31 Ocak, 2010

Bursasporumuz:3 Eskisehirspor:1

Maçtan önce ısınma hareketleri esnasında futbolcularımızdaki hırs, kazanmaya istek ve inanmışlık belli ediyordu kendini..

Ozan'ın Eskişehirspor savunmasından ( Koray'dan ) topu kapıp İvesa'nın yanında  filelere gönderdiğinde henüz saniyeler 30'u gösteriyordu..
Bu kadar çabuk gol yemeyi beklemeyip, takımını sahaya 3 ön liberoyla sahaya süren Rıza Çalımbay'ın da bir haftalık planları suya düşüyordu maçın hemen başında...

Eskişehir yediği golün şokunu atlatamadan, 3. dakikada sağ kanattan gelişen atakta topla buluşan Sercan Nadereviç'ten topu kurtardığı gibi kafasını kaldırıp içerideki Turgay'ı gördü, bu oyuncunun vurduğu kafa vuruşunda top üst direkten geri geldi, dönen topa bu kez ayağıyla hamle yapan Turgay'ın vuruşunu İvesa bu kez kafayla çıkardı, pozisyonların tekrarını izleme fırsatım olmadı ama söylenene göre top içeriden çıkarılmış..Alltaki fotoda da çok açık bir şekilde İvesa'nın içeride olduğu görülüyor..



Dakikalar 12'yi gösterdiğinde ise sol kanattan gelişen atağımızda Mustafa Keçeli topu Ozan'a çıkardı ama Sezgin önce davranıp topu uzaklaştırmayı başardı..
13.dakikada ise bu kez Volkan Şen Ozan İpek'e gönderdiği mükemmel ara pasıyla bu oyuncuyu savunmanın arkasına kaçırdı, Ozan bencillik yapmayık arka direkteki Turgay'a topu aktarmasına rağmen bu oyuncu topa dokunamadı..

Biz ahlar içinde maçı izlerken takımımız vites küçültmeyip, Eskişehir üzerindeki baskıyı her dakika daha da arttıryordu..
Dakikalar 14'ü gösterdiğinde ise bu kez Mustafa Keçeli kendini sol kanada atmış olan Sercan'ı topla buluşturdu, bu oyuncu da mükemmel bir hareketle Sezgin'i geçip ceza sahasını girdi ve arka direkteki Turgay'ı gördü.Bu oyuncu da gelen topu önce kontrol edip sonra da Eskişehir filelerini havalandırıp bizi 2 farklı öne geçiren golü kaydetti...

Bu golden sonra hücum presini kesinlikle bırakmayan takımımız Eskisehir'in üzerimize gelmesine izin vermedi.
Onlar da çareyi uzun topla çıkmakta bulunca oyun  dan-dun'a döndü ister isteme..

İkinci golden sonraki ilk tehlikeli atağımız 28.dakika gelişti..Ozan İpek'in pasında Sercan soldan cezasahasına girdi ve topu içeriye koşu yapan Turgay'a çıkardı, bu oyuncu da iyi düşünüp topun üzerinden atladı fakat arka direkteki Volkan Şen Turgay'la paralel düşünemediğinden dolayı güzelim pozisyon heba oldu..

33.dakikada savunmanın arkasına topla mükemmel bir dribling yaptı, topa vurabilirdi ama daha uygun durumdaki Volkan Şen'e topu bıraktı fakat beş dakika öncesinde yaşadığı pozisyonun etkisinden çıkamayan Volkan topu İvesa'ya nişanladı..
Bu pozisyonla birlikte bizim hem takım olarak bizim rüzgarımız kesildi ve de Volkan Şen oyundan düştü..
Ben Ertuğrul Hoca'dan erken bir değişiklik bekledim bu dakikalarda ama  kendisi oyuncusunun moralini düşünerek Volkan'a devre sonuna kadar sabretmeyi tercih etti..

Tabi yukarıda rüzgarımız kesildi deken Eskişehir'in tek bir şeyler yapmak için çabalayan oyuncusu olan Erkan Zengin'in oyuna dahil olduğunu da söylemeden geçmek olmaz..Erkan'nın bu halini gördükten sonra benim görüşüm Beşiktaş'ta Serdar Özkan gibi evlatlara verilen şansın yarısı bu oyuncuya verilse şimdi Türkiye'de gündem Erkan Zengin olurdu..

Buarada 42.dakika Bülent Ertuğrul'un Eskişehir'in ilk şutunu kalemize gönderdiğini söylerken, ikinci şutlarını da 87.dakikada Büyük Kaptan (!) Ümit Karan'ın penaltı vuruşuyla attıklarını söylemek gerek..

İkinci yarıya Ertuğrul Sağlam iki, Rıza Çalımbay da 1 oyuncu değişikliği ile başladılar..
Bizde oyundan alınan Volkan Şen ve İvan Ergiç'İn yerine, Veli-Bekir Ozan ikilisi dahil oldu..
Rakipte ise Caner Celep'in yerine Manisa'nın Büyük Kaptanı 45 nuramlı formasıyla günah çıkartmaya çalışan Sezer Öztürk ikinci yarıya başladı..

Böylece maça 4-3-1-2 başlayıp 4-3-3'e dönen Rıza Çalımbay sonunda doğru yolu bularak 4-4-2 dizilişi ile ideali buldu ama yine de sistem değiştirme ısrarını sürdürüp John Jaycee hamlesiyle de takımını 4-1-1-4 gibi saçma sapan bir dizilişe mahkum etti.

Biz ise maça 4-4-2 başladık ve Batalla-Sercan değişikliğne kadar böyle devam ettik.
Batalla girince 10 numaraya geçti ve Turgay ileride tek kaldı.

İkinci yarıda ise pek gollük pozisyon yaşanmadı, Ertuğrul Hocanın Bekir Ozan-Veli hamleleri tuttu ve Eskişehir bir kere bile gelemedi kalemize, oyuna çok forvet sokmayla hücum futbolu oynanamayacağını anlamıştır herhalde Rıza Çalımbay.

İlk tehlikeli atağımızı 60.dakikada Kaptan Ömer Erdoğan'ın indirdiği topu Ozan İpek'in dışarıya gönderdiği topla yakaladık.
Zaten ikinci tehlikeli atağımızda 83.dakikada Batalla'nın verdiği mükemmel arapasıyla cezasahasına hareketlenen Ali Tandoğan'ın vuruşuyla skoru 3-0'a getiren golü attık..


Biz maç bitti derken  87.dakikada Hüseyin'in koluna çarpan topla Eskişehir penaltı kazandı ve Büyük Kaptan skoru 3-1 yaptı..
Sonra da herhangi bir tehlikeli pozisyon yaşanmadan Bünyamin Gezer mücadelenin son düdüğünü çaldı.

* Turgay'ın hayatının maçını oynadığını söyleyebilirim bugün, sezon başında 5cm zıplayamayan adam Ertuğrul Sağlam'ın elinde mükemmel gelişerek hava topu bırakmayan pivot santrafora dönüştü bir anda..

* Sercan Sivas maçından sonra bugün de çok iyiydi, gol atamadı ama çok yıprattı rakip savunmayı..Zaten Turgay'ın attığı golün asistini yaptı, arkadaşları biraz daha dikkatli olsa bu asist sayısı daha da fazla olabilirdi.



* Ama maçın en iyisi Ozan İpek'ti diyebiliriz, koştu mücadele etti, ilk yarının en iyi sağ beki gösterilen Koray Arslan'a yapmadığını bırakmadı, sağından solundan bacak arasından heryerden geçti.
Koray'ın bu maçı, özellikle de Ozan'ı uzun süre unutabileceğini düşünmüyorum..

* Savunmada da bombacı İbrahim Sivas maçından sonra bugün de hatasız oynadı.
Burdan kime sallasam, adamların performanslar % 100 artıyor, önce Turgay, sonra Hüseyin son olarak İbrahim'de gözle görülür performanslar yükselmeleri oldu..
Var bu işte bi iş ama ben anlayamadım doğrusu.
Onlar oynasın da ben döt olmaya razıyım...:)

Yeni Zellandalı Gol Makinesi Shane Smeltz

Yeni zelanda deyince akla hep en guzel yerlerini incir yapraklarıyla kapayıp cıplak dolaşan hatunlar gelir akıllara ama bugun yeni zelendadan bahsetme sebebimiz ne incir yaprakları nede etine dolgun bayanlar.

Transfer sezonun son gunlerine girerken nihayet devre arası ilk transferimiz düştü bursaspor kulislerine düştüde niye hala resmi imza yok diye bir düşünce geliyorsa akıllara avusturayla-turkiye yazıylada rakamla 24 saatdir ucakla o yuzdendir tahminim bu gecikme.

Smeltz Almanya asıllı 1981 doğumlu yeni zelenda futbolunun yetiştirdiği en buyuk yeteneklerden biri olarak tarih kitaplarında çoktan yerini almış bir isim.

''Futbola QAS Academy'de başlayan Smeltz, profesyonel kariyerine Hırvat menşeli Gold Coast Knights kulübünde, 1998'de başladı. Oradan yine yöresel bir takım olan Brisbane Strikers'a geçen Shane'nin sonraki durağı Napier City Rovers oldu. Kariyerinin ilk ciddi adımını Adelaide City'e transfer olarak atan "gol makinesi", bu transferden bir sezon sonra şehrin büyük ağbisi Adelaide United'ın kadrosuna katılarak Avustralya piyasasında tanınan bir futbolcu olmuş.

Shane Edward Smeltz'in futbol kariyerinde gezindiğimiz bu yazının gelecek 3 yılı İngiltere sahalarında geçecek. 2005'te Avustralya'dan ayrılıp İngiltere'ye giden Smeltz'in ilk durağı, "yalnızca bilmek zorunda kalanların bildiği" bir lig olan İngiltere 2. liginin tanınan takımı Mansfield Town oldu. Orada kısa bir süre kalan Shane, sezonu 90'ların efsane takımlarından Wimbledon FC'nin 2000'li versiyonu olan -futbol sevdalılarının takımı- AFC Wimbledon'da tamamladı. Burada çıktığı 50 maça 26 gol sığdıran Smeltz, ertesi sezon soluğu menajerlik oyunlarından tanıdığım Halifax Town'da aldı fakat pek de başarılı olamadı.


Aradan geçen 3 yıl hem Smeltz'i hem de futbolunu olgunlaştırmıştı ki Wellington Phoenix ile Avustralya'ya dönen "gol makinesi", çok başarılı 2 sezon geçirdi. İlk sezonunda A-League gol krallığını kıl payı kaçıran Smeltz, Hacettepe'ye imza atmadan önce 2008-2009 "normal" sezonunu gol kralı olarak tamamladı.''

Yukardaki tırnak içine aldığım kariyer özetini bi daha yazmamak için Dar Alanda Uzun Paslar Blogundan aldım geçen sene bu zamanlar gençlerbirliğine transferi söz konusyken kaleme alınmış ve gayetde guzel özetlemiş kariyerini Smeltzin.

Ama geçen sene gençlerbirliğine geldikten sonra Hacattepeye kiralanacağını öğrenince ne işim olur hacettepede benim diyerek apar topar ülkesine geri dönerek A-League Takımlarından Gold Cast Unitedla Sözleşme imzalamış Smeltz.Bu sene 22 maçta 19 gol atarak Avusturalyada ust uste 2 sene gol kralı olma başarısını göstermiş.Ayrıca Yeni zelenda milli takımıyla cıktığı 26 da maçta 15 gol gibi bir sayıya ulaşmışki yeni zelenda gibi organize futboldan uzak bir ekipte azınsanmıyacak bir başarıdır bu.

Birazda Teknik Özelliklerinden bahsedersek her iki ayağınıda kullanabilmesinden dolayı 3 lü hücüm hattının her yerinde oynuyabiliyor ama asıl mevkisi forvet.Posizisyon alma, kafa hakimiyeti ve son vuruşlar gibi ozelliklerinin gelişmiş olması rahatlıkla bu ligi kaldırabilecek kapasitede bir forvet izlenemi veriyor.(Diğer bu özellikleri gelişmiş forvet oyuncusu için .Bknz. Kayserisporlu Makakula)

Tek sorun bundan once Turkcell Super Lig gibi mucadele gucu ust duzey bir ligde oynamamış olması eğer cabuk adapte olmayı başarırsa yeni kahramınımız olur ve tahminimce butun bursasporlular olarak dunya kupasında yeni zelendayı destekleyebiliriz..

Unutmadan bir küçük dipnot daha ekliyelim Yeni zelenda milli takımının dunya kupasına kadar olan fiksturune baktım tam 10 hazırlık maçı var mart nisan mayıs aylarında bu maçlar.. Umarım tranfser yapılmadan bu hazırlık maclarına gidemiyeceği söylenmiş ve öyle anlaşılmıştır.


''Bu Gol Makinasıda bundan öncekiler igibi umarım çamaşır makinası çıkmaz diye en icten dualarımızı edip yazımıza son verelim Bursasporumuza hayırlı olsun.


RAPORSUZ

30 Ocak, 2010

19. Hafta Rakibimiz: Eskişehirspor

Eskişehir için devre arasını en iyi değerlendiren takımlardan diyebiliriz..
İhtiyaçları doğrultusunda, nokta transfer takvileri ile kadrolarını güçlendirdiler..

Savunma ve hücum hattı oldukça zengin ve alternatifli olan takıma, ileri uca giden Youla'nın yerine gelen John Jaycee Okwunwanne gibi bizim ligimizde çok iş yapabilecek bir adam getirdiler..

Hız ve çabukluk konusunda Youla'yı aratmayacak, hatta daha teknik, dar alanda ve son vuruşlarda Youla'dan daha etkili olan Jaycee'nin tek sorunu istikrar..
Yani kafasına eserse oynayan bir adam, zaten golü bulduğu maçlarda genel olarak 2'yi 3'ü de yazabiliryor.. 
Eskişehir benim onlardan beklediğim havayı ikinci devre yaklayabilirse, hiç şüphem yok ki sezon sonu herkes John Jaycee Okwunwanne isminden bahsedecektir..

Eskişehir'in kadrosuna kattığı diğer isimler de hiç küçümsenecek oyuncular değiller.
Mesela sağ kanada aldıkları Erkan Zengin, Rıza hocanın işine acayip yarayacaktır..
Hızlı, kuvvetli, tekniği üst düzeyde, dribling özelliği olup acayip hırslı bir adam bu Erkan..
Uzun zamandır transfer dönemlerinde Beşiktaş'tan oyuncu alma alışkanlığımızı gözönünde bulundurduğumda en çok gelmesini istediğim oyuncuydu Erkan Zengin..

Sol kanada yine takımın ilkdevredeki tek kanat oyuncusu Bülent Kocabey'e iyi bir alternatif olabilecek Caner Celep alındı Denizli'den.
Önliberoya geleceğin Tugay Kerimoğlu'su olacak diye şişirilmesine karşın gittiği hiç bir takımda dikiş tutturamayan Fahri Tatan alındı. İlk 11 oyuncusu olabilir mi bilmem ama gerektiğinde Ragıp'ın yerinde oynayıp iyi bir yedek olabilir..

Ve Eskişehir'in kadrosuna kattığı son isim Manisa'nın gemiyi ilk başta terkeden kaptanı Sezer Öztürk. 
Hiç haz etmem böyle aidiyet duygusu gelişmemiş oyunculardan.
Ama Sezer'i 20 Yaşaltı Milli takımından beri takip eden biri olarak Eskişehir'deki performansını merakla bekliyorum. Manisa'da oynarken  ne düşmeden önce, ne de çıktıktan sonra Süperligde kayda değer bir performansı olmayan Sezer, Bank Asya 1.lig'de geçen yılın oyuncusu seçilmeyi başardı..

Eskişehir'in yaptığı takviyelerden sonra ilk devreye göre en önemli artısını belirterek yazıyı bitirelim..
Bu bahsettiğim en önemli artı, sezona Elsaka-Vucko gibi iki tank stoperle başlamıştı Es-Es..
Vucko'nun form düşüklüğü, Elsaka'nın da milli takımda bulunmasından dolayı savunma göbeğini biraz da zorumluluktan dolayı Sezgin-Nadarevic ikilisi ile kurmaya başladılar ve şans eseri de olsa ideal isimleri buldular bu bölgede..

Eskişehir'in bize karşı çıkması muhtemel 11'i ise şu şekilde yazabiliriz..



Football Fans Know Better

29 Ocak, 2010

Emo'ya Yine Yol Göründü..

 

Yıllardır patlaması beklenen gezgin Emo'ya Buca da yol vermiş...
Bundan sonraki durak neresi olacak merakla bekliyoruz..
Destekçiniz Emo Ghislain Aime..:))

28 Ocak, 2010

Çeyrek Final'de rakip Fenerbahçe..




Geçen yıl onlara elendiğimizden mi ya da onları daha ileriki turlarda eleyip, daha büyük acılar yaşatmak istediğimden mi tam bilemiyorum ama kurada çeyrek finalde çıkmasını istemediğim tek rakip Fenerbahçe'ydi..

Neyse sonuç olarak hedefi kupayı almak olarak belirliyorsak "Zor Rakip, Kolay Rakip" ayrımı yapmadan önümüzdeki engelleri birer birer aşmamız gerekiyor..

Bunlardan ilki Fenerbahçe, ikincisi de muhtemelen Denizli olur, son olarak da finalde Galatasaray'ı yenip kupayı yıllar sonra Bursa'ya getirmek istiyoruz..

Haydi Timsahım yolun açık olsun...
Bu yolun sonu da Avrupa olsun...İn-şal-lah !!

27 Ocak, 2010

Ligtv Sen Ne Ayaksın? (IV)




Bursasporum.com üyelerinden  Aydın Arslan abimizin bugün kaleme aldığı yazıyı ben de buradan noktasına virgülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum..


TEŞEKKÜRLER...MİŞ !


9 yıldır yayın hakkını elinde bulundurmakla gurur duyan ve ihaleyi 320 milyon dolara 5 yıllığına daha kendisine bağlayan yayıncı kuruluş 18. haftada ‚canlı‘ olarak yayınlayacağı karşılaşmaları açıklıyor…

Bakıyorsun ki, ne Bursaspor’un ne de Kayserispor’un zirve yarış mücaadeleleri yayın ağına alınmış…

Neden? Bilinmiyor…
Yayıncı kuruluşun Türk Futbol Federasyonu ile sağlamış olduğu mutabakat’da açık bir şekilde ‚EN AZ‘ ibaresi yer almasına rağmen, Türk futboluna büyük hizmet verdiğini beyan eden yayıncı kuruluşun müşteri hizmetler bölümü eleştirileri TFF’ye yönlendiriyor…
Yani, bizleri salak sanıyor…

Türk futbolunun sorunu yıllarca bütün samimi futbol otoritelerinden ‚adaletsiz dağıtım‘ olarak adlandırılırken, pastanın büyümesi, ama dağılımın aynı kalması dengeler açısından hiç birşey değiştirmediğini görebilmek çok mu zordur?
O zaman nedir bu bayram havası?

Eline tutturmuşlar bir de ‚Teşekkürler X TV‘ pankartını, sahaya çıkartıyorlar…
Neyin yalakalığı yapılıyor ki?
Ne değişti?

1 alıyordun, 3 alıyorsun…
Ama senin yıllardır yıkmaya çalıştığın hegemonya 1‘i yaptı 10…
Sen tüfek sayını üç kart arttırırken, rakibin tanklar, F-16’lar diziyor…

Sonra sen mütevazi bütçenle, çok çalışarak, alın terinle bir hedefe doğru koşuyorsun. Bu yolda her desteğe ihtiyaç duyuyorsun. Karşılaşmalarım canlı yayınlanacak diye, yeni bir pazarlama stratejisi üretiyorsun, yeni kanallar yaratabilecek güce sahip olacağını hayal ediyorsun…
Sponsor görüşmelerinde bu avantajını çok iyi kullanabileceğini düşünüyorsun…
Hatta şehrinde afişler asılıyor ‚Timsah’ın zirve yürüyüşü ikinci yarıda canlı olarak X TV’de‘ diye…

Sonra da bakıyorsun ki…
YOK…
Külübünün hakkı gasp ediliyor…
Müşteriler, yani senin camia üyelerin yalan afişler ile kandırılmış, o afişler doğrultusunda taahhüt vermiş olduğu içinde üyeliğini iptal edemiyor…
Sonra da ‚TEŞEKKÜRLER X TV‘…

Bu konuda taraftar kendi külübüne yükleniyor, neden külübümüz bu konuda bir açıklama yapmıyor diyor, kendince haklı olarak da…
Soruyorum bende kendime, neden benim külübüm bu tür bir açıklama yapmak zorunda diye?
Şampiyonluk yarışında en ciddi adaylardan birisi olmak kriter olarak yetmiyor mu bu ülkede? Hadi o yayıncı kuruluşu bu yanlışı yapıyor, TFF neden müdahale etmiyor bu duruma?

Kusura bakmayın, bir insan bir yere kadar efendiliğini, mütevaziliğini korur…
Sizler sınırı aşalı çok oldu… Yarın öbürgün bu taraftar size çok büyük tepki verdiğinde yine bazı spor yazar derneklerini arkanıza alıp anırıp durmayın…

***

Bir hikaye…

Kafese beş maymun koyarlar. Ortaya da bir merdiven konur ve tepesine de iple bir kangal muz asılır. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkılır.

Her bir maymun aynı denemeyi yapar, buz gibi soğuk suyla ıslatılır. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara doğru hareketleneni diğer maymunlar engellemeye başlar.

Su kapatılıp maymunlardan biri dışarı alınır, yerine yeni bir maymun konulur. İlk yaptığı iş, koşup muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve
yeni maymunu bir de döverler.

Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir. Ve o da merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu maymunu en şiddetli ve istekli döven de biraz önce diğerleri tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen birinci yeni maymundur.

Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Bu da ilk atağında diğerleri tarafından cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur ama en iştahlı dövenler de onlardır.

Sonra en baştaki ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir.

Ama tepelerinde o bir kangal muz hala asılı olduğu halde artık hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır.

Neden mi?
Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…

***

Dualarımız o yönde ki, Bursasporumuz başarısını sezon sonuna kadar devam ettirir, şampiyonluk kupasını havaya kaldırdığında da ömür boyu unutamayacağınız öyle bir tokat atmış olur ki…

Sevincimiz kupaya değil, atılan tokata olur, bundan şüpheniz olmasın…

Saygılarımla
Aydın Arslan

Müjde !!








Bizlerin uzun zamandır merakla beklediği BsBilyoner.com  sonunda faaliyete başladı..
Ama öyle direkt girip BsBilyoner üyesi olup hesap açtıramıyoruz, öncelikle Bilyoner.com üyesi olmak gerekiyor..

Kuponu BsBilyoner üzerinden yapıp tekrar Bilyoner'e yönlendiriliyoruz ve kuponumuzu onaylama işlemi yine Bilyoner üzerinden oluyor..

Ve BsBilyoner üzerinden oynayacağımız her kuponun %3' ü kulübümüze gidiyormuş..
Az bir miktar gibi düşünülebilir ama" Damlaya Damlaya Göl Olur" sözünü boşuna söylememiş atalarımız...

Ergiç'in Performansı




Bursasporlu abilerim/kardeşlerimden bugün İvan Ergiç'in performasını pek beğenen olmamış.
Ben maçı tribünden izlediğim için Ergiç'in nerede nasıl ne iş yaptığını çok daha net görme fırsatım oldu..
Tamam Ergiç çok fazla öne çıkmadı ama bu oyuncunun performansını etkileyen en büyük neden yanında oynayan isim oluyor..


Kirita şuursuzca saha sola koşturup her topa atladığından dolayı Ergiç hep ortayı kapatmak zorunda kaldı..
Yani Ergiç bir nevi Hüseyin gibi oynadı aslında..Sorumluluk alamadı..
Böyle olunca da Ergiç hiç bir şey yapmamış gibi göründü..
Sonuçta Ergiç savunma fonksiyonlarından ziyade hücumcu özellikleri ile ön plana çıkmış bir isim...

Keza Ergiç'in yerine sahada Hüseyin ya da Bekir Ozan oynamış olsa takım için daha yararlı olurdu..

Kirita yerine Bekir Ozan-Hüseyin ikilisinden herhangi biri oynasa Ergiç'in performansını artacak,
bu da takım için çok çok daha yararlı olacaktı..

Yani futbolcuları değerlendirirken önünde,arkasında, yanında kimin oynadığına da dikkat etmek gerekir..
Sonuçta futbol bu, takım oyunu...

Bursasporumuz:4 Sivasspor :0


ncelikle takımın başında kaptanlık pazubandı ile İbrahim Öztürk'ü görünce "Kaptanı İbrahim olan takımın..." demekten kendimi alıkoyamadım maalesef..Ama adam hayatının topunu oynadı orası ayrı konu..
Maça 4-2-3-1  gibi bir dizilişle başladı Ertuğrul hoca.
İleri ikili de yer almasını beklediğim Turgay Bahadır bugün ortasahanın sağında görev yaptı.Orta sahanın önünde Batalla, onun önünde de Sercan Yıldırım yer aldı..

Maça çok kötü başladığımızı söyleyebilirim, hele 25.dakikada Turgay'ın mükemmel pasında Ozan İpek'in sol çarprazdan cezasahasını girip vurduğu şuta kadar resmen uyuduk.
Amaçsız bir Bursaspor vardı sahada..
Ardından 27.dakikada bu kez sağ çarprazdan Batalla pozisyona girdi ve yine top Petkoviç'in üzerine gitti..

Bu iki pozisyon takımımızı cesaretlendirdi biraz ve Sivas'ın üzerine gitmeye başladık.
Her gittiğimizde de pozisyona girdik.
Ben bu kadar kolay pozisyona girdiğimiz bir maça daha önce hiç şahit olmamıştım..
Bunda futbolcularımızın da payı var elbette ama aslan payı Sivas'ın tabiki de..


Maçın hakemi de Ozan İpek'i Galatasaray maçında haksız bir şekilde oyundan atışından sonra günah çıkardı resmen.Tüm taktir haklarını bizden yana kullandı diyebilirim.
Mesela 30.dakikada Ozan İpek'in önce topu eliyle kontrol edip, ardından da düdükten sonra şut attığı pozisyonda çoğu hakem çift sarıdan kırmızı gösterirdi kimse de itiraz edemezdi..


Maça döndüğümüzde ise 32.dakikada Turgay'ın arka direkte topa dokunamadığı pozisyonun hemen ardından 34.dakikada Ergiç'in cezasaha çizgisi üzerinde dışarı vurduğu top golün sinyallerini veriyordu..

37.dakikada Ozan İpek'in bizi 1-0 öne geçiren golü ise Sivas savunmasının bize ilk ikramı oldu..
Arka direkte İbrahim ile Sercan topa doğru hareketlenmişlerdi ama onları durdurmaya çalışan bir Allah'ın kulu yoktu rakip savunmada.Pozisyonda ofsayt var mıydı yok muydu tekrarını izlemeden bir şey söyleyemem hata olur..

Golden sonra yine duraklama dönemine giren takımımız ikinci yarının 53.dakikasında Batalla'nın Aubey'den topu kapıp Sercan'a aktardığı , Sercan'ın Petkoviç'i geçip attığı golle 2-0'a getirdi oyunu..


64.dakikada üçüncü golümüz de Ozan'ın kendisinden 10cm uzun olan Yasin'den daha iyi zıplayarak indirdiği topa Sercan'ın güzel vuruşuyla geldi..

3-0'dan sonra rakibinin  fazla üstüne gitmeyen takımımız Eren Albayrak oyuna girene kadar herhangi bir atak girişiminde bulunmadı..Eren de en son geçen yıl yine Sivas maçında "Kasap Abdurrahman"ın darbeleri sonucu sakatlanmıştı, bu yıl da formayı yine bir Sivas maçında bulmuş olması ilginç bir tesadüf oldu..

79'dakika da Eren sol çizgiden güzel kesti ve topa arka direkte dokunan Sercan skoru 4-0 getirdi..

*** Toparlamak gerekirse bana göre maçın üç önemli güzelliği şöyleydi:

* Bunlardan ilki Sercan'ın aylar sonra golle tanışıp şeytanın bacağını kırmış olması..
* İkincisi Eren Albayrak'ın yaklaşık 1 yıl aradan sonra forma bulup, kısa sürede 1 asiste imza atmış olması..
* Üçüncü olarak da kupada gruptan lider çıkmış olmamız..

Kupa'da Rakip: Sivasspor (II)




Çok önemli bir maça çıkıyoruz bugün..
Rakibimiz ise son 2 yılın süpriz takımı olmasına rağmen bu sezon ligde kötü günler geçiren Sivasspor.
Son Trabzonspor maçını izledim ve gördüm ki Sivas'ın hala çok büyük sorunları mevcut..
Öncelikle Bilica gittikten sonra hala savunma göbeğine adam bulamadılar..
Aubey'in de takıma alışması için zaman gerekiyor.
19 ocakta takıma katılan oyuncu 24 ocakta ilk maçına çıktı,27 ocakta da ikinci maçına çıkacak..
Murat Sözgelmez-Aubey ikilisinin arkasına atılan her topta pozisyona girebiliriz bugün..
Burda Sercan'a büyük iş düşüyor.Hocamız umarım bu maçta Sercan'ı yanında başlatmaz oyuna..
Keza adam paylaşımında da çok büyük sıkıntılar yaşıyor ve kesinlikle organize olamıyor yine bu ikili.
Kanatlardan gelen ortalarda, duran toplarda gol bulmamız çok yüksek ihtimal.
O yüzden ileri ikilide bir uzun bir çabuk oyuncu kullanmamız bana göre çok daha mantıklı olacaktır..

Eğer Volkan Şen oynarsa bu maçta çok fazla sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum.
Ama bu oyunucunun ağır bir grip geçirdiği ve oynayıp oynamayacağına maç saatinde karar verileceği açıklandı.
o olmazsa o bölgede Veli oynar ama Volkan kadar faydalı olamaz, çünkü zaten kapasitesi belli bir adam..

Ozan İpek de bu maçta özellikle kendine çok dikkat etmeli, karşısında ligin en kasap sağ beki
Abdurrahman olacak çünkü bugün.

Orta göbeğimizde Kirita-Ergiç ya da Hüseyin-Ergiç olması çok farketmeyecektir bana göre.
Zaten rakibin ortasahasının en sert adamı İbrahim Dağaşan.Onun yanında Taider ya da Musa görev yapabilirler..

Bugün savunma anlamında en zor iş Erman Kılıç karşısında oynayacak oyuncumuzun olacaktır.
Her iki kanatta da oynayabilen, tekniği ve dribling yeteneği üst düzeyde,çevik aynı zamanda da
kuvvetli bir oyuncu.Trabzon maçında takımın tek bir şeyler yapmaya çalışan ve ayakta kalan oyuncusuydu diyebiliriz Erman için..

Sivas'a karşı ilk başta oyunun hakimiyetini elimize geçirip, savunma arkasına attığımız toplarda,
kanat organizasyonlarında gol aramalıyız.

Sivas'ın bizi çok fazla zorlayacak gücü yok zaten.
Çok da çekinmiyorum aslını söylemek gerekirse.
Zaten bu sivas'ı yenemeyeceksek gruptan çıkmamızın anlamı yok..

Hesap-Kitap işlerini daha önce paylaşmıştık, ve 3-3 harici tüm beraberlikler bizim işimize yarıyor.

Football Fans Know Better

26 Ocak, 2010

Kupa'da Rakip: Sivasspor




Yarın Türkiye Kupasında çok önemli bir maça çıkıyoruz Bursa'da..
Sivas'ı Trabzonspor karşısında 90 dakika izleme şansım oldu ve Erman Kılıç dışında formda olan hiç bir futbolcuları yok adamların.Muhsin Ertuğral bir şeyler yapmaya çalışıyor ama ne kadar başarılı olabilecek bekleyim göreceğiz..

Yeni yapılan Afrikalı takviyeleri de pek beğenmedim doğrusu..
Aslında edindiğim referanslar hep olumluydu o oyuncular hakkında ama ligimize alışmaları biraz zaman alacak gibi..Kısa vadede başarılı olmaları zor ama ummadığım taş baş yarar misali bize karşı nasıl performans gösterecekleri belli olmaz yine de..O yüzden dikkat etmek gerekiyor..Sivas'ın yenilerine kısaca göz atmak gerekirse..

Lucien Aubey: Sol ayaklı bir stoper zamam zaman sol bek oynamışlığı da varmış eski takımında..
Acayip güçlü bir adam ama bu sezon Rennes'te sadece 3 maçta oynayabilmiş..
Bunda en büyük etken aldığı kilolar sonucu çok fazla ağırlaşmış olması.
Arkasına atılan her topta Trabzon pozisyona girdi.
Kesinlikle adam kovalamıyor, pozisyon alması kötü ve her an atılabilecek gibi duruyor sahada.

Nabil Taider: Trabzon maçıda 25 dakika kalabildi ancak sahada..
Fizik gücü bizim ligimize göre oldukça yetersiz, özellikle de kış mevsiminde sahaların ağırlaştığı bir zamanda bu oyuncudan verim almak biraz zor olacak gibi.Top kapma konusunda İbrahim Dağaşan'a hiç yardım etmeyince Muhsin Ertuğral erken değişikliğe gitmek zorunda kaldı..
Ama oyunda kaldığı süre içerisinde top alıp verişinde bile adam belli ediyor kendini.Özellikle sol ayağını beğendim, koşan olursa etkili ara pasları atabiliyor.

Elrio Van Heerden: Trabzon maçının hayaleti diyebiliriz bu oyuncu için, resmen 90 dakika gezdi sahada..
Etliye sütlüye hiç bir şeye karışmadı.Hesapta 10 numara gibi oynadı ama ben ayağına top değdiğini hiç görmedim.Club Brugge'de oynarken etkili olduğu bir kaç maçı izlemiştim..
Sağ kanattan motor takmış gibi gidiyordu ama orda da devamlılığı sağlayamadı hiç bir zaman.
Bilekleri iyi, hızlı,çevik, dribling yeteneği yüksek olmasına rağmen çok fazla güçsüz bir oyuncu..
Bu adamın güçsüzlüğünün yanında direnci de hiç yok diyebiliriz.Olursa olur olmasa da olur modunda..

Ayrıca Sivas'ın sol bekinde Hayrettin'in yokluğunda şans bulan Ferhat Bıkmaz çok ama çok kötüydü maçta.Ne adam kovalıyor, ne mücadele ediyor, ne hücuma destek veriyor, aldığı her topu önünde oynayan oyuncuya aktarmaktan başka hiç bir şey yapmadı.
Trabzon sağ kanattan kaç kere geldiyse hep etkili oldu.Ligin belki de en çelimsiz adamı Alanzinho bile ikili mücadele kazandı bu Ferhat'tan..En son U17'de izlemiştim bu oyuncuyu ve Hayrettin gibi kazma varken Ferhat niye oynamıyor diyordum hep..Ama Ferhat'ın geçen 5 senede kendisini fiziki açıdan hiç geliştirememiş olduğunu görünce şoke oldum doğrusu..


Sivas'ın genel oyun dizilişinde Muhsin Ertuğral'ın gelişiyle pek bir değişim olmamış..
4-2-3-1 gibi bir şeyler oynamaya çalışıyorlar yine..
Ama ileride top tutan Mehmet Yıldız'larını bir türlü bulamadıkları için başarılı olamıyorlar.
Tum gitmese belki bir nebze yararlı olabilirdi ama Kamanan o iş için yeterli değil.
Tamam güçlü bir oyuncu ama kesinlikle en önde oynayıp top tutacak, kaleye sırtı dönük oynayıp takımı ordan yönetecek bir lider olamaz.
Kamanan'ın atacan önüne topu koşsun deli fişek gibi.Ya da cezayayı, penaltı civarında ayağına topu vereceksin o da pis burunla abanacak kaleye..
Ha bize gelse işimize yarar belki ama Sivas'ta biraz zor gibi..

Sivas'ın muhtemel 11'inden ziyade Trabzon maçındaki 11'ini oyuncu dizilişleriyle beraber vermek çok daha doğru olacağını düşünüyorum.
Muhsin Ertuğral'ı kişilik olarak nasıl bir hoca olduğunu bilmediğimden süpriz yapıp yapmayacağını da kestiremiyorum..


Football Fans Know Better

Amerika'dan Kaleci Geldi





Dün akşam Olay Tv'yi izlerken Amerika'dan bir futbolcu geldi denildiğinde ne yalan söyleyeyim ilk aklıma Heart Pearce geldi daha sonra Peter Cavit Akman ismi beni fazlasıyla sasırttı öncelikle şunu söylüyeyim kendisi canlı izlemişliğim yok, o yuzden futbolu hakkında herhangi bir bilgi vermem sozkonusu değil zaten Turkiyede genç milli ve paf takım maçları hariç forma giymedi bunlarıda o zamanki sartlarda da cok takip etmiyordum.

Sadece merak edenler için kariyeri hakkında bi kaç bilgi verelim.
Peter Cavit Akman işadamı Ali Galip Akman'ın oğludur annesi Amerikalıdır. 1987 yılında California doğmuş 13 yaşına kadar bu şehirde büyümüş kolejde yuzme ve futbol takımlarında dereceler yaptıktan sonra 14 yaşında iyi bir kaleci olmak hayaliyle babasının Ali Koç'la olan ortaklığını da kullanarak Fenerbahçe altyapısına torpilli olarak girmiş. Burda 3 sene çeşitli yaş guruplarında oynadıktan sonra 2005 yılından itabaren Turkiye'de Fm-Cm Efsanesi haline dönüşmeye başlamıştır özellikle oyunda ileride Volkan Demirel ayarında bir kaleci olabilmesi , ucuza oyuncu alıp pahalıya buyuk kuluplere satmayı seven İlhan Cavcav'n muridi Fmciler için her oyunda alınması gereken bas tacı edilesi bir adam haline dönüştürmüştür Peter Caviti.

Sanal alemde var olan bu şan şöhreti gerçek alemde bir türlü gerçekleşmemiş 2006 yılının yazına kadar kaldığı Fenerbahçe altyapısında arada sırada genç milli takımlara gitmek dışında kayda değer bir aşama kaydedememiştir. Babasının milli takımlara seçilmesinde etkisi varmıdır bilinmez ama şu gerçeğide unutmamak gerekir tamam sevmem, nefret ederim İstanbul'un sarı-laci sosyete kulubunden ama genelde Turk futboluna damgası vuran iyi kalecilerde hep o cografya uzerinden cıkar nasıl bizden iyi golculer yetisiyorsa ordanda iyi kaleciler yetişir .Buraya kadar anlattığımız kariyerinde birkac kez genç milli takımlara gitmesi ve Fenerbahce altyapısında kaleci eğitimi alması dışında dişine dokunur bir artısı yok.



2007 yılında Amerika'da kazandığı Biyoloji Mühendislğini okumak için Californiaya geri döner Hearth Pearce transferinde de belirttiğimiz gibi hem Biyoloji Mühendisliğini okurken,hem de universitenin futbol akademesinde kariyerine devam eder.Burdaki kariyeri ve futbolu hakkında ögrenebildiklerim 2008 yılında universiteler liginde yılın kalecisi seçildiği ama Fenerbahçe'den sonra kendisini geliştirmeye devam edebildimi şuan ne aşamada net bir bilgim yok.

Kısacası şuan kapalı kutu olumlu yada olumsuz birseyler söylemek için çok erken zamana bırakıp Fm iyi diyorsa iyidir mantığıyla içimizi ferah tutmak şuan yapılması gereken en doğru davranış galiba.

Son olarak universite kariyerindeki istatistikleride verelim ve Bursasporumuza hayırlı olsun deyip yazımızı bitirelim.






RAPORSUZ

25 Ocak, 2010

Ligtv Sen Ne Ayaksın? (III)


Eskişehir maçımız da yayınlanmıyor..
Oysa müşteri hizmetlerini her aramam da Eskişehir maçının yayın akışında olduğu bilgisi verilmişti geçen hafta..
Aslında doğruyu söylemek gerekirse hiç de şaşırmadım..


Tarafsızlığını açıkça belli eden bir kurumdan ne beklenir ki.. 

24 Ocak, 2010

Kasımpaşa Sürprizleri

                                          
                                       
                          
Dün maç oynanmadı ama Ertuğrul Hocanın çıkaracağı 11 yine sürprizlerle doluymuş yeni farkettim..
Kasımpaşa'nın 11'ini aradım ama maalesef  bulamadım hiç bir yerde..

Football Fans Know Better


Ertuğrul Hoca öncelikle Bombacı İbrahim'den vazgeçmiş.
Diğer oyuncu tercihlerinde de hep fizik gücü iyi olanı seçmiş.
Ortanın sağında Veli-Volkan ikilisinden Veli, defansif ortasaha olarak da Hüseyin'e karşılık Kirita tercih edilmiş..
İleri ikilide de Sercan-Turgay-İglesias arasından dışarıda kalan isim Sercan olmuş..


Ertuğrul Sağlam öncelikle bu sahada dribling yapılamayacağını düşünüp, kanat adamlarına fırsatını bulduğunuzda ortanızı yapın talimatını vermiş..
Bu talimatı desteklemek için de ileriye iki 1.90'lık kule göndermiş..

Hocanın bu kumarı tutar mıydı tutmaz mıydı bilmem ama kupadaki kritik Sivas maçına futbolcularımızın dinlenmiş olarak çıkacak olması iyi bir gelişme bana göre.

Ayağa Kalk Bursa (II)


Taraftarlar tarafından başlatılan destek kampanyası meyvelerini vermeye başladı..
Tabi bunda en büyük pay Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep ALTEPE' ye ait..
Bursaspor'un başında  bulunup da "Armut Piş Ağzıma Düş" misali bekleyenlere inat Recep Başkan kapı kapı gezip Bursaspor'a yardım topluyor...
İşte kampanya ile birlikte Bursasporumuza katkıda bulunanlar:

# Grup16 Ankaragücü deplasmanı sponsoru oldu.
# Özel Otobüs İşletmecileri Birliği reklam gelirlerini Bursaspor Kulübü'ne bağışlayacaklarını belirtti.
# Bursagaz firması şort reklamı bölümünü satın aldı.
# Kent Meydanı AVM sembolik bir rakamla Bursastore mağazamıza sabit yer tahsis etti.
# Bursasporum.com Özlüce Tesisleri'nde bulunan 3000 TL'lik reklam alanını satın alacağını açıkladı.

# Başkan Altepe'nin desteği ile Durmazlar Makina 250.000 TL'lik bağış yapacağını açıkladı.
# Beyçelik Holding'in sahibi Faik Çelik 250.000 TL'lik bağış yapacağını belirtti.
# Akyapak firması Bursapor Kulübü ile sponsorluk anlaşması yaptı.
# Orhangazi Bursasporlular Derneği geleceğin Bursasporluları için alt yapı tesislerine 10 adet bilgisayar,1 adet  plazma televizyon aldı.
# UPS Kargo firması 250.000TL'lik bağış yapacağını açıkladı.

23 Ocak, 2010

Kar Engeli..









Federasyon resmi açıklamayı yapmış ve maçımız ileri bir tarihe ertelenmiş..
İçimdeki sesi dinleyip maça gitmediğim iyi olmuş, ama giden 500 kadar taraftarımıza da yazık olmuş..

Artık o ileri tarih ne zaman olacaksa gider izleriz inşallah maçımızı..

Ligtv Sen Ne Ayaksın? (II)





Uzun bir aradan sonra ilk defa maçımızı izleyemeceğim..
Ligtv çalışanlarının hepsinden allah razı olsun..
Artık maç sonunda falcılık yapıp, 3 dakikacık görüntülerin de yardımıyla falan bir şeyler karalarız buraya.
Umarım kazanan taraf biz oluruz..

**Dünki yazılarda Sercan ismini yazdım sildim,yazdım sildim ama artık dayanamayacağım...

ALLAH AŞKINA "PATLA ARTIK SERCAN"

22 Ocak, 2010

18. Hafta Rakibimiz: Kasımpaşa (II)

                                                
                                        

Beşiktaş zaferinden sonra ilk lig maçımıza yine İstanbul'da fakat bu kez Kasımpaşa karşısında oynayacak takımımız.

Football Fans Know Better

Beşiktaş maçına benzer bir şekilde yarınki maç yine soğuk havada ve ağır zeminde oynanacak.Ertuğrul Sağlam da sanırım kullanacağı oyuncuları yine bu koşullara göre seçeceğinden Beşiktaş maçındakine benzer bir kadro bekliyorum hocadan..
Savunmanın ortasında yine hızlı,çevik ama bir o kadar da bombacı İbrahim Öztürk oynayacak..
Sağ bekte, Denizli'nin genç Güray'ı karşısında rezil olan Veli'nin yerine de Zapo tercih edilecektir..

Kasımpaşa'nın ortasahasının çok koşan ve mücadele eden oyunculardan kurulduğu düşünüldüğünde de Hüseyin'in yanında Bekir Ozan onların önünde de yine İvan Ergiç tercih edilecektir..

Ortasahanın sağında Volkan Şen, solunda da yine Ozan İpek sahadaki yerlerini alacaklardır.. Maçın kilidini de açacak bu iki oyuncu olacaktır..

Sonuçta Kasımpaşa  kaptıkları topları,  iki çıkan bekini kullanarak hızlı hücumlar gerçekleştiren birtakım.Dolayısıyla da Ozan ve Volkan ne kadar az top kaptırırlarsa Kasımpaşa'nın kalemizde tehlike yaratma olasılığı da o kadar düşecektir.Aynı zamanda bu oyuncularımızın karşısında oynaması muhtemel olan Ergün ve Keller ikilisi çok sert adamlar değiller.Yani iyi bir Volkan ve iyi bir Ozan bu maçı tek başlarına bize 3 puanı getirebilirler.

Bu maçta özellikle Volkan'dan çok fazla ümitliyim, umarım beni yanıltmaz.
Ayrıca Kasımpaşa ligin belki de hata yapmaya en müsait kalecisine sahip.Biz de bundan mutlaka yararlanmalıyız.Oyuncularımız şut atmaktan kesinlikle korkmamalıdırlar.



Gökhan Güleç'e muhakkak dikkat etmeliyiz.Bu oyuncu muhtemelen maça ekstra motive olacaktır.
Ceza yayı civarından çıkarabileceği sürpriz şutlara da kalecimiz İvankov çok dikket etmelidir.
Son olarak da Moritz'in fırsatçılığına ve yaşlı kurt Cenk'e dikkat diyorum..

18. Hafta Rakibimiz: Kasımpaşa




Yarın ki rakibimiz Kasımpaşa'ya ligin en formda takımlarından desem hata yapmış olmam herhalde.Yılmaz Vural Antalyaspor'dan sonra ilk defa bir takımla uyum yakalamış durumda.

Boukhari, Galiassi, Diego Ruiz gibi üst düzey yabancı oyuncuları bir kenara itip tamamen Türk oyuncularla motivasyon üzerine oluşturmuş olduğu "Yaa Allah Bismillah" tarzı futbol anlayışıyla büyük bir ivme kazanmış durumda.

Ama bu anlayışla daha ne kadar başarılı olabilecekler onu da zaman gösterecek.
Sonuçta şuan itibariyle düşme potasının sadece 3 puan üzerindeler.

Neyse Kasımpaşa'nın sistemine bir göz atalım..

Kasımpaşa sahaya 4-3-1-2 gibi bir dizilişle çıkıyor.

Football Fans Know Better

Aslında bu dizilişi geçen hafta Ertuğrul Sağlam da denedi Denizli'de fakat uygulamada sıkıntılar yaşadığımız görünce ilk 45 dakikanın ardından eski düzenimize geri dönmüştü.
Bizde olmayan iki çıkan bek Kasımpaşa'da mevcut..
Sağda Keller ve solda da Ergün Teber'i kullanıyorlar ve bu oyuncuların katılımıyla orta sahayı zaman zaman 5 hatta 6 kişiden oluşturup o bölgede müthiş çoğalabiliyorlar.

**Zaten geride top kapıp, hızlı hücumlarda da bu kadar kolay çoğabilmeleri sayesinde bu puanları topladılar..


Orta 3'lüyü de Emre Toraman-Yekta-Murat Erdoğan (aslında fazla koşmazdı ama Yılmaz Vural bu adamı nasıl olduysa takım oyuncusu yapmayı becermiş) gibi koşan,mücadele eden ve ayakları iyi olan adamlardan oluşturup önde Moritz gibi golcü bir 10 numara kullanıyorlar.
Ben de bu yıl izlediğim hiç bir Kasımpaşa maçında Moritz'in öne çıktığını görmedim ama nasıl olduysa bu adam bir yerlerden çıktı ve golünü attı..
O yüzden Moritz'e Kasımpaşa'nın Alex'i diyebiliriz..

En önde de Gökhan Güleç ve Cenk İşler gibi iki koşan hücumcu kullanıyorlar..
Şu Gökhan Güleç sezon başı bizden gittiğinde çok fazla üzülmüştüm, sanırım benden başka da pek üzülen olmamıştı Bursa'da..
Gökhan müthiş kumaşı olan bir adam ama mental eksikliklerini bir türlü gideremiyor.Örneğin ben bu kadar kararsız bir futbolcu görmedim.Bu yaştan sonra öğrenebilir mi bilmem ama muhakkak satranç dersleri alıp en azında 1 hamle ilerisini düşünmeyi öğrenmesi gerekiyor.

Cenk' de zaten söyleyecek fazla sözüm yok.Bilmem kaçıncı baharını Kasımpaşa'da Yılmaz Vural'ın kanatları altında yaşıyor..

21 Ocak, 2010

Son Timsah Yunus Çakır (!)




Ertuğrul Sağlam'ın Yunus Çakır isimli minik taraftarla yaşamış olduğu diyalog izlenmeye değer.
Hocamızının teknik adamlığını herkes eleştirilebilir ama adamlığını tartışan çıkmayacaktır.
Sportif başarılara bakılmaksızın umarım uzun yıllar bu adam gibi adam Bursasporumuza hizmet etmeye devam eder diye düşünüp burda paylaşmak istedim..

20 Ocak, 2010

Altın Jenerasyon (II) #81

                   

Geçen haftaki altın jenerasyon yazısından sonra bugün de 81 doğumluların oluşturduğu 21 Yaş Altı Milli takım hakkında birşeyler yazmaya karar verdim..Öncelikle milli takım 2004 olimpiyatlarına katılma şansını Almanya'dan son dakikada yediği golle kaybettiğini hatırlatmadan olmaz.
Hep anlatır dururuz zamanında ümit milli takımımızın C.Ronaldo'lu, Quaresma'lı Portekiz milli  takımını grupta oynadığı 2 maçta da mağlup ettiğini..Bizim oyuncularımızın onları ezdiğini ama onların nerde olduğunu, bizim oyuncularımızın nerelerde olduğunu..




Ben bu milli takımı yazarken de efsanevi maçlar olan Portekiz galibiyetlerinin oyuncu kadrolarından yola çıkmak istiyorum.
Raşit Çetiner yönetimindeki takımımız o zamanlar genel olarak 5-3-2 gibi bir sistemle mücadele ediyordu.Kimileri 3-5-2 falan diyebilir ama kanatlarda genellikle bek özellikli oyuncular kullanıldığından bana göre 5'li savunma tanımı o zaman ki oyun şablonuna daha fazla uyuyor..

Portekizi'i  Türkiye'de 4-2 mağlup ettiğimiz maçın kadrosu ve oyuncuların dizilişini incelemek gerekirse;

Football Fans Know Better

Volkan Demirel: A milli takımımızın 1 numaralı ,kalecisi..Fazla söze gerek yok..Kendine ihanet etmediği sürece de kimse kapamaz ondan formasını..

Fatih Sonkaya:  Beşiktaş ve Porto maceralarında dikiş tutturamadı şimdi şansını Azerbaycan'da deniyor..
İbrahim Yavuz: Galatasaray,Kayseri;Ankaragücü,Diyarbakır,Mardin gezmelerinden sonra. Bolu'daki 2.yılını doldurdu.
Servet Çetin: Fenerbahçe macerasındaki hayal kırıklığı,ardından Sivas'a gidip tekrar Galatasaray transfer yapması, bitti denen Servet Çetin'i tekrar A milli takımın 1.stoperi yaptı..
İbrahim Toraman: Yaklaşık 6 yıldır Beşiktaş'ta ve takımın kaptanlarından..İkinci bir terlik kavgasına karışmazsa onun da yeri en bir 5 sene daha garanti takımında..
Suat Usta: En büyük hayal kırıklğım diyeblirim bu oyuncu için..PSV,Galatasaray,Konya,Antalya,Sakarya,Rize derken o da Azerbaycan'ın yolunu tutanlardan..





Kemal Aslan: Başka bir hayal kırıklığı vakası daha..En büyük hatasını erken yaşta Fenerbahçe transferiyle yaptı, ikinci büyük hatası da takımda kalmak için yıllarca diretmesi oldu..
Bu süre zarfında da sakatlıklar yakasını bir türlü bırakmadı.Buaralar Rize'de ama orda da pek tutunabileceğini zannetmiyorum..

Uğur İnceman: Türkiye'ye ilk adımını Manisa'ya atan gurbetçi futbolcu şu sıralar Beşiktaş için ter döküyor.
Oyunun iki yönünü oynayabilmesine karşın hakettiği değeri bir türlü bulamayan isimlerden diyebiliriz Uğur için.
Beşiktaş'ta alternatif oyuncu olmaktan daha ileriye gidebileceğini düşünmüyorum..
Selçuk Şahin: Genç yaşlarda yakaldığı Fenerbahçe formasının kıymetini bilemeyenlerden o da.
Takımdaki ilk operasyonda kapı önüne konulması ve sonrasındaki Anadolu turları çok uzak değil Selçuk için..

Tuncay Şanlı: Fazla söze gerek yok adam 17 yaşında halısahalarda keşfedilip 25 yaşında Premier Lig topçusu oldu.
Hüseyin Kartal: Hakan Şükür'ün veliahdı olarak gösterilen isim sezona Kasımpaşa ile başlayıp soluğu kendi isteğiyle  Göztepe'de aldı.Süperlig ile 1.lig arasındaki asansör takımların gölcülüğünden daha öteye gidemez bu saatten sonra Hüseyin Kartal..




Yedekler:
Tamer Coşkun: O da Göztepe'de 2. kaleci şuan..Bursaspor alt yapısından yetişmesine rağmen kıymet bilmeyenlerden o da..TFF 2.lig'te 2.kalecilik yaparak kariyerini bitirir muhtemelen..
Beyhan Sümer: Takımın futbolu bırakmış tek ismi.Dünyanın bir ucunda herkesten habersiz futbol oynamıyorsa tabi.
Ali Cansun: O da takımın gezgin ve hiç bir yerde dikiş tutturamayan isimlerinden.Hatta geçen sezon Azerbaycan'a bile gitti. Şu sıralar Hacettepe'de şansını deniyor ama ilk yarı itibariyle golü bulunmuyor.
Eyüp Kaymakçı: Galatasaray alt yapısından yetişip alt liglerde kiralık oynayarak kariyerini sürdüren Eyüp şu sıralar 3.ligde Gaziosmanpaşa forması giyiyor.
Korhan Öztürk: Gençlerbirliği' nde sürekli alt liglere kiralık verilen bir oyuncuyken beklenmedik şekilde Mehmet Özdilek'in ortasahadaki rotasyon elemanlarından biri oldu.Burdan sonraki durağı ise muhtemelen yine 1.lig olacaktr..
İlhan Özbay: Yozgat'taki ilk yılları ve ardından Gaziantep'te geçirdiği ilk 1-2 sezon dışında kayda değer bir performansı bulunmuyor.Türk futbolunun sağ kanattaki İbrahim Üzülmez'i olur diye beklediğim bu isim kuvvet olarak kendini geliştiremediği için şu sırasalar Buca'da bile forma bulmakta sıkıntı çekiyor..

-----------------------------------------------------------




Portekiz' deki oynanan ve 1-2 kazandığımız maça baktığımızda ilk defa Raşit Çetiner'in 4'lü savunma ile ve önlerinde 3 adet savunma ağırlıklı ortasaha ile çıktığını görebiliryoruz.
O zamanlar Hamit savunma yapmakla pek işi olmayan daha çok 10 numara gibi oynayan bir oyuncuydu ve bu 3'lü orta hattın önünde görev yaptı. Onun önünde de dribling özelliği olan iki oyuncu Halil ve Sinan yer almıştı..




Football Fans Know Better 

İlk maçta oynamayan oyuncuları tek tek ele aldığımızda ise;

Recep Biler: Her zaman çok yetenekli olduğu ve Fenerbahçe kalesini bir kaptığında bir daha bırakmayacağı söyleniyordu.Genç yaşta forma şansı buldu fakat üzerinde oluşturulan baskıyı kaldıramayarak çok kötü maçlar çıkardı ve bir Beşiktaş maçı sonrası kaptırdığı formayı bir daha giyemedi. Karşıyaka,Hacettepe derken bu sezon başında Antep'e geldi.4 yediği bir kupa maçı haricinde de sahaya çıkamadı.Bundan sonraki durağı 1.lig olur muhtemelen.

Serkan Balcı: Gençlerbirliği orta sahasında motor gibi çalışan Serkan o dönemde Raşit Hoca tarafından sol kanatta kullanılıyordu.Daha sonra Fenerbahçe transferi ve orda da sağ bek olarak görev verilmesinden sonra kanat adamlığı damgasını bir türlü çıkaramadı üzerinden.Trabzon'a sağ bek oynamayağım diye gitti ama orda pozisyonunda pek bir değişiklik olmadı.Zaman zaman orta sahanın sağında da görev yapan Serkan ülkemizde hakettiği değeri bulamayan oyuncuların başında geliyor bana göre..

Hamit Altıntop: Schalke'de sağ bek oynatılrak savunma fonksiyonları gelişen Hamit Altıntop  son yıllarda yaşadığı sakatlıklar olmasa Bundesliga çok daha farklı hatırlanabilirdi..Bu sezon fazla forma bulamasa da umarım Türkiye'ye geri dönmez.

Halil Altıntop:Schalke 'de bu sezona kadar devamlı oynayıp iyi işler de yapan Halil'in Magath'la yıldızı pek barışmamış olacak ki bu sezonun ilk yarısında beklenen çok altında süre alabildi..
Ama ben Halil'in çabul pes edeceği inancında değilim.
Umarım Trükiye'ye gelme hatasına düşmez de kariyerinin en olgun dönemini yine Almanya'da geçirir..

Sinan Kaloğlu: Beşiktaş macerasına kendisi için çok erken yaşta atıldığından kendisini bir türlü geliştiremedi.
Son vuruşlardaki eksikliği her zaman onun en büyük belası oldu.
Diyarbakır ve Manisa'da kiralık oynamasından sonra Serdar Kurtuluş transferinde takasla bize geldi..
Fırtına gibi başladığı Bursaspor kariyerinde de inişli çıkışlı performanslarının yanına bir de uzun süreli sakatlıklar eklenince Bursa'da da
barınamadı ve çok önemli ve de doğru bir kararla Bochum'un yolunu tuttu.
Orda da yine sezona fırtına gibi girip milli takıma kadar yükseldi fakat yine sakatlıklar sonucu Sinan soluğu Vitesse'de almak zorunda kaldı.
Türkiye'ye gelip anadolu turnesi yapacağına neresi olursa olsun Avrupa'da futbol oynamak her zaman daha iyidir kanımca.

Yedekler:

Egemen Korkmaz: Büyük kaptan Egemen Korkmaz 19 yaşında girdiği Bursaspor'umuzun kapısından 100bin TL gibi bir para için kaptanı olduğu gemisini terkedip Karadeniz'in serin sularına yelken açtı..
Ben kesinlikle Giray'ı kesemeyeceğini düşünürken geçen yıl yaklaşık 30 maçta forma giydi.
Yatsın kalksın yanında oynayarak arkasını sürekli süpüren Song'a dua etsin.
Egemen'in cengaverliği dışında pek bir artısı yoktur aslında.Trabzon'un kıymetini bilmediği taktirde onun da sonu İsmail Güldüren'den pek farksız olmaz..

Sabri Sarıoğlu: İlk çıkışını 19 yaşındayken bize 25 metreden attığı golle yapan "Genç Sabri" o günden beri ilk defa kendisi geliştirme yolunda ilerleme kaydetti Rijkaard'ın elinde.Bu yaşta orta yapmayı öğrenmesi İbrahim Üzülmez'in 36 yaşında öğrendiği varsayıldığında iyi bir gelişme...
Sanırım Sabri daha uzun yıllar Galatasaray'da futbol oynayacak..

Mahmut Hanefi: Türk Roberto Carlos da hayal kırıklığı yaratan isimlerden.
Erken yaştaki Fenerbahçe transferinin ardından Gaziantep,Ordu,Sivas,Diyarbakır derken futboldan hayli uzak kaldı.
Azerbeycan'a gideceğini duymuştum ama son gelişmelerden haberim yok maalesef..







Ve Teknik Direktör Raşit Çetiner:
Milli takımı bıraktıktan sonra Bursasporumuzun başına geçerek bizi şampiyonluğa taşımasına rağmen..
Süperlig'e çıktıktan sonra daha sezonun ilk devresi bitmeden "sağlık sorunlarım var" diyerek görevi bıraktı..
Bizden sonra gittiği hiç bir takımda dikiş tutturamayan Raşit Çetiner şu sıralar takım çalıştırmıyor..

Önemli Bir Eksik Yenal Tuncer...(2)









Bizim Feysbukçu Yenal sonunda saçlarını kestirmiş..
Bu sezon Fenerbahçe formayı kapan, ardı ardına 4 maçta oynayarak özlenen Yenal geliyor dediğimiz günlerde sakatlığı sonrası yine unutulan Yenal'ı kısa saçlarıyla görünce içimde yine bu futbolcuyla ilgili umut ışığı belirdi..

Acaba Yenal Tuncer yine futbol oynamaya karar vermiş mi vermemiş mi onu ilerleyen günlerde hep beraber görücez..

19 Ocak, 2010

Minik Kardeş Merinos


Pazar günü pilot takımımız Bursa Merinos'un maçına gittim.
"Zirve Yürüşü"deki minik kardeşimizi sezon başından beri merakla takip ediyordum ama daha önce maçını izlemek kısmet olmamıştı..
Öncelikle hatırlatma yapayım Bursa Merinos profesyonel değil maalesef ve "Bursa Süper Amatör Lig"inde mücadele ediyor.

Emniyetspor ile yapılan mücadeleyi 5-1 gibi farklı bir skorla kazandı Merinos.
Ama öyle sonuç aldatmasın rakip da yabana atılacak bir takım değildir.
1987 doğumlu gençleri Bursa'yı Türkiye Şampiyonası'nda temsil etme gururunu yaşamış bir takımdır bu Emniyetspor.
Bizim gruptan gol averajıyla çıkıp oralara gittiklerinden çok iyi tanırım bu takımı.
Ve bugünün Emniyet takımında Türkiye Şampiyonasına giden takımdan en az 7-8 oyuncu oynuyordu.
Aralarında profesyonel transfer yapıp geri dönenler de olmuş..

Neyse maç çok zevkli ve büyük bir heyecan içerisinde geçti..Emniyet'in santraforu maç 3-1'ken  kaleciyi geçip topu dışarı göndermese belki skor daha farklı da olabilirdi..
Aslında Emniyet daha bir takım gibi oynamasına rağmen Merinos yakaladığı pozisyonları affetmedi..
Çok soğukkanlı ve hedefe oynayan bir takım olmuş bu bizim minik kardeş.
Sezon sonunda yüksek ihtimal terfilere kalacaklar ama orada iş yapabilmeleri için mutlaka hızlı bir golcüye ihtiyaçları var..Zaten amatör terfilerinde başarılı olan takımlar genelde 2006'da Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonu olan oyun anlayışıyla mücadele ederler.
Bakmayın siz Rehagel'in kral ilan edildiğine, bizim amatör liglerde ne sultanlar,padişahlar,imparatorlar var ama gören yok..

Neyse konuyu fazla dağıtmadan Bursa Merinos'un büyümüş de küçülmüş kadrosuna bir göz atalım.

1.Doğan Kaplan, 1987 doğumlu, geldiği takım Oyak Renault.

2. Tarık Can Yollu, 1987 doğumlu, geldiği takım İnegölspor (Gaziosmanpaşa'da prof. oynamış )

3. Ömer Gezginci 1985 doğumlu, geldiği takım Bursaspor  (Bursa Merinos'ta prof olmuş)

4. Serkan Vardar: 1980 doğumlu; geldiği takım Tavşanlı Linyitspor (İnegöl,M.Kemalpaşa,Bilecik,Orhangazi gibi takımlarda prof oynamış)

5. İsmail Serbest 1975 doğumlu, geldiği takım Alibeyköy (Orhangazi,Gebze;Akhisar;Beykoz gibi takımlarda prof oynamış)

6. Mehmet Oral 1985 doğumlu, geldiği takım Oyak Renault

7. Samet Eker 1990, geldiği takım Tofaş ve 11'in prof kariyeri olmayan tek ismi

8. Savaş Baştan 1979 doğumlu, geldiği takım Tavşanlı Bld (Kütayha, Bilecik,Petkim,M.Kemalpaşa gibi takımlarda prof oynamış)

9.Ümüt Canbaz  1983 doğumlu, geldiği takım İnegölspor (Yozgat,Balıkesir,Fethiye gibi takımlarda prof oynamış)

10.Cemil Alabaş 1978 doğumlu, geldiği takım Erdek Bld (Turgutlu,Nazilli,Beykoz,Bilecik gibi takımlarda prof oynamış)

11.Salih Ilık geldiği takım Bodrum Bld (Bursaspor alt yapısında yetişip, Merinos'ta prof olmuş)

13. Levent Tanyıldız 1979 doğumlu, geldiği takım Altınovaspor (Oyak Reno, Kütahya,Anadolu Üskidar,Nazili, Turgutlu gibi takımlarda prof oynamış)


*** Görüldüğü gibi  minik kardeş Merinos'un yaş ortalaması abi Bursaspor'dan daha büyük neredeyse..
Merinos'u yönetenler de şu işin bir ortasını bulsalar ne güzel olacak.
TFF 2.ligde mücadele ederekn 17-18 yaşındaki çocuklar kurtlar sofrasına atılıp futbol hayatları daha başlamadan bitirilerken şimdileri ise takım veteranlar kulübüne dönmüş maalesef.
Keşke alt yapıdan yetişen çocuklar ile tecrübeli isimlerin kaynaştığı bir takım olabilse bu Merinos.
İnşallah bu Merinos hamlesi tutar da tekrar profesyonel liglerde mücadele etmeye başlarlar..

18 Ocak, 2010

Ligtv Sen Ne Ayaksın?




Ligtv bizim Kasımpaşa maçını yayın listesine almamış.
Daha doğrusu ilk yarının son haftalarında başladıkları haftada 5 maç yayınlama olayından vazgeçmişler.
Oysa haftanın seyir zevki en yüksek olmaya aday maçıydı bu bana göre..

Karamehmet'in 321 milyon dolardan gözü korkmuş anlaşılan ki kemer sıkma politikası başlamış şimdiden.

Adamlar bir de Bursa'nın her yerine "Timsah'ın Zirve Yürüyüşü Ligtv'de " diye afiş açmışlar.
Hadi  ligde kötü gitsek de maçı vermeseler anlayacam ama böyle olunca insanın sövesi geliyor sadece.
Ne diyelim İstanbul medyası işte..Güç onlarda, elden bir şey gelmiyor..

HESAP KİTAP..




Bursaspor sağolsun yine bizi "ay sonunu getiremeyen yurdum insanı"  misali hesap kitap işleri yapmaya mecbur bıraktı.. Peki nedir bunlar kısaca değinelim..

* Öncelikle Sivas'ı Bursa'da yendiğimiz taktirde 10 puan ile gruptan lider olarak çıkıyoruz..
Bence en yüksek ihtimal bu, ki zaten yenemeyeceksek hiç grupta çıkmaya gerek yok..

* İkinci ihtimal Sivas maçının berabere bitmesi. Denizli'nin de Tarsus'u  yendiğini varsaydığımızda 3 takımın puanları 8'de eşitleniyor.Peki 3'lü puan eşitliğinde kupa statüsü ne diyor bir de ona bakalım.


Sırasıyla göz önünde bulundurulacak istatiskler şöyle:
 
# İlk olarak genel averaj;

# Atılan gol sayısı;

# Dış sahada atılan gol sayısı;

# Grup maçlarında görülen kırmızı-sarı kart sayısı;
(Sarı karta 1, kırmız karta 3 ceza puanı verilir ve en az ceza puanı alanlar tur atlar)

# Kendi aralarındaki maçlar (ki bu bizi ilgilendirmiyor çünkü herkes birbiriyle berabere kalmış olacak o durumda);

# Son olarak da çıkar yol bulunmazsa  kura çekimine başvurulacak.


** Denizli'nin Tarsus'ta fark attığını ve bu ikiliden sıyrılıp gruptan çıkmayı garantilediğini varsayıyorum..
Sivas'la beraberlik durumunda attığmız ve yediğimiz goller eşit olacak..
Bundan sonra da deplasmanda atılan gollere baktığımızda Sivas'ın gollerinin tümünü kendi evinde attığını görüyoruz.Tarsus'u 1-0 ve Giresun'u 4-3 mağlup etmiş.
Biz ise deplasmanda Giresun'u 2-1 yendik ve Denizli ile  1-1 berabere kaldık.
Yani Sivas'a karşı bu deplasman golü olayında avantajlıyız şimdilik..

Tabi eğer Bursa'daki maç 3-3 berabere biterse bu kez de kartlara bakılacak ki..
Sivas'ı gruplarda gördüğü 4 sarı,1 kırmızı karta karşılık, bizim ise 2 kırmızı ve 4 sarı kartımız bulunuyor..
Yani burda da Sivas avantajlı..
Benim kafam karıştı şahsen.
İşte grubumuzun puan durumu:


17 Ocak, 2010

Denizlispor:1 Bursasporumuz:1




Çok kolay kazanabileceğimiz bir maçı kazanamayarak yine çok kolay çıkabileceğimiz bir grupta işimizi zora soktuk..Gerçi son Sivas maçını kazanınca yine lider olarak çıkıyoruz ama işi buaralara kadar getirmeye hiç gerek yoktu..

Neyse maça dönecek olursak ilk defa Ertuğrul Hoca 4-3-1-2 gibi bir sistemle sahaya çıkardı takımı..
Kalede Yavuz, savunmanın sağında Veli, solunda Keçeli, ortasında Zapo ve İbrahim..
Buraya kadar her şey normal gibi gözükse de orta alanın 3'lü yani Sol-iç Ozan,Sağ-iç İvan ve ön libero Hüseyin olarak dizilmesiyle çok fazla verimsizleştik..

Adeta kanatsız uçmaya çalışan kuş misali bir şeyler yapmaya çalıştık ama olmadı bir türlü..
Çünkü eğer böyle bir orta saha düzeniyle mücadele ediyorsanız bekleriniz hücuma sık sık destek vermeli..
Ama bizim ne Veli ne de Keçeli bu kalibrede oyuncu olmadıklarından ilk yarıda gol bulmamız sadece ilerideki ikili Turgay-Sercan ve arkalarındaki Batalla'nın kişisel çabalarına endeksliydi..
Ki zaten gol de öle geldi 25.dakikada..Batala çok Turgayı çok iyi gördü, Turgay'ın vücut çalımı ve vuruşu da görülmeye değer nitelikteydi..

Golün harici ilk yarıda herhangi bir pozisyonumuz olmadı desem yanılmış sayılmam.
Gerçi ikinci yarıda da Denizli kalesinde tehlike yarattığımız söylenemez..
( Sercan'ın 30 ve 38.dakikalarda PES oynarmışçasına rakiplerin içinden geçmeye çalıştığı pozisyonları saymazsak tabi.. )


Ama Denizlispor özellikle sol kanadı maç boyunca mükemmel kullandı..
Veli'nin arkasına kaç kere sarktı Güray vallahi ben sayamadım..
Eğer bu oyuncu pas tercihlerini Engin değil de Angelov'dan yana kullansa fark bile olabilirdi..

Angelov demişken yine mükemmel bir gol attı..
Maçtan önce çekindiğim iki ismin Güray ve Angelov olduğunu belirtip bu adamlara mutlaka özel önlem almamız gerektiğini söylemişken bu adamların sahada yaptıklarını görünce kahroldum şahsen..

İkinci yarıda Ertuğrul hoca sistem değişikliğine giderek ve 4-5-1'e döndü.
Yani maça başlar dediğim 11'e çok benzer bir diziliş ve oyuncu tercihleriyle ikinci yarıya başladık.

Oyuncularımız rakibin konumuna aldanmışlar ki ikinci yarıya maç bitti havasında çıktılar.
İvan Ergiç'i Bursa'ya geldiği günden beri ilk defa bu kadar etkisiz gördüm yeridir..
Ne oynadığını pek anlayamadım doğrusu.
Şu Sercan da artık ayaklarını yere bassa da katkı koymaya başlasa..
Yazıktır günahtır takımın golcüsü, bonservisine 10milyon euro isteniyor ama ligin 2.haftasından beri golü yok..
Kaç gün oldu siz hesap edin gerisini..
Sercan'ın bu maçtaki tek olumlu hareketi ise 57.dakikada Batalla'nın kayarak kapıp ona aktırdığı topta şut atma cesaretini göstermiş olmasıydı..
Ozan İpek de keza çok kötüydü yine.Ama bunda ona hiç bir şekilde destek çıkmayan Keçeli'nin de payı çok büyüktü..

* Batalla çok çalıştı, tüm toplar onda toplandı, arkadaşları bu adama biraz ayak uydurabilseler keşke..
Çok değil biraz..
Maçtan önce dedik ya "Batalla 2 hamle ilerisini düşünürken bizimkiler 1 hamle geriden geliyor" diye.
Arkadaşları varsınlar ileriki hamleleri düşünmesinler, geriden gelmeyi bıraksalar yetecek..



Umarım Kasımpaşa maçına kadar toparlanır ve 2.yarıya iyi başlarız.
Nasıl başlarsan öyle gider derler hep..
* Ama şunu da belirtmeden geçmek olmaz, Ali Tandoğan ve Volkan Şen'in eksikliklerini çok fazla hissettik bugün.Hadi birisi olmasa idare edilebiliyor ama iki oyuncunun da aynı anda olmaması sağ kanadımızı çok fazla etkiledi..
* Ayrıca Yavuz'u yine çok beğendim, ama şu topu oyuna sokma olayını da geliştirmesi gerekiyor..

Kupa'da Rakip: Denizlispor (2)



Öncelikle belirtmek istiyorum ki maçımız TRT 1'de 17.30'da canlı olarak yayınlanacak.

Bugün çok önemli bir maça çıkacağız , alacağımız 3 puan bizi çeyrek finale taşıyacak bir anda.
Futbolcularımız da bunun bilincindeler, Tarsus maçındaki konsantrasyon eksikliğinin de bu maçta da hissedileceği kanaatinde değilim..

Takımızda İvankov kesin olarak oynayamayacak ama Yavuz'a karşı Tarsus maçında canlı canlı izleyince acayip bir güven duygusu oluştu ben de..Umarım beni yanıltmaz bugün ve ona güvenenleri mahçup etmez.

Bir de Volkan Şen'in durumu var ki onun Denizli'ye götürülüp götürülmediğini bilmiyorum, herhangi bir resmi açıklama gelmedi.Bir gün önce takımla çalışmayıp düz koşu yaptığı söylendi ama ben Ertuğrul Hoca'nın onu Denizli'de riske edeceğini zannetmiyorum..

Onun yerine kim oynar diye düşündüğümüzde akla gelen ilk isim haliyle Veli oluyor ama o da son maçta Ali Tandoğan'ın yokluğunda savunmanın sağında görev aldı..Gerçi maçın sonlarında Zapo oyuna girdiğinde Sağ beke Veli de ortanın sağına geçmişti ama bugün Ertuğrul Sağlam ne düşünür bilemiyorum..

Zapo-Veli oynarsa rakibin bana göre en yetenekli oyuncusu Güray Vural'ın etkinliğine büyük bir darbe vurulur ama biz de o kanattan hücum etmede büyük sıkıntılar yaşarız..
Sonuçta Veli asla bir Volkan Şen olamaz..Sağ kanattan çizgiye kadar inip orta yapması falan beklenemez.
Ben önceden bekliyordum ve her maç sayısız küfürler yağdırıyordum bu adama ama son Diyarbakırspor maçından sonra Veli'yi izlemeyi öğrendim artık sinirlenmiyorum...:)

Bir de sağ kanatta oynayabilecek olan İvan Ergiç var ama ona da ortasahada savunma-ortasaha-hücum bölgeleri arasında köprü oluşturmada çok fazla ihtiyaç var..
Bekir Ozan'ın kesinlikle Ergiç'in görevini şu performansıyla yerine getiremeyeceğini ben tribünden gördüm umarım hocamız da görmüştür..

Hüseyin'i Kirita'ya göre daha yeterli bulmaya başladım, daha doğrusu rakibe göre ikisi değişmeli olarak tercih edilecektir..
Örneğin Kayseri gibi pres özelliği yüksek orta sahalara karşı Kirita'yı tercih etmek intihar gibi bir şey oluyor..
Baskı altında çok fazla top kaybetmesinin yanında, top kapma olayını tek hamlede yapmaya çalıştığından dönen toplar kesinlikle rakipte kalıyor, hele bir de yanında oynayan adam da o gün formsuzsa sıkınıtı daha da büyüyebiliyor.O yüzden ben bugün Hüseyin tercihi bekliyorum hocadan..

Batalla'yı son maçlarda pek tercih etmiyor Ertuğrul Hoca..
Bunda hava şartlarından dolayı zeminlerin ağırlaşmasının payı çok büyük ama Batalla  bu takımda mutlaka oynaması gereken bir oyuncu bana göre..Geçen Tarsus maçında bu oyuncu niye oynanamıyor diye hayıflanırken bir arkadaşımın şöyle bir tespiti oldu onu da burda paylaşmak istiyorum..

"Batalla iki hamle ilerisini düşünürken bizimkiler bir geriden geldikleri için takıma uyumsuz gözükebiliyor."

Bence  çok akıllıca ve yerinde bir tespit, aynı şeyleri A2 takımında bir kaç maça çıkmış olan İsa Bağcı için de söyleyebilirim.İsa da birkaç hamle ilerisini düşünüp çok iyi boş koşular falan yapıyor ama çocuğun dilinden anlayan yok o takımda.Biraz Emre Pehlivan vardı ama o da sakat maalesef bu aralar..

Keza Galatasaray'da Elano da Batalla'nın yaşadığı sıkıntılarla boğuşuyor, ama işte bizim ülkemizde her zaman olduğu gibi kötü iyiye değil de azınlık çoğunluğa uyum sağlamak zorunda..

Neyse konunun dışına fazla sapmadan bizim muhtemel 11'imiz verip yazıyı sonlandıralım..


Football Fans Know Better

16 Ocak, 2010

Kupa'da Rakip: Denizlispor



 Yarın Denizli'de çok önemli bir maça çıkacağız, yani yenersek son maçın sonucuna bakılmaksızın çeyrek finale çıkacağız.
Rakibimizin de ligde bulunduğu konum ortadayken pek Türkiye Kupası'nı düşünecek hallerinin olduğunu düşünmüyorum.Ki bence olmamalı da..Ama bunları söylerken de 2006-2007 sezonunda küme düşen Kayseri Erciyesspor'un kupayı almış olduğu unutulmamalıdır..
Kupa- Lig ayrı kulvarlar, bazem rakibin pişmesi için sahaya sürdüğü fazla şans bulamayan oyuncu başınıza bela olabiliyor..
Peki Denizli'nin böyle bir gücü var mı diye düşünürsek benim cevabım kesinlikle evet olur..
Bakmayın siz onların ligde henüz galiiyet alamamış olduklarına.Oyuncuları tek tek ele aldığımızda "keşke bizde olsa dediğim çok adam  var.
Ama takım savunmasında çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar.
Roman Kratochvil gittiğinden beri oraya adam gibi birini bulamadılar..
Ben Bosnalı Bajic'ten ümitliydim ama o da yaraya merhem olamayacak gibi..
Tamam geriden oyunkurması, top tekniği falan iyi ama inanılmaz ağır bir oyuncu.
Ayrıca adamın yanında da Burak Akyıldız gibi ligin en kazma ve pozisyon alma bilgisinden yoksun stoperinin oynadığı düşünüldüğünde aslında onda da pek suç yok gibi..
Şu Denizli'nin hocaları ne buluyorlar Burak'ta anlamış değilim.
Sadece 1.90 boyu ve insan azmanı gibi  fiziği var..Ben başka da bir şeyini göremedim..

Orta sahanın ortasında da Tomas Abraham'ı gönderildikten sonra bir oyuncu bulunamadı.
Devre arasında Mustafa Er'i aldılar ama o yaralara merhem olabilecek mi çok merak ediyorum..
Adamın Ankaragücüyle sezon başı kampı yapmadığı da düşnülürse Mustafa Er'e güvenmek pek akıllıca gözükmüyor..
Ayrıca İbrahim Ege gelmiş bir de Denizli'ye..O da Trabzon'daki çıkışının arkasını bir türlü getirememiş bir oyuncu..
Altay'da kadro dışı bırakılan Okan Koç'a kucak açtılar.O da sanırım Bangoura'nın Afrika kupasına gitmesinden dolayı transfer edilidi.
Geldiği gibi hemen takıma gireceği kanatinde değilim o yüzden bize karşı o bölgede Robets'in değerlendirileceğini düşünüyorum.

Son olarak lig maçından önce söylediğimi tekrar söyleyip Angelov'a dikkat diyelim.


**Tabi Denizlispor bir de teknik-taktik konulardan önce o çok bilmiş başkanını değiştirmesi gerekiyor.Hem hocalara hem oyunculara bu kadar çok sallayan bir başkan görmedim ben bugüne dek..Umarım bundan sonra da görmem..


Denizli'nin bize karşı sahaya çıkacağı 11 muhtemelen şu şekilde olacaktır.



Football Fans Know Better

Emo Ghislain Aime Bucaspor'da..



Bizim gezgin Emo şimdi de  Bucaspor'da ortaya çıktı..
İşin ilginç yanı 1928 Bucaspor Taraftarlar Derneği kendi çabalarıyla bu adamı getirip kulübe hediye etmişler.
Çok iyi niyetli bir hareket bu ama korkarım çabaları boşa gidecek..
Ya da bizim Emo harbiden yıldız olacak..


Sanırım bu Emo'nun menejeri çok çakal bir adam..
Yoksa profesyonel kariyerinde sadece 1 gol atmış olan Emo'yu golcü oyuncu diye nasıl yutturacak..

15 Ocak, 2010

Okan'ın Kankasına TFF'den veto !




Sebebini bilmiyorum ama çok sevindim bu habere.
Futbol Federasyonu türkücü Alişan'ın lisansını şaibeli bulup iptal etmiş..


Ah Ulan Kral Okan..
Sen bu hallere düşecek adam mıydın..
Oynadığım takımlara bir bak.
Seni çoktan bırakmış olan futbolu sen de bırak artık ki daha fazla rezil etme kendini..
Rezil etme ki biz seni hep Kral Okan olarak hatırlayalım.

Sağlam'dan Kaçıncı Son Nokta Ben Sayamadım..


Hocamız Ertuğrul Sağlam'a her basın toplantısında aynı şeyler sorulup duruyor..
Ben olsam hayatta dayanamazdım ama bu adamda peygamber sabrı var anlaşılan.
İşte kısa sınav (Quiz) tadındaki klasik sorular ve cevapları.
                       

                SORULAR

S1. Sercan satılacak mı?
S2. Milli takım'a gitmeyi düşünüyor mu?
S3. Transfer yapılacak mı?
S4. Yeni dönemde oyun planında değişiklik olacak mı?

               CEVAPLAR


C1: Kesinlikle Sercan'ı bırakmayı düşünmüyoruz.Çok astronomik bir teklif olmazsa da bırakmayacağız.
Ve buna güne kadar bize ulaşmış böyle bir teklif yok..

C2: Milli takımı çalıştırma hayalim benim de var tabiki ama şu aşamada başladığım bir işi yarım bırakmak olmaz.Büyük Bursaspor'u yaratma hedefi doğrultusunda çalışmalarımız devam edecek.

C3: Maddi olanaklarımız el vermediği için transfer yapmama kararı aldık.
Gelecek transferden ziyade oyuncularımızın alacaklarının ödenmesi bizim için daha önemli

C4: Zaten 4'lü savunma düzenini hiç bir zaman değiştirmedik ve değiştirmeyi düşünmüyoruz.İlk yarı boyunca ya 4-4-2 ya da 4-5-1 dizilişi ile sahada mücadele ettik.
Ama önemli olan sistemler değil, oyuncularımızın verilen görevleri yerine getirip getirmemeleri..