24 Nisan, 2010

31.Hafta Rakibimiz: Galatasaray


Artık önümüzde 3'ü de birbirinden önemli final maçı kaldı, bunların ilki de pazar günü karşılaşacağımız Galatasaray maçı.
Galatasaray için ligin en şaşalı oyuncu topluluğu diyebiliriz ama asla takım olmayı başaramadılar.
Saha iiçnde herkes kendine oynuyormuş gibi sanki, hani maçı formasını giydikleri takım değil de kendileri kazanacak sanki..
Kaç maçlarını izledim hiçbirinde Elano denen adamı pas tercihlerinde 1.sıraya koyduklarını görmedim mesela..
Ulan bu Elano Brezilya milli takımında ilk 11'de oynuyor, Dünya Kupasında 5 kupalı Brezilya'nın 6.yı kovalarken en güvendiği adamların başında geliyor ama Türkiye Liginde bu adama güvenmiyorsun, gerçekten ilginç..

Galatasaray'ın saha içi dizilişine baktığımızda orda da ciddi bir istikrarsızlığın olduğunu görebiliyoruz..
Sezona "4-3-3", "Total Futbol" naraları ile başlayan takımın ligin fark yemeye en müsait oyuncu topluluğundan oluşan Sivasspor 'a karşı 4 savunmacı orta sahayı bir arada kullanması gerçekten ilginç bir durumdu.
Tabi bunun Fenerbahçe mağlubiyetinin ardından yapılmış olması da Rijkaard'ın psikolojik durumunu da ortaya koyuyor.
Mesela ilk yarıdaki Fenerbahçe maçının ardından da yine o güne kadar iki savunmacı ortasaha kullanan Rijkaardü, mağlubiyetin ardından Topal-Sarp ikilisinin yanına bir de Barış'ı göndermiş ve takımın ortasahası uzunca bir süre bu 3'lüye emanet edilmişti.
Bu mağlubiyetten etkilenme olayını bür Türk hoca yapsa, ne korkaklığı kalır, ne adamlığı ama Rijkaard olunca herkes saygı gösteriyor, vardır bir bildiği diyip tınlamıyor.
Ama bizim Türk hoca diplomayı "kasaptan" alıyor ya, o yüzden kimseden saygı görmüyor, herkes rahatça atıp tutabiliyor.

Rakibimizin son Manisaspor maçını, Keita'nın attığı gole kadar izlyebildim.
Golü de göremedim aslında, tam ben mekandan çıkarken Hüseyin Tok faulü yaptı Dos Santos'a.
100metre yürüdüm bir baktım, telefona Keita'nın gol haberi geldi.

Manisa karşısında Galatasaray uzunca bir aradan sonra işi öncelikle hücum etmek olan oyunculardan kurulu bir takım tertibiyle çıktı..(ki inşallah bize karşı da aynı şekilde sahaya çıkacaklar)

Kalede çizgi kalecisi Aykut..
İçinde 3 milli takım stoperinin yer almadığı, Sabri-Neill-Hakan -Caner'den oluşan bir savunma dörtlüsü..
Bunların önünde önünde Mehmet Topal ve Elano.. (ki ikisi de pek birbirlerleriyle daha önce tanışıyor gibi değillerdi)
Onların önlerinde büyük kaptan Arda Turan.
Kanatlarda ters ayaklı olarak kullanılan Keita ve Dos Santos.
Mustafa Denizli bunu yapınca çok fazla eleştirilmişti, Tello sol ayaklı, sağ kanatta ne işi var diye futbol ulemalı çok fazla atıp tutmuştu ama Rijkaard'a sesini duyarmak isteyen olmadı pek..
Burda Rijkaard yanlış yapıyor falan diyecek değilim, zaten Avrupa'da takımların yüzde 80'i kanatlarını bu şekilde kullanıyor.

İleri uçta da bizim lige biraz fazla olan Baros'u kullanıyorlar.
Güç, çabukluk, yumuşak bilekler, dribling, son vuruş, pozisyon alma, soğukkanlılık fazlasıyla var maşallah adamda.
Bizim Sercan'ın Baros'un seviyesi yaklaşmasını beklemiştim aslında bu sene ama büyük hayal kırıklığına uğrattı beni.Galatasaray maçına da ekstra motivasyonla çıkacak, çok şey yapmaya çalışacak ama 60.dakikada oyundan alınacak muhtemelen..
Neyse Galatasaray'ın bize karşı 11'i şu şekilde olur muhtemelen..

Football Fans Know Better

2 yorum:

  1. ben galatasaraylıyım ama açıkcası bursa yenerse de asla üzülmem. çünkü ertuğrul sağlam'ı çok beğeniyorum. bursa'nın şampiyon olmasını istiyorum. tek takıldığım nokta bursa'nın azgın seyircisi. umarım taşkınlık yapmazlar. tebrikler bursa.

    int sözlük

    YanıtlaSil
  2. Azgın taraftarlar harbiden biraz sıkıntılı :)
    Onları da genel olarak maça gidip "azmak" dışında hayattan herhangi bir beklentisi olmayan insanlar oluşturuyor..

    YanıtlaSil