07 Kasım, 2010

Antalyaspor: 2 Bursasporumuz:2


Her yönüyle keyifsiz bir gündü bizim için..Çok rahat kazanabileceğimiz deplasmandan 2 puan kaybederek dönmemizi geçtim Ali Tandoğan'ın sakatlığı hiç iyi olmadı..
Gerçi hayati tehlikeyi atlattığı yönünde gelen açıklamalar içimize biraz su serpti ama sakatlığın vücudun en önemli bölgesinde olduğunu düşününce de  içi ürperiyor insanın.

Antalya harbiden uğursuz deplasman..
Bizim Eser'imiz de en formda olduğu zamanda, milli takıma çağrılma haberini aldığı günün hemen ertesinde "Piskopat Şenol" tarafından burada sakatlanarak futboldan uzunca bir süre uzak kalmıştı. Sonra düzeldi tabi ama üzerindeki o ürkekliği atamadığı için  bir daha asla sakatlıktan önceki Eser olamadı..

Maça dönecek olursak Manchster 11'den Ömer, Vederson, Svensson, Ergiç, Volkan, Sercan olmak üzere tam 6 futbolcudan eksik başladık maça. Millet iki oyuncusu olmadığında çıakrdığı yaygara ile ülkeyi ayağa kaldırıyor, biz ise 6-7 oyuncudan eksik çıkıyoruz sahaya, gıkımzı çıkarmıyoruz.

Kalemizde golü beklemediğimiz bir anda görünce anlamsız bir panik havası oluştu takımda..
Tam ilk yarı bari böyle bitsin de Ertuğrul hocam devre arasında ne de olsa alır bu maçı dediğimiz dakikalarda Antalya'nın Kerem'in ayağından golü bulması işimizin sandığımız kadar olmayacağının sinyalini çatı alt alttan.

İkinci yarıya herkesin beklediği Sercan'ın yerine Kirita-Hüseyin değişikliği ile başlamamız orta sahaya can verdi. Antalya'nın Kasap Sedat'ına karşı da Piskopat Kirita'yla mücadele edilebilirdi zaten. Çok güzel zamanlarda golleri bularak muhteşem bir gerdi dönüşle beraberliği sağladık.
Tam da Antalya'nın gaza gelip savunmasını ileriye çıkardığı dakikalarda Ertuğrul Sağlam Sercan kozunu kullanmak üzereyken bizim piskopatım çok ağır bir kararla oyun dışı kalmasıyla 1 puana şükretmemiz gerektiğini anlamamız aynı dakikada oldu. Sercan kulübeye geri çağrılarak Bekir Ozan orta sahanın ortasında monte edildi..
Sonra da oyun rölantiye döndü zaten.

En başta dediğimiz gibi maç her şeyiyle keyifsiz geçtiğinden insanın da yazacak bir şey gelmiyor içinden.
Her ne kadar mağlubiyet yüzü görmemiş olsak da son 5 lig maçında sadece 1 galibiyet alabildiğimiz gerçeğini ve çalmakta olan tehlike çanlarına kulak vermemizin zamanının geldiğini hatırlatarak bitirelim.

1 yorum:

  1. Denizli'de üniversite okuduğum yıllarda, 1.5 yıl kadar Ali Tandoğan'ın kuzeniyle aynı evde kalmıştım. Kendisi de 2 üst katımızda oturuyordu. Çok sık olmasa da evimize gelmişliği, muhabbet etmişliğimiz vardır. Pozisyonu izlerken adeta ben yaşıyor gibi oldum. İşte her yerde bahsedilen, özlenen ruh, o topa öyle dalan Ali ve onun gibilerde mevcuttur!
    Tekrar tekrar geçmiş olsun...

    YanıtlaSil