için büyük bir şans olacak. Yine A2 karşılaşmasında oynatılmayan Musa ve Mehmet Sak da kadroda olacaklardır.
Musa yine maçın gidişatına göre sonradan süre alabilir.

Muhtemel 11'ler:


KDÇ Karabükspor : Tomic, Erdem, Seriç, Nikolov, Muhammet, Deumi, Hakan Söyler, Ragued, Cernat, Shelton, Mehmet Çakır
Bursaspor: Carson, Basser, Vederson, Serdar, Ömer, N'diaye, Adem, Ozan, İsmail, Batalla, Bangura

22 Kasım, 2011

Bursaspor:1 Samsunspor:0



Çok klasik olacak ama üç puandan çok daha fazlasını kazandık bu akşam. Zaten iyi futbol izleme gibi derdim yoktu şahsım adıma. Ama Samsun'a bu kadar çok pozisyon vereceğimizi de ön görmüyordum açıkçası.
Tüm bu anlarda Carson kalesinde adeta devleşti. 
Üstüne koymaya, bizi ipten almaya devam ediyor. Zamanla çok daha iyi olacak bundan hiç bir şüphem yok. Bu adamı düşünmeden etmeden acımasızca eleştirenlerin yüzü biraz az olsun yüzü kızarıyor mudur merak ediyorum. 

Maçı çok fazla enine boyuna konuşma gibi bir amacım yok.
Zaten öyle bir değerlendirme de yanlış olur. Önemli olan galip gelmekti, o yüzden mutluyuz. Bu galibiyet bizi sıralamada "4" basamak birden yükseltirken, lig ikincisi ile puan farkımızın sadece "4" olduğunu görmemizi sağladı. Yani öve öve bitirilemeyen Avrupa Kaplanları  "4" Fatih'in Aslanları ile ise sadece "3" puan önümüzdeler.

Bakmayın siz öyle bazı kesimlerin bu takımları gözü kapalı şişirmesine. Bu ülkede herkes karşısındaki neyi duymak isterse onu anlatır, bizim halkın da yüzde 90'ı da kendi değerlerine sahip çıkmayıp hayal dünyasında yaşamayı seçtiğinden kendilerine anlatılan masallara da inanmak zorunda kalıyorlar.

Bu takımın nerelerde nasıl puanlar bıraktığı düşüldüğünde aslında herşeyin o kadar kötü olmadığını görmemiz gerek. Ben umuyorum ki bu galibiyet futbolcularımızın özgüven seviyelerini yükseltecek ve özlediğimiz Bursaspor'u tekrar seyredebilmemizde etkin rol oynayacak.

Tabi bir de bu akşam sahalarımızda görmeye alışık olmadığımız bir olay yaşandı. Bir başkasının hakkını çalmanın marifet sayıldığı şu günlerde Turgay'ın yaptığı çookkk büyük bir alkışı hakediyor.

Ne yalan söyleyeyim ben de kesinlikle dürüst davranırdım diyemiyorum. Takımın içinde bulunduğu durum ortada. Ekmek gibi su gibi üç puana ihtiyaç duyulduğu şu süreçte hakem golü verdikten sonra onu kararından döndürmek gerçekten yürek işi. Helal olsun sana "Şampiyon" Turgay.

Şampiyon Güzel ve Masum Demek..Tıpki Annem Gibi..

*Pankart 16 Mayıs 2010'dan

20 Kasım, 2011

"Seninleyiz"


Kazanmaya başlayıp üstteki gruba yaklaşmamız gerekiyor.
Ama üç puandan ziyade özgüvenimizi yeniden geri kazanmamız çok daha önemli bizim için.

Samsunspor da tam dişimize bir rakip. Zayıf halkaları bir hayli fazla. 
Ama dedim ya sözün bittiği yerdeyiz.
Teknik-taktik konuşmanın çok yersiz olacağı bir maç bu.
Biraz geç de kalmış da olsak. Artık başlamamız gerekiyor. 

"Seninleyiz Bursasporum"

18 Kasım, 2011

Yorumsuz..


İşte Türk Futbolunun hali. 
Yazılacak çok şey var boğazım düğümlendi bir an.

17 Kasım, 2011

Bakmak mı? Görmek mi?


Habere gel..Fener'in gençleri Rosenborg'u devirmiş..Peehh..Ne büyük olay..

Ama haberi yapan kişi Rosenborg U19 takımından üç oyuncunun gelişimlerini tamamlayıp A takımın direkt oyuncusu olduğunundan habersiz oluşu çok vahim bir durum.

Alt yapıların asli görevi nedir peki? Maçlar, kupalar kazanmak mı yoksa A takıma hazır oyuncu servis etmek mi?

Bizim en büyük sorunlarımızdan biri de bu. Bardağın ne tarafına bakacağımızı bilmiyoruz.


Markus Henriksen, 1992 doğumlu. Sezon başında ismi Bursaspor ile anılan oyuncu şuan Avrupa'nın bir çok kulübünün takibinde. Komple bir ortasaha oyuncusu görüntüsündeki Henriksen Norveç A milli takımının da formasını giyiyor.



Mushaga Bakenga, o da 1992 doğumlu. Norveç liginde geçtiğimiz sezon oynadığı 24 maçta 9 gol atma başarısı gösterdi. Sözleşmesi 31 Aralık'ta bitiyor. İstanbul basınında da ismi Fenerbahçe ile bir çok kez anıldı. Hatta onun hakkında "Kuzey Yıldızı" "Norveç'in Robinho'su" gibi başlıklar bile atıldı.


Jonas Svensson, 1993 doğumlu. A takıma bu sene çıktı ve toplamda 29 maçta süre aldı. Öyle aman aman dikkat çekici performanslar ortaya koymasa bile hiç sırıtmadı. Orta alanın hücuma yönelik her bölgesinde oynayabilen genç oyuncudan yeni sezonda beklentiler bir hayli yüksek.

16 Kasım, 2011

"Sakai"ler

Bu oyuncular kardeş falan değiller..
Hatta Gotoku Sakai'nin annesi Alman.
Ama ikisi de oyun yapılarıyla bizim futbolumuza çok yatkınlar. Maliyetleri de oldukça düşük.
Marifet oyuncuları ikna edip formayı giydirmekte.



Ad Soyad: Hiroki Sakai
Doğum Tarihi: 1990
Boy: 1.83
Kilo: 81
Oynadığı Takım: Kashiwa Reysol
Kullandığı Ayak:Sağ
Sözleşme Sonu: 31.12. 2014
Tahmini Değeri: 500.000 €
Oynadığı Pozisyon: Savunmanın sağ kanadı (İdeal),
Savunmanın ortası (Oynayabiliyor),
Savunmanın sol kanadı (Oynayabiliyor)

Güçlü fiziğiyle dikkatleri üzerine çeken Sakai'yi özel kılan ise sağ ayağıyla kullandığı öldürücü ortalar.
Japon K-Ligi'nde ilk sezonda yaptığı 9 asist ile asist krallığında zirveyi zorlayan performansı ona milli takım kapılarını da açtı.
Futbolu gösterişsiz oynamayı tercih eden Sakai kendisine uzun yıllar güvenilebilecek bir isim.



Ad Soyad: Goutoku Sakai
Doğum Tarihi: 1991
Boy: 1.77
Kilo: 74
Oynadığı Takım: Niigata
Kullandığı Ayak: Sağ
Sözleşme Sonu: 31.12.2014
Tahmini Değeri: 750.000 €
Oynadığı Pozisyon: Savunmanın sol kanadı (İdeal)
Savunmanın sağ kanadı (Oynayabiliyor),
Ortasahanın solu (Oynayabiliyor),

Sol kanattan hücuma katkıları ile Alman futbolcu Philip Lahm'dan enstantaneler sunan Goutoku'nun en dikkat çekici özelliği müthiş çabuk bir oyuncu olması.
Final paslarında başarı oranının düşük olması asist sayısını etkilese de geleceği çok parlak bir oyuncu.
Gücünü arttırdığı taktirde Avrupa'nın her liginde rahatlıkla oynayabilecek bir isim.

01 Kasım, 2011

Polonya'nın Emenike'si // Prejuce Nakoulma



Ad Soyad: Prejuce Nakoulma
Doğum Yılı: 1987
Boy: 1.78
Kilo: 76
Oynadığı Takım: Gornik Zabrze
Ülkesi: Burkina Faso
Kullandığı Ayak: Sağ
Tahmini Değeri: 250.000 €
Oynadığı Pozisyon: Santrfor
Sözleşme Sonu: 31.12.2013


Transfer döneminin son günlerinde 1.Liga takımlarından Gornik Lezcna'dan 50 bin euro karşılığında Gornik Zabrze'ye kiralanan oyuncu Ekstraklasa'da oynadığı 7 maçta 4 gol atma başarısı gösterdi. Attığı gollerin yanında oynadığı futbolla da adından sıkça söz ettiren Prejuce Nakoulma bende ise tam bir Emenike etkisi yarattı diyebilirim.

İkili mücadelelerde ayakta kalmasıyla, denge faktörünü ön plana çıkaran golleriyle bizim Emenike'nin kopyası sanki.

Boyu Emenike'den 3-4 cm daha kısa olmasına rağmen iyi zıplayarak bunu telafi etmeyi başarıyor. Çabuklukta ve driblingleri ile Emenike'nin önünde bile diyebilirim onun için.

Müthiş hırslı ve asla pes etmeyen bir yapıya sahip.
İsmi Polonya dışına henüz taşınmamış olsa da bizim ara transfer döneminde bir çok takıma teklif edileceğinden adım gibi eminim.

Hatırlarsanız geçtiğimiz ara dönemde 10'a yakın transfer yapılmıştı Polonya'dan. Bu transfer döneminde de yine oralardan bir rüzgar eserse Nakoulma'nın da yolu ülkemize düşebilir.
Söz uçar yazı kalır, vakti zamanı gelince konuşuruz yine burda.

Fikir edinmek isteyenler için oyuncunun gol attığı üç maçın özetleri:




31 Ekim, 2011

Yerinde Say..




Bu yorumu Bursasporum.com'un forumuna bundan tam iki yıl önce kaybettiğimiz Gençlerbirliği maçından sonra bırakmışım.

Biz o günden beri oynadığımız oyuna uygun bir santrfor bulup takıma yerleştiremedik. İglesias, Nunez, Kenny Miller, Jozy Altidore gibi isimler geldi gitti ama hiç biri bizim yaramıza merhem olacak tarzda ve yeterlilikte değillerdi. Şuan kadrodaki Sestak, Bangura ve Tagoe üçlüsünün de durumu farksız.

Biz yerimizde saymaya devam ederken bir de yorumda geçen Olivier Giroud o günlerde Fransa Ligue 2'de oynayan bir oyuncuydu ve transfermarkt değeri sadece 400.000 euro gözüküyordu.



O Giroud şimdi Fransa Ligue 1'de en çok konuşulan hücum elemanlarından biri olmayı başardı. Şuan gol krallığında Gameiro ile birlikte zirveyi paylaşıyor.
Fransa milli takımına davet edilmesine de kesin gözüyle bakılıyor, geçtiğimiz hafta Blanc ile yaptığı görüşme Fransız basınında büyük ses getirdi. Transfermarkt değeri de artık 6 milyon euro.

Biz hala bir takım menejerlerin oyuncağı olmaya, onların önerdiği oyuncularla yerimizde saymaya devam edelim.

Neyse bu düzen de değişecektir elbet.

Bursasporlu olmak umudunu hiç bir zaman yitirmemektir.

Bursaspor:0 Manisaspor:0



Çok kısır bir futbol ortaya koymamıza rağmen öne geçebilecek pozisyonları bulduğumuz bir maç oldu.
Ama takımdaki geriye gidiş devam ediyor.
Biz kolay kolay kimseyi yenemeyeceğiz bu gidişle çok net bir şekilde ortaya çıkmaya başladı artık.
Duran toplar dışında çok zor pozisyon üretiyoruz.

Kadromuz da çok kısıtlı. Ahmet'le de Tagoe ile de bu işler olmayacak.
Hele Tagoe kesinlikle bu ligin santrforu değil. İnsan o boyla kaç maçtır bir hava topu alamaz mı Allah aşkına.
Diyorum ya Tagoe'nin kesinlikle izlenmeden alınmış bir adam, boyu uzun öyleyse hava hakimiyeti de iyidir diye düşünülmüştür.

Bu kadar çok kanatlardan orta gelecekse pivot santrfor alsaydık bari.
Manisa'nın sisteminde yer vermediği Makukula bizim takımda yeniden doğuş sürecine girebilir tekrar. Devre arasında kiralık da olsa denemekte fayda var bu oyuncuyu.

Ortasahanın ortasında Adem-N'diaye ikilisini bu maçın ikinci 45 dakikasındaki gibi N'diaye sabit, Adem çift yönlü kullanılırsa çok daha faydalı oluyor takıma.
Bundan sonraki maçlarda da bu oyuncular birbirlerinden rol çalmadan mücadele etmeliler. N'diaye geçen yıl oynayan Svensson-Hüseyin Çimşir gibi oynamalı. Öyle oynarsa orta saha da çok daha büyük farklar yaratacak. Ortalamanın çok üstünde bir gücü olmasına rağmen teknik kapasitesi hücumu yönlendirebilecek yeterlilikte değil. Biz de bu oyuncudan maksimum verim almak için onu doğru kullanmalıyız.

Ama hala Ergiç'i özlüyorum şahsen. Svennson, Kirita ve Insua'yı takımda tutup Ergiç'i göndermeyi bir türlü kabullenemiyorum.

Ayrıca dün maça dair enteresan bir istatikse tribüne giden şut sayısının kaleyi bulanlardan fazla olmasıydı. 18 şuttan sadece 4'ü kaleyi tutmuş. Çok ilginç gerçekten.

Hakem hakkında da konuşmak yersiz. Yöneticilerimiz bir takım çevrelere yaranmak adına susup, ne takımın ne de taraftarın hakkını savunmayla ilgilenmediklerinden ben de ilgilenmiyorum artık.
Boyun eğmeye devam.


**Buarada dün maçı beraber izlediğim abim (Bursa amatör camiasında tanınan bir isim o yüzden isim vermek pek doğru olmaz) 2 sene önce Samsunsporlu Kemal Tokak'ı Bursaspor'a kazandırmak için çok uğraştıklarını, sonra bizimkiler burun kıvırınca çocuğu apar topar Orhangazispor'a gönderdiklerini falan anlattı da içim yandı resmen. Kemal'in ailesi de Bursa'da yaşıyormuş yıllardır.

Bu şekilde elimizden kaçan onlarca futbolcu var. Fenerbahçe bile Bursa Amatör kümeden her yıl 2'şer 3'er oyuncu transfer ederken biz hala kulübü babasının yeri gibi görenler tarafından yönetiliyoruz. Amatör ligde maç izlemek sadece tribüne gidip milletle laklak yapmak değildir. Ertuğrul Hoca gerçekten Bursaspor'un Ferguson'u olmak istiyorsa köklü bir revizyon şart.

29 Ekim, 2011

Hayaller Gerçek Oluyor // Japon Futbolu



Her takımda karşımıza çıkan Japon futbolcuları gördükçe son haftalarda iyice sardım ben bu Japon futboluna.
İzledikçe keyif almaya başladım oynadıkları oyundan.
Gerçekten çok geliştirmişler kendilerini. Geliştirmeye de devam ediyorlar.
Bir çok alanda olduğu gibi futbolda da Japonlar dünyayı ele geçirmeye çok yakınlar. Bizim gibi Japon çizgi filmleri ile büyüyen bir nesil için çok heyecan verici bir durum bu.
Önümüzdeki Dünya Kupası'nın en büyük sürpriz adayımdır benim Japonya.
Hele 89-90-91 jenerasyonlarını gördükten sonra bu fikriyatıma daha fazla inanmaya başladım.

Güç, dayanıklılık, hız, hızlanma, çeviklik gibi fiziksel özelliklerde Afrikalılar'dan herhangi bir eksiklikleri yok. Hatta Afrikalı oyuncuların en büyük fiziksel zaaflarından olan vücut dengesini sağlayamama gibi bir durum Japonlar için geçerli değil.

Önceden Japonlar'ın teknik kapasitelerinin yeterli olmadığından bahsedilirdi ama artık bunu da aşmışlar. Çalışınca oluyor demek ki.

En büyük farkı ise mentalitede yaratıyorlar.
Konsantrasyonları mükemmel, hepsi çalışkanlar, hepsi takımları için oynuyorlar.
Topu ayağından çıkarmadan önce çevre kontrolü yapmayan da elle gösterilecek kadar az, özellikle de final paslarında başarı oranları çok yüksek.

Bunu nasıl başardılar bilemiyorum ama bu adamlara dikkat etmek gerek.
Biz de bir adım ilerisini düşünüp, Gana'dan takım almayı falan bir kenara bırakıp, oturduğumuz yerden de olsa bu adamları takibimize almamız gerekiyor.
Ben kendi çapımda yaptığım çalışmaların sonuçlarını buradan paylaşacağım, belki kulüpten birilerinin kulağına falan gider de dolaylı yoldan da olsa faydamız olmuş olur.

Son olarak referans olması açısından Avrupa'nın çeşitli kulüplerinde faal olarak futbol hayatlarını sürdüren Japon futbolcuların listesi:

Yuga Nagatamo (İnter)
Atsuto Uchida (Schalke)
Shinji Kagawa (Dortmund)
Ryo Miyaichi (Arsenal)
Daisuke Matsui (Dijon)
Yuki Abe (Leicester City)
Akihiro İenaga (Mallorca)
Hajime Hosogai (Augsburg)
Keusike Honda (CSKA Moskova)
Makoto Hasebe(Wolfsburg)
Takayuki Marimoto (Novara)
Shinji Okazaki (Stuttgart)
Kisho Yano (Freiburg)
Hiroshi Ibusuki (Sevilla)
Eiji Kawashima (Lierse SK)
Tomoaki Makino (FC Köln)
Michihiro Yasuda (Vitesse)
Maya Yoshida (Venlo)
Masaike İnoha (Hajduk Split)

27 Ekim, 2011

Orduspor:1 Bursaspor:1



Yine son dakika kabusu. Dedim ya, Buaralar top harbiden sevmiyor bizi.
Çok kötü bir Bursaspor izledik.
Kesinlikle galibiyeti hakedecek hiç bir şey yapmadık.

26 Ekim, 2011

8.Hafta Rakibimiz: Orduspor


Bugün rakip, ligin sürpriz takımı Orduspor..
Daha yeni çıkmış olmalarına rağmen futbol kaliteleri belirli bir seviyenin üzerinde gerçekten. Metin Diyadin'in bunda ne kadar payı olduğunda şüphelerim var açıkçası.
Biraz denk gelmiş gibi geliyor bana.

24 Ekim, 2011

Buaralar Top Sevmiyor Bizi



Maç yazısı için geç kaldığımın farkındayım. Ama suç benim değil. Bunun hesabını keyfe keder kesintiler yapan TTnet'e sormak lazım.
Kaç gündür internete giremiyoruz adam gibi.
Bir geliyor bir gidiyor.
Öyle olunca da insanın pek niyet edesi gelmiyor yazmaya.

Neyse dedik ya maç yazısı için geç kaldık, o yüzden oyuncular özelinden 1-2 cümlelik değerlendirmek yapmak istiyorum.

Carson: Kendisine çok fazla iş düşmedi. Notlarıma Carson ilk defa yan top aldı diye yazmışım, dakika 22.
Bunu çok fazla dile getirdiğimin farkındayım ama güveniyorum ben bu adama.
Penaltı pozisyonunda da bana göre yapacağı bir şey yoktu.
Ama Burak'a da helal olsun. Resmen almış penaltıyı.

Basser: Sakatlanana kadar takımın en iyidiydi. Hatta maçın kırılma anı da bu oyuncunun sakatlanıp yerini Svensson'a bırakması oldu bana göre.
Performansı beklentilerimin çok üzerinde.

Svensson: Bu sezon ilk defa forma giydi. Sağ bek oynayabilecek yeterli çabukluğa ve sertliğe sahip bir oyuncu değil.
Defansif ortasahadan sağ beke devşirilen çok fazla oyuncu geliyor şuan hatırıma ama Svensson olmaz kesinlikle. Bu çocuğa da yazık.

Vederson: Yine sahanın iyi isimlerinden biriydi. Görevini layıkıyla yaptı.

Serdar: Yenilen golde yüzde 100 hatalı da olsa performansını yükseltmeye devam ediyor. Agresifliğin ölçüsünü ayarlaması gerekiyor.
Gereksiz kartlar yemek Serdar'a yakışmıyor.

İbrahim: O da Serdar gibi hatasızdı maç boyu. Ama İbrahim'in de sağı solu belli olmuyor ki. Geceyle gündüz gibi.
Buarada Basser'in ilk alternatifi İbrahim olmalı.
Altay'dan bize gelmeden önce zaten sürekli sağ bek oynuyordu, her ne kadar teknik kapasitesi yetersiz de olsa çabukluğuyla o bölgede kolaylıkla idare edebilir.

N'diaye: Kendine biraz fazla güveniyor. Çıkarken kaptırdığı toplardan ciddi kontralar yiyebilirdik.
Dikkat etmeli o da.

Adem: Hücuma katkısı gün geçtikçe azalıyor sanki. N'diaye ondan rol çalmaya başladı son maçlarda.

Batalla: Batalla hep aynı Batalla. Ama Batalla'dan nasıl daha fazla verim alabileceğimiz üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Ama onsuz da olacak gibi değil. Adem-N'diaye ikilisi son maçlarda hücumdan iyice düştüler.

Ozan: Goldeki çabası için büyük bir alkışı hakediyor.
İlk yarıda boş pozisyonda tribüne diktiği topu gol yapsa maçın kahramanı olacaktı.

Turgay: Çok istekli fakat yetenekleri sınırlı. Ama niyetinden kesinlikle şüphe etmediğimden kızamıyorum Turgay'a.

Sestak: Attığı golle şeytanın bacağını kırdı o da. Çift haneli gol sayısına ulaşacağını düşünüyorum onun.
Bangura'nın dönmesi Sestak'ı nasıl etkileyecek, bekleyip göreceğiz.

Tagoe: Bize herhangi bir yararı olmayacağı çok belli. Arap liglerine gidip efsane olabilir.
Orda stoperlerle mücadele etmesi gerekmiyor. Boş alanda çok.

İsmail Haktan: En fazla İbrahim Üzülmez olur diyorum kimse inanmıyor. Bu işten ekmek yemek istiyorsa sağ beke devşirilmesi şart.

***

Sonuç olarak yine şanssızlığımızın kurbanı olduk. Golü bulduktan sonraki 10 dakikadaki yakaladığımız kontralardan birini gol yapıp farkı açmalıydık belki ama olmayınca olmuyor.
Bu aralar top sevmiyor bizi.
Kurban Bayramı da gelmişken bir kurban da takım için kessek fena olmaz sanki. Bu şekilde kaybedilen puanlar takımımın özgüvenine ciddi zarar veriyor. Önümüzde çok zorlu Ordu-Manisa maçları var.
Milli takım arasına ikide iki ile girip uzun zamandır hasret kaldığımız galibiyet serilerinin temelini atmamız gerekiyor.

17 Ekim, 2011

Galatasaray:2 Bursasporumuz:1


Garipliklerle dolu bir maçı yine boynu bükük tamamladık..
İnsan şu futbol denen oyun niye 87 değil de 90 dakika diye isyan etmekten alıkoyamıyor kendini..
Oysa futbolun kurallarına kadar isyan edecek ne çok şey var..

Mesela bir müsabakada hangi "taraf"ta olduğu herkes tarafından çok önceden bilinen bir şahsiyet ne amaçla adeleti sağlaması için görevlendirilir ki?
Bunun cevabını maalesef hiç kimse sorgulamaz, sorgulayamaz..
Geçen yıl BJK'nin çocuğu nasıl maçımıza atanıp anamızı ağlattığında sesimiz çıkmadıysa bugün de sesimizi çıkaramıyoruz.

Elin alkolik zencisi hakeme el kol hareketi yapar, aman sakin ol diye bin bir ikna yöntemine başvurulur, bizim çocuk kafasını kaldırır kartı yer anında..
Şu "elle kart isteme" hareketinin karşılığı sarı kart değil miydi? Biz mi yanlış biliyoruz.
Ya da o kural kitabı sadece bizim gibi baş kaldıranları uysallaştırmak için mi yazılmış?
Bilmiyoruz, bilemiyoruz.
Para onlarda güç onlarda..
Bize düşen o güç karşısında boyun eğmek.

Geçen sezon ligin 8. haftasında kendi sahamızda bize atılan penaltının oluşumunu hatırlayan vardır. Hatırlamayan da gitsin baksın.
Aynı pozisyon bu maçta yaşandı. O gün rakibe şarj yaptığı için cezalandırılan oyuncu bugün mağdur oldu.
Kim gördü bunu?
Tabi ki hiç kimse..
Sahi ya bu takıma penaltı çalmak yasak.
Ulan kime isyan ediyorsun ki sen?
Kölesin sen köle. Baş kaldırman yasak. Kendini savunma hakkın yok.

Günün birinde bir padişah varmış.
Her canı sıkıldığında ota boka zam yapar, kimsecikler de sesini çıkarmazmış.
Sonunda vezirin teki isyan etmiş. Padişahım demiş, yeterin artık. Halk açlıktan ölecek, siz hala zam yapıp duruyorsunuz, kimsenin hiç bir şey alacak gücü kalmadı..
Padişah tamam demiş vezire.
Git pazara bak, gördüklerini bana aynen aktar.
Vezir gitmiş bakmış, pazar ağzına kadar dolu. Giren çıkanın haddi hesabı yok.
Ama kimsenin adam gibi bir şey aldığı da yok.
Mallar aynen duruyor.
Halk sebzeleri meyveleri 2'şer 2'şer alabiliyorlarmış en fazla.
Bunu öğrenen padişah tekrar vezirini yanına çağırmış, tamam demiş artık zam yok..
Ama git demiş pazarın girişine bir adam koy, her girenden birer altın alsın..
Ertesi hafta vezir yine gitmiş pazara, bakmış ki herkes hayatından memnun, kimsenin bir şeye sesini çıkardığı yok.
Ama artık insanlar ikişer ikişer değil de birer birer almaya başlamış, elmayı armudu, domatesi, biberi...
Vezir yine gitmiş padişaha anlatmış gördüklerini..
Padişahın da artık tepesi atmaya başlamış iyice..
Tamam demiş o zaman pazarın çıkışına da bir adam koy, o da alsın birer altın..
Bizim vezir yine gitmiş pazara..Bakmış yine iğne atsan yere düşmeyecek..Ama bu sefer alış veriş yapan hiç kimse kalmamış..
Millet bakıp bakıp çıkıyormuş dışarı.
Padişah bunları öğrenince iyice çıldırımış.
İnsanların neden hala isyan etmediğini anlayamıyormuş bir türlü..
Vezire git demiş zindandan en uzun boylu, en yapılı gardiyanı bul, sonra da adamı sokağa sal, yakaladığını siksin..
Ertesi gün padişahın sarayının kapısına halktan 7-8 kişi dayanmış, başlamışlar yumruklamaya..
Padişah tamam demiş ya bu iş oldu, sonunda benim halkım başkaldırıyor, sevinmiş adam içten içe..
Sonra gitmiş kapıdaki isyankarlara bakmış..
Kapıdaki adamlardan biri seslenmiş..
Padişahım demiş, bir tane daha, bir tane daha..
Bize bir gardiyan yetmiyor, bir tane daha gönder..

Bizim ülkenin hali de aynı o hesap.
Halk alışmış bir kere dönüşü yok.
Stokholm sendromuna tutulmuş, tecavüzcüsüne aşık olmuş herkes.

Maç mı? Ne maçı arkadaş her şey net değil mi?
Geçen yıl İstanbul takımının teki ligi şampiyon bitirdi de ne oldu?
Aldılar mı Şampiyonların ligine? Almadılar.
Nerde o takımın başkanı? Asbaşkanı?
Kupayı alan İstanbul takımın hocası nerde? Futboldan sorumlu yöneticisi?
Başkanları dışarda da noluyor?
Teröristlerin kapısında ağlamaktan başka ne işe yarıyor??

15 Ekim, 2011

6.Hafta Rakibimiz Galatasaray


Milli takım arasının ardından tekrar lige dönüyoruz. TFF çağrılara kulak verdi ve maç takviminde radikal değişikliklere gitti. Artık hiç bir takım 2 gün arayla maç yapmak zorunda kalmayacak.

12 Ekim, 2011

Ganaya Değil Aynaya


Kulüpte önemli işler çabasına girmiş olan insanları görmek güzel.
Ama bu işlerde planlama çok önemli.
Öncelikle olarak yapacağımız çalışmanın meyvelerini ne zaman almayı planlıyoruz?
Bunun cevabının net olması gerekiyor.
Hemen bu yıl takım alıp, önümüzdeki yıl gökten "Appiah" düşsün diye beklersek olmaz o işler.

Gana'dan bir takım almak, oradan oyuncu yetiştirmek, o oyunculardan faydalanmak için en iyi ihtimalle 10 yıllık bir süreç gerekli.
Bu da bizim Türk futbolu için inanılmaz uzun bir süre.

Hayal kurmak güzel de biraz da gerçekçi olmak gerekli.
Daha kendi alt yapımızdaki cevherlerden yararlanamazken Gana kimin aklına geldi çok merak ediyorum açıkçası.

Son yıllarda "pişsin" diye kiralık gönderdiğimiz oyuncuların geri dönüşleri olmuyor. Bu durumdan rahatsız olan  hiç kimse yok herhalde kulüpte.
Bizim asıl problemimiz oyuncuyu bulmak ya da yetiştirmek değil zaten, o oyunculara basamak atlatıp A takım seviyesine çıkaramıyoruz.

Aynaya bakmadan Ganaya bakmak.
Hayalcilikten öteye gitmeyecek gibi geliyor bana.

(Buarada kulübün scouting çalışmalarına girişmesi benim için şampiyonluk kadar önemli, bunu da dipnot olarak belirtmeden geçmek olmaz.)

05 Ekim, 2011

Beş Haftalık Değerlendirme



Ligin ilk 5 haftasını geride bıraktık, şimdi milli maç arası var.
Alışık olmadığımız sıkışıklıktaki fikstürü görünce böyle aralar daha da değerlendi artık.
Biz de bundan sonra ki süreçte adımlarımızı daha "sağlam" atmak istiyorsak kendimize bir takım dersler çıkarmalıyız.

02 Ekim, 2011

Kafa



Aslında bu blogu ilk açtığımda Bursaspor kadar Ankaragücü'nü de yazmayı düşünüyordum.
Ama takım Gökçekgiller'e satılınca bir anda hevesim kaçtı benim de.

01 Ekim, 2011

Bursaspor:4 Gençlerbirliği:0


Ardı ardına alınan iki mağlubiyetten sonra bu maç çok önemliydi.
Tribünlerin boş olacağı herkes tarafından biliniyordu, hiç kimse yanılmadı. Maçtan önceki yazımda 10 bin olamayız demiştim, yanılmadığım için ilk defa bu kadar üzüldüm..

30 Eylül, 2011

5.Hafta Rakibimiz Gençlerbirliği



Haftanın açılışını biz yapıyoruz.
Rakip Gençlerbirliği. Ankaragücü'nden sonraki en büyük küme düşme adayımdır.
Bunları yazarken bile içim sızlıyor ya neyse.

25 Eylül, 2011

4.Hafta Rakibimiz: Sivasspor

Aslında takımları en az 1 kere izlemeden maç öncesi yazısı yazmayı düşünmüyordum fakat bugün karşılaşacağımız Sivas'ta pek bir değişiklik yok.

23 Eylül, 2011

Bursaspor:1 Beşiktaş JK: 2



Skor yazarlığı yapmak bana göre bir olay değil..

O yüzden maçın 85 dakikalık bölümünden bahsedeceğim yazımda..

Maça her iki takım da kontrollü başladı. Dengeyi bozan ise tam Ankaragücü diye bağırmaya hazırlandığımız dakikada Bangura ile bulduğumuz gol oldu. Golün sahibi İbrahim mi Bangura mı tartışılır ya neyse..

22 Eylül, 2011

Sevgiliye Kavuşmak..




Bu sezon ilk defa Bursasporum'u canlı izleyeceğim için tarifi mümkün olmayan bir mutluluk var içimde..

İçim kıpır kıpır..

19 Eylül, 2011

Mersin İY:1 Bursasporumuz:3



Mersin'deki maç öncesi akıllarda bir çok "acaba" ile başlayan soru cümlesi yer edinmeyi başarmıştı. Buna karşın rakipten çekinen bir Bursasporlu yoktu çevremde.

17 Eylül, 2011

Özgürlük!


Vatani görevimizi tamamlayıp kutsal topraklara adımımızı atmış bulunuyoruz..

10 Eylül, 2011

11 Nisan, 2011

Gel Tezkere :)



Askerlik geldi çattı.

Vatan borcunu ödemek gerek.

Zaten blogu epey boşlamıştık.

Son postun üzerinden tam bir ay geçmiş.

Bursasporumuz'da da işler yolunda gitmeyince hevesimiz kaçıverdi. İyi gün "blog"cusuymusuz onu anladık..:)

Buarada kısa dönem gidiyoruz Bilecik'e.

Eylül ayında yine burdayız inşallah..

11 Mart, 2011

24. Hafta Rakibimiz: KDÇ Karabükspor

Karabük deplasmanından normal şartlarda çok fazla çekinmezdim ama Bursaspor takımının şuan içinde bulunduğu durumun pek de normal olduğunu söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz hafta şanssız bir şekilde kaybedilenin ardından bu maçın önemi daha da arrtı. Bir galibiyet serisine başlayacaksak hiç kuşku yok ki biraz acele etmemiz gerekiyor.

Kadıköy'e Karabük ve Ankaragücü maçlarından alınacak 6 puan ile gidersek her şey çok farklı olabilir. Geçen yıl şampiyon olurken rakibimizi nasıl kendi evinde yendiysek bu yıl da yenebiliriz. Bu tarz istatistiklere pek itimat etmem ama son 4 sezondaki Kadıköy maçlarından 3 galibiyet çıkardığımızı da hatırlatmak gerek.

Karabük'te haftasonunda havanın iyi olacağı söyleniyor, fakat zeminin ne derece futbol oynamaya uygun olacağı konusunda ciddi şüphelerim var. Kaldı ki zaten o stadın zemini normal şartlarda balçık gibiydi. Yarın futbolcularımızın işi bayağı zor olacak gibi. Ertuğrul Hocamız da kadroyu zemine göre yeniden şekillendirecektir.

Karabük'e giden kafilede Sercan ve Vederson dışında eksik bulunmuyor. Karabük'te ise eksik sayısı bir hayli fazla. En önemli hücum silahları Emenike'den yoksunlar, orta alanda  ilk yarı boyunca 14 maçta forma bulan Tozo'nun uzun süreden beri sakatlığı devam ediyor, bu oyuncunun yokluğunda Slavia Prag'dan Hocine Raqued'i transfer ettiler fakat bu oyuncunun da sakatlandığı ve yarın oynayamayacağı söyleniyor.

Karabük'in diğer devre arası  transferi Brezilya'lı sağ bek Coelho yarın Kerim Zengin sakatlığı atlatmasına rağmen sahada olacak muhtemelen. Coelho'nun daha önce 1 kere bile olsa Brezilya milli takımında oynamışlığı var.

Ayrıca sezonun ilk yarısında Bursa'daki maçta bize 2 gol attıktan sonra sakatlanan Cernat 4 haftadır yarın tam hazır olarak sahadaki yerini alacak ve Emenike'nin yokluğunda yükün büyük çoğunluğunun onun omuzlarında olması bekleniyor. Adamın bize ilk maçta attığı gol hala gitmiyor gözümün önünden.
Neyse helal olsun ne diyelim..

İlk başta da dediğim gibi ligin üst sıralarına tutunabilmemiz için çok önemli bir karşılaşma. İlk maçta yarım düzine gol kaçırmamıza rağmen yenemediğimiz Karabük'ü deplasmanda zor da olsa devirmek istiyoruz.
İyi oynayanın değil de Bursasporumuz'un kazandığı bir 90 dakikaya izlememiz dileğiyle..

Rakibin muhtemel 11'i:

Football Fans Know Better

07 Mart, 2011

Kendine Gel (!)


Bizi bu saatten sonra şampiyonluğa götürebilecek tek adam var bana göre..

O da Volkan Şen.

Bursasporumuz:1 İBB:1


Futbol çok garip bir oyun.
Her zaman hak eden kazanamıyor.

06 Mart, 2011

24.Hafta Rakibimiz: İstanbul BB


Bu sezon ilk defa Bursa'da pazar maçı oynayacağız. Biletler üç gün öncesinden tükendi, stad çakılı 25 bin futbol seyircisi ile dolacak. Şampiyonluğumuzda iç sahada oynadığımız maçlardaki gibi bugün de tribünlerde taraftar değil "seyirci" olacak. Bu seyircilerin fazla olmasının olumsuz yönleri çok fazla, başka bir yazıda o konuya değiniriz ama şimdi sırası değil.

01 Mart, 2011

Bir Başkadır Benim Memleketim

Varan#1






Enteresanlıklarla dolu bir ülkede yaşıyoruz. Blogumuza erişim mahkeme kararıyla engellenmiş. Sebep ise Blogger üzerinden illegal Digiturk izlenmesi. 5-10 kişi yüzünden herkes zarar gördü. Tabi o yayını yapanlar kimsenin umurunda değil.



Varan#2

Benim de nasıl olduysa Başbakanımızın bir gazeteciyle girdiği diyalog geliverdi hatırıma. Olay 2008'in Kasım ayında geçiyor. Youtube'a girip video izlemenin yasak olduğu günlerde devletin başındaki adam halkına yasakların çiğnenmesine ilişkin teşvikte bulunuyor.

Sizce de Enteresan Değil mi?

28 Şubat, 2011

Nerede? Ne Yapıyorlar?

Uzun zamandır bu tarz yazılar yazmıyorduk.
Geçen yıl ki şampiyonluğun "Görünmeyen Kahramanları"na değinmek istiyorum. Geçtiğimiz sezon kadroda olup da pek fazla kendilerini gösterme fırsatı bulamayan oyuncuları sadece bir "merak" sonrasında nerede ne yaptıkları konusunda biraz araştırma yaptım.
Tablo pek iç açıcı değil.
Kulüpten ayrılma zamanlarına göre başlayacak olursak:

26 Şubat, 2011

Bucaspor:0 Bursasporumuz:2

Güzel bir maç oldu.
Geçen hafta kaybedilen Antep maçından sonra yoğurdu üfleyerek yedik de denebilir.
Daha kontrollü bir oyun anlayışını tercih ettik.

25 Şubat, 2011

23. Hafta Rakibimiz: Bucaspor

Kümede kalma mücadelesi veren Bucaspor'la yeni stadlarında karşı karşıya geleceğiz bu akşam.
Bizim için ölüm kalım maçı da denilebilir.
Üstümüze üstümüze sert esen rüzgarları tersine çevirebilmek açısından çok önemli.
Herkes alınacak 3 puanla derin bir nefes almak istiyor.
Bu hoca için de geçerli, futbolcu için de, taraftar içinde de.

21 Şubat, 2011

Bu Sese Kulak Ver..


Elazığspor başkanının 16 Şubatta açıklamaları olmuş. Bursaspor ve Elazığspor'un bir takım masabaşı oyunlarına kurban edildiğinden bahsetmiş.
Açıklamanın ayrıntıları burada.

Bursaspormuz:1 Gaziantepspor:4


Öncelikle belirtmek gerek ki..
Bursaspor olarak sezonun en iyi futbolunu oynadık.

18 Şubat, 2011

22. Hafta Rakibimiz: Gaziantepspor

Yarın çok zorlu bir 90 dakika bizi bekliyor. Rakip son haftaların en formda ekibi Gaziantepspor.

16 Şubat, 2011

Eskişehirspor:1 Bursasporumuz:1



Aşırı yoğunluktan dolayı maç yazısı yazamadık..

Zaten pek içimden geldiği de söylenemez..

13 Şubat, 2011

21.Hafta Rakibimiz: Eskişehirspor





Eskişehirspor devre arasını transfer yapmadan geçiren iki takımdan biri, diğeri de Fenerbahçe.