30 Nisan, 2010

Ah Ulan Shin..


Gece gece aklıma nasıl olduysa aklıma bizim aptal çekik gözlü geldi..
Kaçıp gitmese şimdi kesin şampiyonduk, kendisi de dünya kupasında kaç numara giyeceğininin kararını vermek ile meşgul olacaktı..

Ama Tom Tomsk'un da kapının önüne koymasıyla tamamen kulüpsüz kaldı şimdilerde.
Geçici lisans da alamıyor.
Boş gezenin boş kalfası konumunda.

Oysa daha 8-9 ay önce Werder Bremen peşinden koşuyordu, Ertuğrul Hoca sattırmamıştı ısrarla.


Shin'di Uzaklardasın

29 Nisan, 2010

TEXAS / USA



Zordur Anadolu takımını tutmak.
Yürek İster.
Sabır İster.

Asıl zor olan; herşey bitti dediğin anda bile kazanacağınıza inanmaktır!

Çöküş..


Bu Biletix kadar kolay ve sık çöken bir site var mı acaba?
Adamlar "tek"elciliğin kralını yapıyorlar, bir rakipleri olsa daha fazla sıkıp bu işe bir çare bulacaklar yüksek ihtimal ama rakipsiz olunca böyle oluyor işte.
Önümüzdeki sezondan itibaren şu işe mutlaka bir çare bulunması gerekiyor, bu iş böyle olmayacak,görünen köy klavuz istemiyor.

27 Nisan, 2010

Allah Bağışlasın..


Futbolcularımızdan Ayhan Tuna Üzümcü kız babası olma mutluluğunu yaşamış..
Allah inşallah Elisa Bebek'i Üzümcü çiftine bağışlar, mutluluk ve sağlık dolu bir ömür nasip eder..



Geçen yıl bu zamanlarda Tuna'nın eşinin erken doğumu nedeniyle ikiz bebeklerinin vefat ettiği ve Tadeu'nun attığı golün (Kocaelispor maçıydı galiba, Romaşenko sağ çarprazdan duran top kullanmış ve Tadeu'da Bursaspor forması altındaki son golünü kafayla ağlara göndermişti) ardından yedek kulübesine giderek Tuna'nın 35 numaralı formasını kameralara göstererek, golü bu oyuncuya armağan etmişti..

Galatasaray:0 Bursasporumuz:0 // Kaybetmek..


Futbol enterasan bir oyun gerçekten..
Ligimizin Galaktikos'u Galatasaray deplasmanından 1 puanla dönüyorsunuz ve mutsuz oluyorsunuz.

Kaçırılan 10'a yakın gol pozisyonunu düşününce içiniz burkuluyor.
Liderliğe yükselen Fenerbahçe'nin çok değil bir ay önce aynı stadda kaleyi bile göremeden boş beleş attığı bir golle üç puan kazandığını anımsayınca kahroluyorsunuz..

Aynı Fenerbahçe'nin o gün ligin en kolay pozisyon veren takımına karşı bile hiç bir şey oynamadan bir hafta öncesinde pozisyonunda haftanın en iyisi olduğu herkes tarafından kabul edilen Murat Şahin'in ikramıyla; gol atma ihtimalinin bizim İvankov'dan bile az görüldüğü kazmaların kazması Bekir İrtegün'ün attığı enterasan golle liderlik koltuğuna oturmuş olduğunu düşününce sinir katsayınız giderek yükselmeye başlıyor..

Tekrardan takımınızın liderliği kaybetmesinin getirdiği ateş düşüyor yüreğinize..
Ardından bunun sorumlusu kim diye kendi kendinize soruyorsunuz ama bir türlü cevap bulamıyorsunuz, yaşadığınız üzüntüyü unutup takımınızla gurur duyuyorsunuz, hepsini tek tek gözlerinden öpesiniz geliyor..

Ardından telefonunuza düşen bir mesajla gözyaşlarınız sel olup akmaya başlıyor..
"İnsanlar Kaybettikleri Zaman Değil, Pes Ettikleri Zaman Tükenirler"

25 Nisan, 2010

Totem (!)




Son yıllarda hangi futbolcunun performansı ve de geleceği hakkında bir şeyler sallasam, hep tersi çıkıyor..Bu isimler o kadar çok ki sezon sonunda gündemin boş kaldığı zamanlarda bu futbolcularla ilgili bir yazı dizisi yapmayı planlıyorum..

Bugün de niyeyse bir totem yapıp futbolculardan birine sallayasım geldi..
Ve kurban olarak Sercan'ı belirledim, bunda da futbolcu eşleri ve çocuklarına verilen yemeğe yeni manitasıyla katılmasının payı büyük..
İşte aşkın ilk fotoğrafı..
Maçtan sonra skora göre çok kişi sallar zaten bu genç adama..


Kaç maçtır herkesle Sercan en az 2 tane atacak diye iddiaya girip kaybediyorum, bugün de diyorum ki:

Sercan maça 11'de başlayacak, çok fazla hırs yapıp hemen ilk dakikalarda sarı kartı yiyecek..
Topu ayağına alınca, Neill'in içinden geçmeye çalıştıkça, omuzu yiyip çimleri öpecek..
60.dakikalarda da Ertuğrul hoca Sercan'ı oyundan alıp yerine Batalla-Leo ikilisinden birini gönderecek..

Eğer hoca Sercan'a sabretmeyi tercih ederse de maçın 80.dakikasında falan cezasahası içinde yerde kalacak, ama Bünyamin kül yutmayacam diye penaltımızı yutacak, ardından da Sercan isyan edip 2.sarıyı görecek..


**Beni haftalardır GÖT eden Sayın Sercan Yıldırım lütfen bu kez de GÖT eder misin?

Sözün Bittiği Yerdesiniz..


-

24 Nisan, 2010

31.Hafta Rakibimiz: Galatasaray


Artık önümüzde 3'ü de birbirinden önemli final maçı kaldı, bunların ilki de pazar günü karşılaşacağımız Galatasaray maçı.
Galatasaray için ligin en şaşalı oyuncu topluluğu diyebiliriz ama asla takım olmayı başaramadılar.
Saha iiçnde herkes kendine oynuyormuş gibi sanki, hani maçı formasını giydikleri takım değil de kendileri kazanacak sanki..
Kaç maçlarını izledim hiçbirinde Elano denen adamı pas tercihlerinde 1.sıraya koyduklarını görmedim mesela..
Ulan bu Elano Brezilya milli takımında ilk 11'de oynuyor, Dünya Kupasında 5 kupalı Brezilya'nın 6.yı kovalarken en güvendiği adamların başında geliyor ama Türkiye Liginde bu adama güvenmiyorsun, gerçekten ilginç..

Galatasaray'ın saha içi dizilişine baktığımızda orda da ciddi bir istikrarsızlığın olduğunu görebiliyoruz..
Sezona "4-3-3", "Total Futbol" naraları ile başlayan takımın ligin fark yemeye en müsait oyuncu topluluğundan oluşan Sivasspor 'a karşı 4 savunmacı orta sahayı bir arada kullanması gerçekten ilginç bir durumdu.
Tabi bunun Fenerbahçe mağlubiyetinin ardından yapılmış olması da Rijkaard'ın psikolojik durumunu da ortaya koyuyor.
Mesela ilk yarıdaki Fenerbahçe maçının ardından da yine o güne kadar iki savunmacı ortasaha kullanan Rijkaardü, mağlubiyetin ardından Topal-Sarp ikilisinin yanına bir de Barış'ı göndermiş ve takımın ortasahası uzunca bir süre bu 3'lüye emanet edilmişti.
Bu mağlubiyetten etkilenme olayını bür Türk hoca yapsa, ne korkaklığı kalır, ne adamlığı ama Rijkaard olunca herkes saygı gösteriyor, vardır bir bildiği diyip tınlamıyor.
Ama bizim Türk hoca diplomayı "kasaptan" alıyor ya, o yüzden kimseden saygı görmüyor, herkes rahatça atıp tutabiliyor.

Rakibimizin son Manisaspor maçını, Keita'nın attığı gole kadar izlyebildim.
Golü de göremedim aslında, tam ben mekandan çıkarken Hüseyin Tok faulü yaptı Dos Santos'a.
100metre yürüdüm bir baktım, telefona Keita'nın gol haberi geldi.

Manisa karşısında Galatasaray uzunca bir aradan sonra işi öncelikle hücum etmek olan oyunculardan kurulu bir takım tertibiyle çıktı..(ki inşallah bize karşı da aynı şekilde sahaya çıkacaklar)

Kalede çizgi kalecisi Aykut..
İçinde 3 milli takım stoperinin yer almadığı, Sabri-Neill-Hakan -Caner'den oluşan bir savunma dörtlüsü..
Bunların önünde önünde Mehmet Topal ve Elano.. (ki ikisi de pek birbirlerleriyle daha önce tanışıyor gibi değillerdi)
Onların önlerinde büyük kaptan Arda Turan.
Kanatlarda ters ayaklı olarak kullanılan Keita ve Dos Santos.
Mustafa Denizli bunu yapınca çok fazla eleştirilmişti, Tello sol ayaklı, sağ kanatta ne işi var diye futbol ulemalı çok fazla atıp tutmuştu ama Rijkaard'a sesini duyarmak isteyen olmadı pek..
Burda Rijkaard yanlış yapıyor falan diyecek değilim, zaten Avrupa'da takımların yüzde 80'i kanatlarını bu şekilde kullanıyor.

İleri uçta da bizim lige biraz fazla olan Baros'u kullanıyorlar.
Güç, çabukluk, yumuşak bilekler, dribling, son vuruş, pozisyon alma, soğukkanlılık fazlasıyla var maşallah adamda.
Bizim Sercan'ın Baros'un seviyesi yaklaşmasını beklemiştim aslında bu sene ama büyük hayal kırıklığına uğrattı beni.Galatasaray maçına da ekstra motivasyonla çıkacak, çok şey yapmaya çalışacak ama 60.dakikada oyundan alınacak muhtemelen..
Neyse Galatasaray'ın bize karşı 11'i şu şekilde olur muhtemelen..

Football Fans Know Better

22 Nisan, 2010

Resmen Şike // TFF Göreve!!




Kasımpaşa kulübü bilindiği üzere Fenerbahçe maçı bilet fiyatlarını abartarak 120 TL'den satışa sundu..Bana göre yaptıkları büyük ayıp.
Sezon başında tüm sezon maçlarında geçerli olacak olan kombine biletleri 100 TL'ye sattıkları varsayıldığında da bu yapılan ayıbın boyutunu görebilmek kolaylaşıyor.
TFF nin bu bilet fiyatları konusunda önümüzdeki sezondan itibaren bir düzenleme yapması gerekiyor bence..

Bugün Fenerbahçe cephesinde ilginç bir olay yaşandı ve maç biletlerinin kulüp tarafından satın alındığı ve taraftarlara daha makul fiyatlara satılacağı açıklandı..
Açıklamanın linki;
http://fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=19410


Öncelikle belirtmek istiyorum ki kulüplerin toplu halde bilet alımı ve satımı yasak.
Ki bu yasak doğrultusunda taraftar gruplarına bile toplu bilet satılamıyor.

Bir de kulüpler arası PARA TRANSFERİ' nin de ne anlama geldiği konusunda çok fazla açıklamaya gerek yok sanırım.
Bazıları hafta başından beri şike naraları atıp duruyorlar önce bir aynaya bakılması gerekiyor bence.
Umarım TFF'de bu saçmalığa seyirci kalmaz..

Eyyamcı..


Bünyamin Gezer tarzındaki hakemlerden nefret etmişimdir hep.
Bu tarz adamları "Halısahada maç var, gel yönet" diye çağırsanız bile kesin kavga çıkar o maçta.
Her kullanılacak duran topta "santimetre" derdine düşüp futbolcuların sinir katsayılarını yükseltirler.
Pis pis bakışlarıyla futbolcuya katil muamelesi yapıp, adamı harama el uzatmaya teşvik ederler, rakipten ziyade futbolcular "şu sahadaki artisi nasıl göt etsem" derdine düşerler..

**Bünyamin Gezer'in yukarıdaki fotoğrafını görünce Ankara Emniyet'i ile ilgli şurda yazdığım yazı ve Ankara'da yaşananlar geliverdi aklıma.
Hayır olsun ne diyelim.

20 Nisan, 2010

Karakter Meselesi (IV)

Allah'ım ne günlere kaldık.
Biri 22 diğeri 23 yaşındaki iki genç adamın kavgasından başka başka sonuçlar aramak, öküz altında buzağı aramaktan farksızdır.
Zamanını boşa harcamaktır.
Aptallıktır,
Cahilliktir,
Şerefsizliktir,
Acizliktir,
Karaktersizliğin daniskasıdır..

Şu Fenerbahçeliler'i anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.
En yakın arkadaşlarımdan biri de Fenerbahçeli'dir, çok iyi çocuktur, delikanlıdır, sözünün eridir, güvenilirdir ama işin içine futbol ve Fenerbahçe girince Bilica'dan,Emre'den,Baroni'den, Aziz Yıldırım'dan, Ali Koç'tan farksızdır.

Anlamıyorum o formada ne biçim bir gudubetlik var ki her uğruna bir şeyler yapmak için mücadele edenin ilk hedefi belaltı vurmak oluyor?

Nedenini bilen birini beni aydınlatırsa çok mutlu olacağım gerçekten..

Gel De Çık İşin İçinden..





Galatasaray'a karşı Ali Samiyen'de Volkan-Ozan-Bekir-Hüseyin 4'lüsünün önünde hangi ikili mücadele etmeli?
Ertuğrul Sağlam hocamızın kafasını en fazla kurcalayan konu bu olsa gerek.
Tercih yapmak gerçekten zor.
Bu duruma en çok skor yorumcuları seviniyorlardır herhalde.
Hoca kimi seçerse seçsin sonuca göre atıp tutacaklar, sayfa sayfa yazılar yazacaklar..

Sercan -Turgay?
Sercan -Batalla?
Sercan - Ergiç?
Turgay-Batalla?
Turgay-Ergiç?

18 Nisan, 2010

Karakter Meselesi..(III)


Bilica'nın yaptığının dünyada örneği var mıdır acaba?
Gözlerime inanamadım maçta, bir insan nasıl bu kadar acizleşir, çok merak ediyorum.
Hakem bu terbiyesizliğe göz yumdu bakalım, sportmenliğe aykırı hareketten Bilica'ye ceza verilebilecek mi?..
Ki verilmese bizim için daha iyi yaa orası ayrı..

Önce İstiklal Marşı..:)

17 Nisan, 2010

Bursasporumuz:2 Gaziantepspor:0 // Futbol Şansı..


Dün akşam çok enterasan bir galibiyet aldık.
Attığımız iki golün de asisti futbol şansı denen o meretten geldi.
İnsan sormadan edemiyor;
"Ulan geçen hafta neredeydin?"

Gençler karşısında 4-5 tane yüzde yüzlük gol şansından yararlanamayan Bursaspor'un dün adam gibi pozisyona giremeden 2 gol bulmuş olması ilginç..

Dün öyle ahım şahım bir futbol oynamadık, bunu da kimse beklemiyordu.
Batalla ile Ergiç'i kestiğine göre Ertuğrul Sağlam da bizim de aynı düşüncedeydi..
Ortasahaya Hüseyin-Bekir Ozan'ı yerleştirerek bu bölgede rakibin kolay top kullanmasına engel olmak istedik, başarılı da olduk..

Bekir Ozan kendini maça iyi hazırladığı ve maç içinde sorumluluk aldığı zaman çok etkili olabilecek potansiyele sahip bir oyuncu ama onunda performansı gece ile gündüz gibi farklı oluyor çoğu zaman..
Dün Bekir'in gündüzünü yaşadık herkes Ertuğrul Sağlam'ı takdir ediyor ama önümüzdeki hafta Bekir bize geceyi yaşatırsa İvan Ergiç tecrübesindeki bir adam nasıl kesilire döner olay..

Hocamız İbrahim'i keserken büyük ihtimal duran top organizasyonlarında Zapo'nun etkinliğini düşünmüştür.
Çünkü İbrahim'in bu duran toplara hamle yapma anlayışı gerçekten ilginç.
İster biz hücum edelim ister rakip, İbrahim'in öncelikli hedefi topa dokunmak oluyor.
O topu kaleden uzaklaştırayım ya da kalenin içine sokayım derdinde olduğunu zannetmiyorum.

Dünün tek hayal kırıklığı bana göre Sercan'ın performansıydı.
Hızını alamayıp rakip kale çizgisinden ilk 20 dakikada 5 kere "aut" olur mu arkadaş bir adam..
Bu çocuğun artık sazı eline alma vakti geldi geçiyor bile..
Ey Sercan Efendi..
Madem bu takımın en popülerisin, madem bu takımın en değerlisisin..
O kupayı Bursa'ya getirmelisin..

16 Nisan, 2010

30.Hafta Rakibimiz: Gaziantepspor / Ozan'ın Dönüşü


Uzun zamandan sonra Bursasporum'u evimizde izleyeceğim için tatlı bir heyecan yaşıyorum kendi çapımda..
Maçın Bursasporumuz için önemi de herkes tarafından biliniyor zaten..
Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın birbirleriyle oynayacakları haftayı 3 puan ile kapatarak Ali Sami Yen'e elimiz güçlü gitmek çok büyük bir avantaj sağlayacaktır bize..

Başlıkta da belirttiğim gibi bu maçta dinlenmiş Ozan İpek'in büyük fark yaratabileceğini düşünüyorum.
Özellikle sağ kanatta Volkan'ın getirdiği toplarda arka direkte çok etkili olabileceğini tahmin ediyorum, geçen hafta Sercan bu işi pek becerememişti ama Ozan bu görevi layıkıyla yerine getirecektir.
Ki karşısında oynaması muhtemel Serdar Kurtuluş'un hantallığını da gözönüne aldığımızda bu maç Ozan İpek'in maçı olacaktır bana göre.

Ozan İpek'in 11'e girmesiyle de Ertuğrul hoca tarafından kulübeye çekilecek isim yüksek ihtimal Pablo Batalla olacaktır.
Bana kalsa bu yumuşak Antep ortasahasına karşı Batalla büyük fark yaratır ama şu durumda Ertuğrul Sağlam kolay kolay ne Sercan'dan vazgeçebilir ne de Turgay'dan.

Geçen haftadan farklı olarak Ömer Erdoğan Zapo'dan formayı geri alır muhtemelen..
Tamam Zapo geçen hafta çok iyidi, bu hafta oynasa yine hocamızın yüzünü kara çıkartmaz ama Ömer Erdoğan savunmadan ziyade takımın duran top organizasyonlarında da önemli bir rol üstleniyor.

Football Fans Know Better

15 Nisan, 2010

30.Hafta Rakibimiz: Gaziantepspor


Ligin kadro kalitesi olarak ortalama üstü takımlarından biri diyebiliriz Gaziantep için.
Ama o istikrarı yakalayamadılar bir türlü.
Sezona Tabata ile başlamalarının ardından bu oyuncunun gidişiyle takıma katılan Jorginho'dan daha yeni yeni randıman almaya başlamaları Antep'i çok erken hedefsizleştirdi diyebiliriz.

Tabi bir de yine koca sezon yatan Beto ismini de es geçmemek lazım.
Tabata'nın gidişiyle ilginç bir şekilde Beto da kayboldu, çoğu maçta Julio Cesar'ı santrafor gibi kullanmak zorunda kaldılar..

Saha içi diziliş olarak ise genellikle maçlara 4-4-1-1 gibi başlıyorlar..
Kaleye devre arasında Couceiro'nun yakından tandığı Litvanya'lı Zydrunas Karcemarskas takviye edildi ama hiç şans verilmedi kendisine ve Mahmut Bezgin oynuyor sezon başından beri..
Kendisi kalecilik meziyetleri çok beğendiğim ve önümüzdeki yıl Bursaspor'da görmek isteyebileceğim bir isim..

Sağ bekte ise Bursaspor alt yapısının ürünü olan Serdar Kurtuluş görev yapıyor 16 numaralı formasıyla..Bir ara Serdar Kurtuluş orta alanda kullanılıp Murat Ceylan sağ bekte deneniyordu fakat Couceiro çabuk vazgeçti bu ısrarından.
Serdar en nihayetinde bek oynayabilecek çabukluğa sahip olmayan ve her sprinter kanat adamı karşısında zor onlar yaşabilen bir oyuncu.Murat ise Serdar'a göre daha dirençsiz, daha cılız fakat çok daha çevik bir isim.Teknik kapasitesi olarak ligimizin en üst düzeydeki genç futbolcusu denilebilir..

Murat'a sağ bekte daha fazla ısrar edilip, nasıl savunma yapılacağı öğretilse Türk futbolunun yeni Hamit Altıntop'u olabileceğini düşünüyordum.
Hatırlayanlar vardır, Hamit Schalke'de ortasahanın önünde forvet arkası gibi oynarken dönemin teknik adamı tarafından sağ bekte oynatılmış,zamanla nasıl savunma yapacağı öğretilerek oyunun iki yönünü de en iyi oynayabilen joker bir oyuncuya dönüşmesi sağlanmıştı.

Savunmanın solundaki isim olan İvan de Souza'nın da hücuma yaptığı katkı üst düzeyde olmasına rağmen, takım savunmasına verdiği destek hakkında aynı şeyleri söylemek pek mümkün değildir..
Takımın tandeminde ise uzun zamandır Deumi-Tolga Seyhan ikilisi tercih ediliyor.
Deumi çok çabuk, atletik bir oyuncu olmasına rağmen teknik seviyesi çok düşüktür..
Tolga da hala Trabzonspor'da milli takıma yükseldiği günlerdeki performansına yaklaşabilmiş değil..Bu iki ismin yedeği ise eski Fenerbahçe ve Galatasaray'lı Stephan Tomas..

4'lü ortasahanın ortasında Zurita-Erman Özgür, solunda Olcan'ı, sağında ise Murat Ceylan'ı kullanıyorlar..
Bu ortasahanın önünde de Jorginho'yu 10 numara gibi kullanıyorlar..
Ama diziliş ilerleyen dakikalarda Olcan'ın daha fazla hücuma katılıp, Jorginho'ya eşlik etmesiyle 4-3-2-1'e dönüyor.

Gaziantepspor'un en önemli dezavantajı çok yumuşak oyunculardan kurulu bir takım olması..
Mesela ortasahanın en dirençli futbolcusu Zurita bizim ortasahamızın en dirençsiz oyuncusu olan İvan Ergiç'ten bu özellik yönünden çok bir fazlası yok.

Keza orta alanda Zurita ve Murat'a eşlik eden Erman Özgür iç oyuncu olabilecek sertlikte bir adam değildir.Teknik kapasitesi çok yüksektir ama temposu düşüktür, ikili mücadelerde etkisizdir..

Antep'in de bu seneki istikrarsızlığının en önemli nedeni bu yumuşak ortasahasıdır zaten bana göre..Yani bir Ayman-Tjikuzu bile Antep takımının Kayseri-Eskişehir gibi Avrupa hedefinin peşinden yürütebilirdi..

Neyse Antep'in muhtemel 11'i cezası biten Erman'ın da katılımıyla şu şekilde olacaktır..

Football Fans Know Better

12 Nisan, 2010

Yalaka'yı Anmak..


Bu kanalı zaten uzun zamandır hiç izlemiyorum..
Hükümet yalakası ve kişiliksiz yayın yaptığı, görüşlerini bildirmede bazı kişi ve kurumların maşası olmaktan öteye gidemediği için..

Dün akşam maçtan dönüyoruz karnımız acıktı, Bolu'da mola verdik bir şeyler yemek için..
Tesadüfe gel, mekanda bu TV kanalı açık..
Bizim maçın görüntülerini "Futbol Teröristleri" başlığı altında verince gözlerime inanamadım..
Görüntülerde insan demeye dilimin varmadığı emniyet mensupları 15 yaşındaki çocuğu copluyor, yanda başka bir çocuk da ağlyor, kimsenin umrunda değil.
Adamlar kıçlarını kaşıdıkları koltuklardan kalkmadan bizi terörist ilan etmişler bile.

Ne diyelim Allah'ınızdan bulun.
Gün gelir devran döner.
Biz de sizi ANI'larınızla değil ANA'larızla hatırlarız artık..

Ankara Emniyetini Anmak..


Yıllardır arkadaşlarıma inat emniyet teşkilatını her zaman savunmuşumdur.
Taa ki düne kadar..

Ben hiç hayatımda bu kadar beyne giden damarlarında tıkanıklıklar olan bir insan topluluğunu bir arada görmedim.

"Abi biz maça ne zaman gireceğiz" diye soran 15 yaşındaki çocuğu "Sana hesap mı verecem lan" diye niye coplar ki insan olan insan?

Ardından da belki de hayatında ilk kez maça gelen bir bayanın üzerine hangi akla mantığa hizmet köpek salar??
Tabi hayvanın ağzı kapatılmıştı ama o hanımefendiye yaşattığı korkuyu nasıl açıklayabilir bir insan?
Ya o bayan hamile olsa ve o an bebeğini kaybetse bunun hesabını kim verecek?
O 15 yaşında haksız yere dayak yiyen çocuğun psikolojisini hangi doktorlar düzeltecek?

Sen 7 bin kişiyi 2 kapıdan stada sokmaya çalış.
O kapılar da 10 dakika çalışıp 10 dakika bozulsun.
Maç başlasın taraftarın yarısı dışarıda kalsın, seslerini çıkarınca biber gazı sık.
1 kişiye 3 kişi elindeki coplarla gir.
Ardından yetmezse elindeki köpek milletin üzerine atlasın.
Sonra da biz Ankara Emniyetini ANI'larıyla anacakmışız.
Başka derdiniz ?

Serdar'ı Anmak..


Kimi adamlar ANI'larıyla kimileri ise ANA'larıyla anılır der dururdu hep babam..
Bugün bu Serdar'ın hallerini görünce bir adamı ANA'sıyla anmanın ne demek olduğunu bir kez daha anladım..

İnsanoğlu insan bir de maç sonunda taraftara bok atmış..

Sana soruyorum Serdar;
Sen bu takımın kapısından girdiğinde yaşın kaçtı?
23 yaşında Bursaspor A takımının kutsal forması verilmedi mi sana?
24 yaşında takım kaptanı yapılmadın mı?

Senin yediğin o acemice goller bizi küme düşürmedi mi, senin yaptığın mallıklar, elinden kaçırdığın toplar yüzünden bu takım 2.lig A kategorisinde 1 sene fazla kalmak zorunda kalmadı mı?

Ne zaman sana kötü söz söyledi sana bu taraftar, her zaman el üstünde tutulmadın mı?

Bugün maçtan sonra Serdar bey demiş ki biz profesyonel futbolcularız işimizi yapıyoruz.

Ulan insanoğlu;
Sana bilerek gol ye diyen mi var?
O kadar top çıkardın, hangisinden sonra küfür yedin?

Ama önce adam olacaksın adam, 1.dakikada zaman geçirmeye başlamayacaksın.
Madem ailenin boğazından haram geçirmek istemiyorsun o zaman işini şerefinle yapacaksın.

Dakikasını tam hatırlamıyorum, ikinci yarı 60 civarıydı herhalde..
Bir pozisyon oldu, top kornere çıktı, Serdar Bey attı kendini yere 2 dakika kıvrandı, dedim bu adam öldüüü..
Neyse kornere kullandık, oyuncularımızdan biri topa yükseldi, kafayı vurdu ama dışarı çıktı..
Bu sırada da malum kişi hala sekiyor, sağ bacağının üst adelesini falan tutuyor..
Sonra yine 1 dakika topu aldı, altı pasa dikti, hala ahlar vahlar içinde..
Bir gerildi, o sakat bacağı ile topa öyle bir vurdu ki maşallah.
Ulan hani sen sakattın.
Ee 10 sn önce sekmiyor muydun?
O sakat bacakla o şiddetle o topa vursan bir daha ne futbol oynayabilirsin ne de yerinden kalkabilirsin.

Bu pozisyonu da geçtim hadi..
Eline değen her topta hangi şiddetle olursa olsun kontrol edip üzerine uzanır mı bir kaleci?
Her topla buluştuğunda zamandan 30sn çalar mı dürüst bir insan?
Ee maçtan sonra uzatılan mikrofona çoluk çocuk karıştırararak herkes acıtasyon yapar.
Senin o maçta yaptığın şerefsizlikleri gör(e)meyenler de Serdar işini yapmasına rağmen tepki gördü diye yorum yazar, Bursasporluya sallar.
Biz alıştık zaten bu hallere.
Ne yapalım millet ANI'larıyla değil de ANA'larıyla anılmak istiyor.

11 Nisan, 2010

Gençlerbirliği:0 Bursasporumuz:0


Son haftalarda izlediğim en iyi Bursaspor vardı bugün sahada.
Evinde Antalya'yı, Denizli'yi Manisa'yı yenen Bursaspor şampiyonluk için umut vermiyordu açıkçası ama Ankara'da 2 puan bırakan Bursaspor bence şampiyonluğu hakediyor.

Futbol şansı denen meret birazcık yanımızda olsa fark yapardık bugün.
Maçın özetini izlemedim ama hatırladığım kadarıyla bir hayli pozisyonumuz vardı.

Volkan hayatının topunu oynadı, Sercan aklı ve enerjisini yeni manitasında bırakmış gibiydi..
Sercan sağ kanada geçince hormonlarının etkisinde kalarak hep iç güdüsel olarak içeriye girerek oynadı o bölgede özellikle ilk yarının sonlarına doğru Ali Tandoğan çok zorlandı.
Gençler Ali'ye karşı 2-3 adamla geldiler ama bütün pozisyonlarda da başarılıydı.

Ergiç de uzun zaman sonra eski formuna yakın bir performans gösterdi, hücumsal olarak Volkan'dan sonra ki en beğendiğim oyuncumuz İvan Ergiç'ti.

İvankov'a top gelmedi..Zapo hatasızdı, İbo ilk 10 dakika dışında yine çok iyiydi.
Gençlerin her kontra tehlikesini büyümeden önledi.
Mustafa Keçeli'yle Hüseyin'e çok şey var söylenecek ama o adamların kapasiteleri belli.
O yüzden çok fazla yorum yapmaya gerek yok.

Batalla'ya Tozo çok yakın oynadı, pek fazla varlık gösteremedi o yüzden ama yine de tek paslarda falan başarılıydı, ama bu adamı yazın atletizm idmanlarına çıkarmak gerek,

Turgay da yüksek toplarda etkili olmasına karşın skora katkı koyabilecek sertlikte ve isabette kafa topları vuramadı..
Bitik Turgay'ı bu hale getiren Ertuğrul Sağlam o konu da bu oyuncuyu geliştirecektir, bundan şüphem yok..

Sonuç olarak hiç de moral bozulacak ve karamsarlığa kapılacak bir durum yok ortada..
Önümüzdeki Antep maçını da kazasız belasız atlattığımız taktirde, Ali Sami Yen'de tüm Türkiye yeni şampiyonunu alkışlayacaktır..

10 Nisan, 2010

Yanındayız..

Yarın da Bursasporumuz'un yanındayız inşallah.
Ama bu kez biraz farklı olarak Gençlerbirliği tribündeyiz.
Ee bizim biletler 1 günde bittiğinden bizim de başka seçeneğimiz kalmadı.
Girişte sıkıntı yaşamamak için atkısız-formasız desteklemeyi düşünüyoruz takımımızı.
Rakip çok güçlü ama bizi de 3 puanın altı kesmez bu saatten sonra.
Allah utandırmasın diyelim..

09 Nisan, 2010

29.Hafta Rakibimiz: Gençlerbirliği


Pazar günü Ankara'da futbol tarihimizin en önemli maçını oynayacağız.
Herkesin kesin puan kaybederler diye baktığı Gençlerbirliği deplasmanında alacağımız galibiyet yolun sonunu daha net görmemizi sağlayacak diyebiliriz.
Tabi bir de Gençler maçının ardından içeride cuma günü Gaziantep ile oynayacağız, bu iki maçtan çıkarılabilecek 6 puan kupanın bir kulbundan yakalamak gibi bir şey olur herhalde..
Aynı hafta Fenerbahçe ile Beşiktaş oynuyor zaten.

Neyse Gençlerbirliğine bakmak gerekirse sistem olarak top rakipteyken 4-5-1'e dönebilen 4-3-3 ile mücadele ediyorlar.
Bize karşı da sistemlerinden vazgeçmeyeceklerdir..
Bu maçın ibresinin bize dönük olmasının en önemli unsuru rakibin savunma göbeğinde mücadele edecek oyuncularının sakatlık-ceza gibi nedenlerden dolayı oynayamayacak olması diyebiliriz..
İlhan cezalı, Radeljiç sakat, genç Mahmut sakat..
Mahmut'un ismi sakat oyuncular arasında sayılmıyor ama idmanlara çıkmıyormuş, bize karşı da çok büyük süpriz olmazsa takımdaki yerini alamayacak..
Bu durumda savunmanın ortasında bu sezon genel olarak solda oynayan Aykut Demir 1.adam olacak..Onun yanında ya 92 doğumlu, son maçlarda sürekli kadroya giren Efşan Geçgin isimli oyuncu oynayacak..
Ya da Orhan Şam bu bölgeye çekilecek.
Aslında Orhan zaten stoper orjinli bir sağbektir, son yıllarda takımında bu bölgede oynamamıştır ama Ümit Milli takımda stoper olarak izlemişliğim var benim bu oyuncuyu.

Savunmanın önünde Tozo, biraz önünde ise Vranjes ve Cem Can mücadele edip..
Sol kanatta Hurşut, sağ kanatta da Burhan Eşer görev alırlar..
Ya da Fenerbahçe maçındaki gibi Cem Can sağ kanatta oynar, Burhan kulübeye çekilip ortaya Harbuzi monte edilebilir..

İleride de benim bu seneki performansını hayranlıkla takip ettiğim Mustafa Pektemek oynar..
Hem çabuk, hem teknik, hem güçlü hem de son vuruşu olan bir oyuncu.
İlk maçta da bizi yıkan golü Mustafa atmıştı.
Bu maçta da rakibin en çok dikkat etmemiz gereken ismi diyebiliriz.


Football Fans Know Better

Resmen Şike..// Hatırlayalım..


Son günlerde bazı kendini bilmezlerin sağda solda "şike şike" diye bir taraflarını yırttığını duymayan kalmamıştır..
Bunun üzerine Bursasporum.com'daki arkadaşlar bu kendini bilmezlere (o kafaya ulaşmak için ne içiyorlar gerçekten merak ediyorum) kapak niteliğinde bir cevap vermişler.
Bu cevapta verilen linkler ve kullanılan fotoğraflar şu şekilde..

20-21 mayıs tarihlerinde yayınlanan Milliyet gazetesinde çıkan haberler..

http://www.milliyet.com.tr/2004/05/20/guncel/axgun01.html

Futboldaki Susurluk
BJK antetli referans yazısıyla vize alıp yurtdışına kaçan Çakıcı'nın, menajer Sinan Engin'le defalarca telefonla görüştüğü ortaya çıktı. Çakıcı'nın, Sergen Yalçın ve Rıdvan Dilmen'e yardım ettiği iddia ediliyor.

http://www.milliyet.com.tr/2004/05/21/son/sontur09.html

Beşiktaş, Sinan Engin ile ilişkisini kesti!
Beşiktaş Kulübü Yönetim Kurulu, yurtdışına sahte pasaportla kaçtığı iddia edilen Alaattin Çakıcı'nın vize işlemlerinin BJK antetli belgelerle gerçekleştirilmesi olayıyla ilgili açıklama yaptı.



Bu da aynı gazetenin 28 Temmuz 2006'da tam sayfa ayırdığı haber..
İlgili konuşmalara aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
http://www.milliyet.com.tr/2006/07/28/yasam/axyas02.html
Bizim yaralarımız daha yeni yeni kapanmaya yüz tutmuşken bu insanlar niye böyle ahlak dersi vermeye çalışır ki.
Geçen gün gazetenin tekinde okudum, insanoğlunun teki işi iyice abartıp Süperlig'deki iki takımın bu şekilde birbirine yakın olması etik değil falan diyordu.
Yani artık işi başka boyutlara taşıyıp terbiye dersi vermeye başlayanlar bile var içlerinde.
İki takım birbirine 90 dakika küfür edecek, rakip takım oyuncusunu, hakemi yaralayacak, sahaya dalıp futbolcu-hakem kovalayacak ve bunların hepsi etik olacak..
Ama takımlar kardeş olunca bu etik olamayacak.
Vay arkadaş nedir ki bu adamların bahsettiği etik anlamadım gitti..
Bakkalda..Manavda..Kasapta..
Nerde satılıyor çok merak ettim..

07 Nisan, 2010

Nasılsınız? // Masum Amigo



Tayfun Taliboğlu'nun sunduğu "Nasılsınız" programına katılan Diyarbakırsporlu masum amigonun konuşmalarının ardından arşivde bu fotoğrafı bulunca gülmekten katıldım bilgisayar başında..

Yukarıdaki fotoğraf bizim Bursa'daki ilk maçtan, malum şahıs elindeki anahtara benzeyen cisimle renktaşına saldırıyor..:)

06 Nisan, 2010

Sabah Olup Uyanınca..


Aslında bu yazıyı dün yazmayı planlıyordum ama Antalyaspor başkanının çemkirişleri ve bazı soytarıların onları desteklemesinin ardından bir sinir harbi geçirdim, gündemim de karştı, aklımdan çıkıvermiş Antalyaspor maçının sonrasında bir silkelenme yazısı yazmak.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki takımımızdaki oyuncularımızda acayip bir stres, heyecan, baskı vs türü bir şeylerden var.

Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş derler yaa, bazı adamlar Bursaspor'un ismini stres ve baskı kelimeleri ile aynı cümle içinde o kadar çok kullandılar ki sonunda emellerine ulaştılar.
İşin özü şu ki futbolcularımızın psikolojiler kaymış durumda.

Bazı futbolcularımız da bu baskıdan çok fazla etkilenmiş görünüyorlar.
Bu konu da beni en çok şaşırtan isim ise Hüseyin Çimşir.
Adam koca sezonda yapmadığı pas hatasını son 2 maçta yaptı.
Gerçekten ilginç ve es geçilmemesi gereken bir nokta.

Bir başka üstünde durulması gereken nokta ise son maçlarda oyuncularımızın gördüğü sarı kart sayısındaki artış..
Çoğu maçını kart görmeden faul yapmadan tamamlayan takımın son 2 maçta gördüğü sarı kart sayısı 7..
Ayrıca Denizlispor maçından başlayarak İBB ve Antalya maçlarında edindiğimiz bir huyumuz var.
Bu da maçlara "Ya Allah Bismillah.." tam saha pres ile hemen gol bulma amacıyla başlıyoruz..
Sanki futbol 90 dakika değil de o 10 dakikadan ibaret.
Bu "Ya Allah Bismillah.." anlayışımızın meyvelerini İBB-Antalya maçlarında kalemizden topladık 7.dakikalarda.
Denizli maçında da çok yaklaşmıştık ama Youla'nın kazmalığı kurtarmıştı olayı.

Bir de şu rakip korner kullanırken ön direklere dikkat etmeliyiz, biz korner atarken ise geride Mustafa Keçeli'nin yanında İbrahim Öztürk'ün de kalması gerekir bence..
Zaten en son ne zaman gol attığını hatırlamıyorum ben İbrahim'in, en son geçen yıl Galatasaray'a Sami yen'de kaybettiğimiz maçta atmıştı, bir de yanlış hatırlamıyorsam yine kaybettiğimiz bir maçta Fenerbahçe'ye sallamıştı karambolden.
O yüzden skora hiç bir katkısı olmuyor bari savunmayı şansa bırakmayalım mantığı ile İbrahim'e kornerlerde hücuma katılmak yasaklanmalı.

Mustafa Keçeli de çabuk bir adam ama daha önce de paylaştım adam tamamen hormonal oynuyor futbolu..
O anda canı nerde bulunmak isterse oraya koşuyor..
Arkasında adam varmış, yokmuş hiç de umrunda değil..
Zaten Antalya'da yediğmiz golde önce Necati'yi marke adam gibi görünen Musatafa öne doğru çıkınca arka direkten Necati golü yazıverdi.
Tita'nın driblingine, Necati'nin vuruş tekniğine laf söyleyecek değilim ama bizim futbolcularımız da daha dikkatli olmamalılar.

Son olarak Galatasaray ve Beşiktaş'ın puan kayıplarıyla karlı duruma geçtiğimiz bir haftanın ardından zafer sarhoşluğu sonrasında aynadan kendimize bakınca benim gözüme çarpan eksik ve gediklerimiz bunlar.

04 Nisan, 2010

Komik (!)


Antalyaspor maçın tekrarını isteyecekmiş, çünkü hakları yenmiş..
İvankov penaltı atarken topu bilerek 30 cm öne koymuş, neredeyse kalenin içinden kullacakmış, burda büyük bir kural hatası varmış...mışmış..

Fotoğrafta da görüldüğü gibi top penaltı noktasının hemen hemen 1 boy önünde..
O da büyük ihtimal İvankov topu oraya koyduktan sonra kendisi akışmıştır öne doğru..
Onun da sebebi staddaki görevli abilerimizin penaltı noktasına kireci fazla kaçırmasından kaynaklanmıştır..

Tamam ortada bir hata vardır..
Stad görevlisi abimiz, hakem Bülent Yıldırım ve başta İvankov olmak üzere topun önde olduğunu görüp müdahale etmeyen bütün futbolcular suçludur.
Ama burda kural hatası var, maç tekrar edilmeli demek akıllı insanın diyeceği laf değildir..
Herkes tarafından bilinir ki penaltı atışı sırasında kalecinin çizgiyi terketmesi yasaktır..
Ama neredeyse bütün kaleciler atış kullanılmadan önce öne doğru bir adım atıp hamlelerini yaparlar.Burada da kuralın dışına çıkılmaktadır..

Ya da penaltı atışı kullanılırken oyuncuların cezasahasına girmeleri yasaktır ama hemen hemen atılan tüm penaltılarda ceza sahası içerisine oyuncular en az 1 adım atarlar, aynı yasağın delinmesi olayı burada da görülmektedir..

Sonuç olarak siz hiç, oyuncunun penaltı sırasında cezasahası içine girdiği için veya kalecinin çizgiyi terkettiği için tekrarlanan bir maç gördünüz mü?
Ben görmedim şahsen.
O yüzden bizim maçın da tekrarı gibi bir durum söz konusu olamaz.
En fazla hakem uyarı falan alır..

Belirli mevkilere ulaşmış insanlar biraz daha düşünerek konuşmayı öğrenseler keşke..
Bu açıklamayı Antalyaspor'lu taraftar yapsa anlarım yaşını başını almış bir kulüp başkanı yapınca biraz komik geliyor insana..
Sadece Komik (!)

Tebrikler İvan Ergiç..




BS TV'de maç sonu röportajları izlerken Ergiç'in Türkçe konştuğunu görmek büyük bir şaşkınlık yarattı..Son maçlarda performansında büyük bir düşüş olmasına rağmen, bizim yoldaş İvan bu hareketiyle bile büyük bir alkışı hakediyor bence..

Ruhumuzu Huzura Erdirmeye O Kadar Yakınısınız Ki..




Geçtiğimiz sezonlarda Ünitimsah (Üniversiteli Bursasporlular Derneği) 'taki arkadaşların hiç bir teknolojik yardım almadan, tamamen el yapımı hazırladığı "Şampiyonluk Göremeden Yitirilen Yürekleri Saygıyla Anıyoruz" pankartının devamı niteliğinde olan "Ruhumuzu Huzura Erdirmeye O Kadar Yakınısınız Ki.." pankartının yapımın da fikrin sahibi olan S.A.G.S. (Seni Annem Gibi Sevdim) grubuna ve yapımını üstlenen Ünitimsah'a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

03 Nisan, 2010

Bursasporumuz:2 Antalyaspor:1 // Önümüzdeki Maçlara Bakıyoruz..


Öncelikle Antalyaspor'u mücadeleleri için tebrik ediyorum..
Bizi bu kadar iyi etüd etmiş bir takım görmemiştim daha önce.
Çok kısıtlı imkanlarla mükemmel bir takım yaratmış Mehmet Özdilek buna bir kez daha şahit olduk.Top kendilerinde iken 4-2-4, top rakipte iken de 11 kişi topun arkasında kalıp 4-6-0'a dönüyorlar, kademeli alan savunmasını ligimizin en iyi uygulayan takımıdır belki de bu Antalya..

Antalya bu savunma anlayışını özellikle ilk yarıda o kadar iyi uyguladı ki orta sahada topu atağına alan her oyuncumuza en az 2 kişi bastı.Ertuğrul Arslan hayatının topunu oynadı herhalde bugün, Batalla topu ayağına her aldığında hemen yapışıverdi adama..
Maçın hakemi de sertliğe prim tanıdıkça Ertuğrul işin suyunu çıkardı, ilk yarı sonlarına doğru 5 dakikada 4 faul falan yaptı ardı ardına..Bu faullerin sonucunda da her hangi bir kart görmemesi ise işin ilginç boyutuydu..

Kart demişken bugün gördükleri sarı kartlarla Ozan İpek ve Ömer Erdoğan cezalı duruma düştüler bugün ve haftaya Gençlerbirliği deplasmanında takımdaki yerini alamayacaklar.
Hadi Ömer yerine Zapo oynar da Ozan'ın olmaması bizim için çok büyük ve telafi edilmesi büyük bir kayıp.En fenası da Ozan İpek'in yokluğunda Volkan Şen'in sol çizgiye kaydırılması olacaktır.Böylece olunca bir de Volkan'ı kaybetmiş oluyoruz, umarım bir çaresini bulur hocamız da Ozan'ın yokluğunu hissetmeyiz..

Gerçi bugün Ozan İpek geldiği günden beri en silik futbolunu oynadı ama bunda karşısında oynayan kasap Sedat'ın da payı çok büyük..
Ozan rakiplerine genellikle güçlü fiziğini kullanarak üstünlük sağladığından Sedat'a karşı sökmedi bu fizik olayı.
Bir hafta dinlenmek Ozan için de iyi olacaktır.
Adam son cezalı olduğu Kayseri maçından beri neredeyse her maç ilk 11'de ve 90 dakika oynadı..

Sercan da bugün çok diriydi..
Zaten kazandığımız penaltıyı da Sercan bireysel çabasıyla yaptırdı.
Aşk acısı yaramış anlaşılan bizim hızlı çapkın'a :)


Bugüne ilave olarak Turgay'ı hiç bu kadar arayacağımızı tahmin etmiyordum.
Özellikle hücum presinde Batalla-Sercan ikilisi çok etkisiz kaldılar.
Hata yapmaya çok müsait olan Antalyaspor savunmasına bu kadar rahat top aldrımasak işi çok erken çözebilirdik..
Ama galibiyetin böylesi daha mutlu ediyor insanı..
Beşiktaş'ın puan kaybettiği bir haftada henüz Fenerbahçe ve Galatasaray oynamamışken 3 puan alıp onlara zehri salmak çok önemliydi..
Hocamızın da dediği gibi önümüzdeki maçlara bakıyoruz bundan böyle..

Resmen Şike..



Anlamıyorum ben bu insanları.
BursAnkara kardeşliğini hala idrak edemiyorlar ya hala, gülüp geçiyorum sadece.
Arkadaşlarımız İstanbul medyasına bu şekilde bir cevap vermeyi uygun görmüşler.
"Bizim Teşviğimiz Cebimizden Değil Yüreğimizden"

İki takım arasındaki yakın geçmişte oynanan maçlara ve önem durumlarına bakmak gerekirse..

Küme düştüğümüz yıl yine AnkaragücüM geldi Bursa'ya 2 tane salladı baktı kendi işine.

Geçen yıl onların acil puana ihtiyaçları vardı, geldiler Bursa'ya, bu kez 2-0 biz aldık maçı..

Bu sezonun ikinci yarısında oynanan maçta da AnkaragücüM' ün zaten o kadroyla öyle ya da böyle kümede kalmaması mucize olurdu..
Bizim ise üst sıralarla ilgili iddiamızın devam etmesi için mutlaka 3 puana ihtiyacımız vardı..
Çoğu Ankaragüçlü kardeşlerim bile maçtan bizim galip ayrılmamızın onları daha fazla mutlu edeceğini dilleniriyordu ama maç 0-0 bitti..

Ve biz zirve yolunda beklenmedik bir yara aldık orada.
Bizim puna kaybettiğimiz maçtan sonra sonuçtan gayet memnun bir şekilde ağızlarına hiç yakışmayan "Kardeşlik" kelimesini dillerinden düşürmeyen medya, AnkaragücüM'ün analarının ak sütü gibi helal olan 1 puanına terbiyesizce dil uzatıyor şimdi..
Neymiş efendim Ankaragücü tribünleri "Şampiyon Bursa" diye bağırmış, 16.dakikada "Bursa Bursa Bursa" tezahüratlarıyla stadı inletmiş..

Ee ne var bunda..
16.dakikada "Bursa" diyince şike yapmış mı oluyor şimdi o insanlar..
Biz de 1-2 saat sonra 6.dakika "Ankaragücü" diyeceğiz, ee biz de şike yapmış olacağız o dakikada..

Bir de haberin başlığını atan utanmazlara bakın..
Neymiş efendim,

"Resmen Şike"ymiş..

Sonra biz Kahpe Bizans, Satılmış Basın, İşbirlikçi Medya diyince milletin tepkisini çekiyoruz, suçlu oluyoruz..

28. Hafta Rakibimiz: Antalyaspor (II)


Sezonun ilk maçında seri bozduran Antalyaspor karşısına bu kez galibiyet serimizin ilk maçı olması ümidiyle çıkacağız.Geçen hafta İBB karşısındaki yaşanan kazayı da bir nevi telafi etmek isteyecektir futbolcularımız..

Antalya karşısında tek eksiğimiz geçen hafta Bünyamin Gezer'in dengesizliğinin kurbanı olan Turgay Bahadır.Geçtiğimiz maça Turgay'la beraber İbrahim'in de sarı kart gördüğünü , dolayısıyla da sarı kart cezalısı durumunda olduğundan bahsetmiştim ama sonradan farkettim ki İbo kart falan görmemiş, yani büyük ihtimal bugün takımdaki yerini alacak..

Turgay'ın yerine de Batalla Sercan'a yakın oynar..
Bu ikilinin aynı anda sahada yer alması Turgay'ın öncülüğünde rakip savunmalara uyguladığımız hücum presinde sıkıntı yaşamamıza sebep olabilir.
Ama Batalla'nın bu kritik haftalarda sazı yeniden eline alması bizi mutlu sona da ulaştırabilir.
Büyük zaferler büyük futbolcularla kazanılır sözüne her zaman itimat etmişimdir, Batalla da bir takımı şampiyon yapabilecek kadar büyük bir futbolcudur..Bence..

Ben burda yazmaktan sıkıldım ama ligimizdeki takımların hemen hemen hepsinin oyun planı aynı..
Yarı alanında rakibi bekle, topu kap, hızlı hücum yap..

Mehmet Özdilek'in takımı da aynı oyun anlayışı ile mücadele ediyor.
Bizi kendi yarı alanlarında presle karşılayıp kaptıkları toplarla da Ali Zitouni ve Necati Ateş gibi driblig yapabilen, çabuk oyuncular ile gol arayacaklardır..
Antalya'nın Kayserispor'u kendi sahasında yenip, havasını kaybetmesine sebep olan takım olduğunu da unutmamak gerek..

Antalya her ne kadar ligin en az maliyetli olan takımı olsa da gerçekten dikkat edilmesi ve ciddiye alınması gereken bir rakip..
Bana göre Galatasaray maçına kadar oynayacağımız 3 maçın en zoru da bu Antalyaspor maçı..

Arkadaşlarımız stadımızı gelin gibi süsleyip, takımımızı şampiyonluk havasına iyice sokmak için harıl harıl çalışıyorlarmış, özel pankartlar falan da hazırmış.
Zaten biletler de satışa sunulduğu ilk gün, biz burda sınavlarla boğuşurken bitivermiş..
Bu maçta en önemli gücümüz hiç kuşku yok ki taraftarımız olacaktır.
Ne diyelim Allah utandırmasın..

Football Fans Know Better

02 Nisan, 2010

Sizin Adaletinizin......


Geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçında yaşanan tribün olayları ile ilgili Galatasaray kulübüne 50 bin TL para cezası vermiş, şaka gibi..
Bu 50bin TL de Alex'e atılan suyun karşılığı olsa gerek.

Ee Galatasaray tribünlerinin ettiği küfürler ne olacak, bize Ligtv başka bir maçı mı izletti, ya da o arka fondaki küfürler başka bir maçtan mı alıntıydı?

Komik yaa gerçekten komik..
Bize gözlerini bile kırpmadan hem seyircisiz oynama hem de saha kapama cezalarını verebilen PFDK işin içinde Galatasaray olunca niye cesur kararlar alamıyor?
Kimden korkuyorlar ki?

İnsanın içinden "Sizin Adeletinizin......." diye başlayan cümleler kurmaktan başka ne geliyor ki.

27. Hafta Rakibimiz: Antalyaspor


İBB'ye karşı puan kaybetme kredimizi kullandığımızı düşünürsek yarın kendi sahamızda Antalyaspor ile mutlaka 3 puan almamız gereken bir maça çıkacağız.

Mehmet Özdilek yönetimindeki Antalyaspor gerçekten çok değişik bir takım.Oyun sistemi olarak 4-4-2'den vazgeçmiyorlar ama orta 4'lünün kenarlarındaki oyuncu tercihleri bazen Ali Zitouni-Tita gibi hücumculardan zaman zaman da Sedat Ağçay-Korhan Öztürk gibi defansif ortasaha oyuncularından tercih ediliyor.
Ama Mehmet Hoca rakibe göre korktuğu için Ali Zitouni-Tita'yı kesip onların yerine savunmacı ortasaha oynatmak gibi bir düşünce yapısına sahip değil.
Adam elinde ne varsa oynatıyor..
Mesela ortanın solunda Fatih Ceylan sezon başında sakatlandı, ligin ikinci yarısından itibaren kadroya girmeye başladı ama sakatlığının etkilerini hala üzerinden atamadığından dolayı katkı koyamıyor takımına.

O yüzden o bölgede 1.tercih Tita oluyor.
Bu oyuncu daha önce bu mevkide daha önce oynadı mı oynamadı mı bilmiyorum ama Antalyaspor'da formanın hakkını veriyor..
Bilindik Tita hallerinin aksine koşuyor, mücadele ediyor, savunmaya yardım ediyor..
Keza sağ çizgideki Ali Zitouni de aynı şekilde..

Zaten hücumcu olarak beğendiğim bir isim olan Zitouni'nin Mehmet Özdilek'in kanatlarının altında bu kadar savunmaya yardımcı olaması şaşırtıyor beni..
Bundan önce de sağ çizgide görev yaptı ama genelde onun arkasını rakip takımlar cevher olarak kullandıklarından büyük sıkıntılar yaratabiliyordu..

Antalyaspor'un direkt ortasahasından girdik, kaleyi ve savunmayı unuttuverdik..
Kaleden başlar isek yılların eskitememesine rağmen bir türlü de adam edemediği bir isim olan Ömer Çatkıç görev yapıyor.Bizim de kalemizi korudu süperlige çıktığımız ilk yıl..
Pek iyi hatıraları yoktur, Antalya deplasmanında yediği gol hala hafızamda mesela, ömrümün sonuna kadar da unutamam herhalde..
Ömer diyince aklıma o an gelir.
Uğur Kavuk'un sağ kanattan öylesine kestiği topu bacak arasından kaleye almış bir adam bu Ömer Çatkıç..2-0 öne geçtiğimiz maçı Antalyaspor'un hiç bizi yenme niyeti olmamasına karşın Ömer ve İbrahim Dağaşan'ın ikramlarıyla kaybedip kahrolmuştuk.

Ömer çevik bir kalecidir ama solu çok kötüdür.
Gaziantep'te oynarken Ömer'in yediği gollerin istatistiğini tutuyordum, %80-85'ini kendi solundan yiyordu, son yıllarda yıllarında verdiği tecrübeyle sola daha yakın oynamaya başladı, çalışarak kendini geliştirdi ama hala sola hamle yapmada geç kalıyor..
Ayrıca kafası hiç çalışmaz 5.dakikada bile öne geçseler 6.dakikada zaman geçirmeye başlar, yok yere rakip tribünlerin tepkisini çeker, bol bol da küfür yer.
Rakip oyundan kopsa bile bu Ömer'in yaptığı çamurlar ölüyü diriltir, tekrar maça asılmalarını sağlar..

Antalyaspor 4'lü savunmasının ortasındaki isimler çok fazla değiştiler bu sene.
Ama bize karşı muhtemelen Batak-Orhan Ak ikilisi tercih edileceklerdir.
Zaten Yalçın cezalı..
Savunmanın sağında da Erhan Güven, solunda ise Orhan Ak'ın stopere çekilmesinin ardından Şenol Can tercih edilir..
Şenol da Bursaspor alt yapısından yetişmiş bir oyuncudur..

İleri ikilide ise Veysel-Necati ikilisi görev yapıyorlar.
Djehoua da var Mehmet Özdilek'in elinde ama bu oyuncu da sakatlık sonrası eski formunu yakalamış değil.
Ama bize karşı tercih edilirse hiç şaşırmam.
İlk devredeki maçta da rakibin golü zaten Sergio Djehoua'dan gelmişti.
Necati daha fazla savunma arkasına yaptığı koşular ile etiki olurken, yanındaki isimin ise öncelikli görevi ileri basıp, rakip savunmaların dengesini bozmak oluyor..

Football Fans Know Better