29 Şubat, 2012

Lider Montpellier



Fransa Ligi'ni takip edenler bilir geçtiğimiz hafta Montpellier liderliğe yükseldi. Hem de PSG gibi parayı su gibi akıtan takımın önünde oturdular o koltuğa.

Bu yıl transfere harcadıkları para sadece 2M€. Sevilla'dan Emir Spahic için aldıkları para da 2M€. Yani bizim hesabımıza göre ise maliyet "0".

Montpellier bu takımı kurmak için ne kadar para harcadığına bakacak olursak.

Olivier Giroud  (2M€)
Henri Bedimo  (2M€)
Marco Estrada (1M€)
Garry Bocaly   (0.8€)
John Utaka     (0.5M€)
S. Camara (0.5 M€)
Joris Marveaux (0.5M€)

Bu oyuncuların yanında takıma direkt katkı koyan kaleci Geoffrey Jourdren, stoper ve kaptan Mapou Yanga-Mbiwa, defansif ortasaha Jamel Saihi, 10 numara Younes Belhanda, hücum hattının her yerinde oynayan, Fransa U21 takımının oyuncusu Remy Cabella, savunma ve ortasahanın ortasaha rotasyonunda kullanılan, aynı zamanda yine Fransa U21 takımı oyuncularından Benjamin Stambouli, yaşadığı uzun süreli sakatlıkların ardından yeni kendini bulmaya başlayan Karim Ait-Fana gibi bir çok alt yapı çıkışlı oyuncu bulunduruyorlar kadrolarında.

Montpellier sezon sonunda sıralamada nerede olur bilemeyiz ama oynadıkları futbolun kalitesi ile şimdiden gösterdiler ki harcanan para ile başarı arasında doğru orantı yok. Hiç bir zaman da olmadı.
Bunu mayıs 2010'da tüm Türkiye de gördü zaten.

26 Şubat, 2012

Samsunspor:0 Bursasporumuz:3



Bu sezon ilk defa 3 maç ard arda kazandık ve küme düşmeme hesabı yaparak başladığımız haftanın sonunda alınan 2 galibiyet ve hanemize yazılan +6 puan ille ilk 8, hatta ilk 4 hesaplarının içinde bıulduk kendimizi.
Futbol gerçekten enteresan bir oyun.
Hele 3 puanlık sistem de olmayacak diye bir şey yok.

22 Şubat, 2012

21 Şubat, 2012

Bursaspor:2 İstanbul BB:1



Bu sezon ki en iyi futbollarımızdan birini oynadığımızı söyleyebilirim. Maça baskılı başladık, Suat Arslanboğa birazcık yürekli olsa henüz 3.dakidada 1-0 öne geçip, İBB de 1 kişi eksilebilirdi ama olmadı. O pozisyona bir hakem nasıl penaltı çal(a)maz aklım almıyor bir türlü. İbrahim Yazıcı'nın Pazar akşamı yaptığı açıklamalardan sonra dün akşam bir hakem faciası bekliyordum ama bu kadar insanın gözüne sokula sokula bir kıyımın ortasında kalacağımızı tahmin etmiyordum açıkçası.

Nitekim Batalla'nın korner atışında N'diaye'nin kafa vuruşu ile gölü bulmamız 3 puanın habercisi oldu. Bundan önce kendi sahamızda oynadığımız maçlarda en büyük sorunumuz golü erken bulamamamız oluyordu zaten. Gol gelmeyince rakibin direnci artıyor, bireysel yeteneğin ön plana çıkması gerektiği zaman dilimlerinde ise rakip Batalla'yı kilitleyince futbol tamamen kör dövüşüne dönüyordu. Dün akşam İBB de hücum etmek zorunda olduğundan ortaya seyir zevki yüksek bir mücadele çıktı.

Son dakikada Visca'nın golünden sonraki 3 dakika biraz sıkıntı geçmiş olsa da evine mutsuz dönen bir Bursasporlu yoktu dün. Cumartesi günü Samsunspor ile oynayacağız rakip kendi sahasında hücum futbolunu tercih etmesi çok yüksek ihtimal olduğundan yine zevkli bir mücadele izleyeceğiz. Vederson'un yokluğunu pek aramayız, Hakan Aslantaş Galatasaray ve Manisa maçlarında olduğu gibi orada yine formanın hakkını verecektir ama N'diaye bana göre çok büyük kayıp. Dün akşam da sahanın en iyilerinden biriydi zaten. Gol attığı için söylemiyorum, geldiği günden bu yana hücuma en yüksek katkı verdiği maçlardan biri oldu. Onun yerine herkes Ertuğrul Sağlam'ın Musa Çağıran'ı tercih edeceği üzerine hemfikir olsa da ben Musa'ya çok fazla güvenemiyorum.

Neyse önümüzde Samsun, Karabük ve Ankaragücü maçları var. Buaradan ilk yarı 4 puan çıkarmıştık, bu kez 3'te 3 yapıp ilk 8 iddiamızı kuvvetlendirebilecek miyiz bekleyip hep birlikte göreceğiz.

17 Şubat, 2012

Eskişehirspor:5 Bursaspor:0 // A2 Ligi



Eskişehir'de A2 takımımız büyük bir hezimetle karşılaşmış. Bazı renktaşlarımız da Erkan Zengin, Bülent Ertuğrul, Akos Elek, Serdar Özbayraktar ve Burhan Eşer başta olmak üzere A takım destekli bir 11 ile sahaya çıktığı için kızıyorlar Eskişehir'e.
Çünkü bu mağlubiyetle Bursaspor'un gruptan çıkma şansı oldukça zora girdi. Fenerbahçe'nin son maçta kaybetmesi bizim de kazanmamız gerekiyor.

Ama asıl sorulması gereken soru bence şu olmalı..Bu ligin kurulma amacı ne?
Gruptan çıkmak mı? Hayır..Şampiyon olmak mı? Hayır..

Bu lig A takımda az oynayan ya da sakatlıktan yeni çıkmış oyuncuların maç kondisyonu kazanması, aynı zamanda da genç oyuncuların A takıma adapte olmalarını kolaylaştırmak için kuruldu.
Yani bu ligde netice değil hatice asıl önemli olan..

Çoğu takım bu lige sırt çevirdiği için uzun zamandır isyanlardaydım zaten. Bunu dile getirmeye niyetim olmasına rağmen bir türlü fırsat bulamamıştım.

Bence herkes Eskişehir gibi A takım destekli kadrolarla oynamalı bu ligde. Öyle oynamalı ki diğer genç çocuklar kendilerini geliştirebilsin.
Çok erken oldum havalarına giriyor yoksa genç veledler. Yukarda pabucun sandıkları kadar ucuz olmadığını öğrenmeleri için bu tarz hezimetler yaşamaları gerekiyor.
Velez Mostar maçından sonra ben oldum havalarına girmesi muhtemel oyuncular Eskişehir maçından sonra "Daha çok çalışmam gerekiyor" diyerek gitmişlerdir evlerine.

Bu bile bence büyük bir kazanç onlar açısından.

14 Şubat, 2012

Manisaspor:1 Bursaspor:3



Çok iyi oynamasak da istediğimizi aldığımız için yüzümüzü güldüren bir maç oldu. Rakip Manisaspor bizi çok fazla etüt etmemiş olmalı ki hiç oynamadıkları kadar ofansif bir 11'le sahaya çıktılar. İki çıkan bek, ortasahada da sadece savunmacı Yiğit İncedemir ile sahaya çıktılar.

Biz ise klasik dizilişimizle sahadaydık fakat vukuatlı Ozan İpek'in yerine Vederson çekilmiş, savunmanın solu ise Hakan Aslantaş'a emanet edilmişti. Savunmanın ortasında ise kaptan Ömer Erdoğan ilk yarının son maçından (Gaziantepspor) sonra ilk defa 11'deydi. Kaptan Makukula'ya panzehir olması için görevlendirilmişti. 

Maç çok tempolu başladı diyemeyiz ama ilk dakikadan itibaren önde basan, rakibe boş alan bırakmayan bir Bursaspor vardı sahada. Çok kötü bir zamanda çok kötü bir gol yedik. Carson her ne kadar kendini suçlasa da o toplar kaleciler için zordur, hamle yapmaları için çok az süreleri vardır. Orada asıl hesap sorulması gereken bana göre Carson değil o topu ıska geçen kaptanımız Ömer Erdoğan olmalıdır.

Maçın hemen başında geriye düşünce  ne yalan söyleyeyim sahadan 3 puanla döneceğimiz hakkında pek fazla inancım kalmamıştı. Bu yıl en büyük sorunumuzun kapanan takımları açamamak olduğu göz önüne alındığında haksız da sayılmam aslında. Ama neyse ki imdadımıza Serdar Aziz yetişti ve Manisalılar'ın "Koyduk Mu" tezahüratını ağızlarına geri tepiverdi. Sonra yine bir kopyala-yapıştır golü ile de öne geçince, Tarzanlar iyice yuttular o İstanbul'u yalamaktan kontrol edemez oldukları dillerini.

Karşılaşmanın kırılma anı ise hiç kuşku yok ki Hakan Aslantaş'ın topu çizgiden çıkardığı pozisyon oldu. Hakan o hamlesiyle hem 3 puan ile Bursa'ya dönmemizde büyük katkı sağlarken, 90 dakika sonunda da kendisine karşı oluşmuş ön yargıları yıkmayı başardı.



Ama kim ne derse desin maçın pozisyonu Manisa'nın çok bilmiş kalecisi İlker'in gördüğü kırmızı kart oldu. İlk maçın sonunda Batalla'nın kullandığı en direkt serbest vuruşta (atış kullanılırken hakem elini kaldırmayı unutmuştu) topun ağlara gitmesine izin verdikten sonra "O pozisyona futbol kurallarını bilen hiç kimse gol diye sevinmedi" şeklinde açıklama Bursaspor tribünlerini tiye alan bir açıklama yapmıştı.

Ama dün gördük ki bu salak adam ceza sahası dışında topa elle müdahale etmemesi gerektiğini bile öğrenemiş. Gerizekalı!

11 Şubat, 2012

Jeton Düştü



Günlerdir Ertuğrul hocanın transfere 6 milyon avro harcadık sözünü düşünüp duruyorum.
Nasıl olabilir diye bir sürü fırtınalar koptu kafamın içinde.

Elimize kağıdı kalemi alıp bir hesap yapmaya kalkışırsak:

Carson: 2.2
N'diaye: 2.8
Bangura: 3.3
Tagoe: 1.5
Pinto: 1.75
Sestak: 0.7
Basser: 0.4
Hakan: 0.3
Barış: 0.2
Tunay: 0.1
Bedri: 0.1

Toplam: 13.35 M€ yapar..

Sercan-Volkan-Miller 3'lüsünden gelen para ise 3+3.5+1= 7.5 M€ yapar..

Bunu da kazanılan paradan çıkardığımızda geriye yaklaşık 6 M€'ya tekabül ediyor.
Şimdi rahatladım.
Meğer hocamızın hesabı farklıymış da bizim jeton yeni düştü.
Bu şarkı da benim gibi tüm jetonu yeni düşenlere gelsin.

06 Şubat, 2012

Tatsız, Tuzsuz..


Maça dair yazı yazmak gerçekten çok zor. Hep aynı şeyleri söyleyip duruyoruz.
Süperligde takımlar bize artık eskisi gibi oynamıyor.
Bunda herkes hemfikir.
İlk yarının son haftalarında Ertuğrul hoca da benzer bir açıklamada bulunmuş, devre arası transferinde bu durumu göz ardı etmeyeceklerini açıklamıştı.
Tabi bu söz yine havada kaldı.
Kulüpte transferle alakalı neler konuşulduğunu bilemediğimizden dolayı gözü kapalı olarak insanları eleştirmek istemiyorum.

Ama durum ortada. Bursaspor'un probleminin ne olduğunu sokaktaki çocuk bile biliyor.
Dünkü maçı hepimiz izledik.
İlk defa bir Bursaspor maçında bu kadar sıkıldığımı hatırlıyorum. Maçın öyle bir havası vardı ki 3 ay oynansa gol olmayacak cinsten.

Orduspor maçın ilk düdüğü ile birlikte zaman geçirmeye başladı. Kaleci Fevzi iki yarıda toplam abartısız 10 dakika yedi. Trabzon bölgesi hakeminin buna göz yumması, sarı kartına başvurmak için 90+2'yi beklemesi trajikomik bir olaydı.

Biraz da bizim oynamaya çalıştığımız futbola değinecek olursak. Stepanov yabancı sınırlamasına takılınca  N'diaye-Adem ikilisi de top almak için daha da gerilere gelmek zorunda kaldılar, çabaladılar, ettiler ama yetmiyor tabi.
Oysa biz onlardan hücuma daha fazla katkı vermelerini bekliyoruz.

Bu yıla dair pek fazla beklentim kalmadı.
Küme düşmeyelim, en az 1 tane genç oyuncu kazanalım, benim için yeterlidir.
Ama inatla genç oyuncularımızı kazanmak için hiç bir şey yapmıyoruz.

Buarada dün yaşanan bilet rezaletine kimsenin değinmemiş olması ilginç.
Bilet satmayı bile beceremeyen insanlardan Bursaspor'u yönetmelerini beklemek hayalcilikten başka bir şey değil.
Yazıktır günahtır...