15 Ekim, 2011

6.Hafta Rakibimiz Galatasaray


Milli takım arasının ardından tekrar lige dönüyoruz. TFF çağrılara kulak verdi ve maç takviminde radikal değişikliklere gitti. Artık hiç bir takım 2 gün arayla maç yapmak zorunda kalmayacak.

Bu iyileştirme bizim gibi tarihinde hafta içi maç oynamamış, dolayısıyla da böyle bir alışkanlığı olmayan takımlar için rahatlatıcı oldu.
Açıklanan 4 haftalık fikstüre göre önümüzdeki 15 günde 4 karşılaşmaya çıkacağız. Maçların zorluk dereceleri de bir hayli yüksek.
Sıralama da Galatatasaray-Trabzon-Ordu-Manisa diye gidiyor. İlk bakışta "zordan kolaya" gibi bir algı oluşsa da futbol bu, her an her şey olabilir. O yüzden her maça aynı ciddiyetle hazırlanmak gerekiyor.

Galatasaray özelinden yazıya devam edecek olursak, transfer döneminde ligin en çok para harcayan takımı diyebiliriz onlar için. (Demirören'in Mendes'ten yediği kazıkların büyüklüğünü tam olarak bilemiyoruz tabi)
Ama Galatasaray uzun zaman sonra ilk defa mantıklı transferlere imza attı.
Orta alandaki yerli rotasyonunda sıkıntıları vardı, bunu Trabzonspor'dan Ceyhun,Engin,Selçuk 3'lüsünü transfer ederek çözdüler.
Hem de bu 3'lüden sadece Engin'e bonservis bedeli ödediler, o da çok cüzi bir rakamdı yanlış hatırlamıyorsam.

En radikal transferi de kaleye yaptılar. Ben Fatih Terim'in Ufuk-Aykut ikilisine güvenmeyeceğini biliyordum ama bu kadar üst düzey bir kaleci getirebileceklerini düşünemiyordum.
Muslera benim 2-3 yıldır büyük bir hayranlıkla izlediğim bir kaleciydi, bu yaşta Türkiye'ye nasıl geldi hala şaşırıyorum itiraf etmek gerekirse.
Hatta en son Copa America'da da en iyi kaleci seçilip öyle geldi.
Savunmaya yapılan Eboue ve Ujfalusi transferleri de yine nokta transferler. Felipe Melo bizim ligin çok üstünde bir oyuncu.
Fakat bu aralar biraz fazla şişiriliyor herif. Hagi ile kıyaslanmaya bile başladı, en çok güldüğüm noktada bu. Hagi bu arkadaş. Hagi.  Bu toprakların gördüğü en büyük futbolcu.
Hagi-Melo arasındaki fark gece-gündüz farkından bile fazla.
En basitinden birinin asli görevi savunma yapmak, diğerininki hücum etmek.

Hücum hattının en ucunda yıllardır koşulsuz şartsız Baros'a güvenilip hata ediliyordu, bu yıl hem Elmander hem de Sercan alındı.
Elmander de aynı şekilde uzun süredir hayranlıkla izlediğim bir oyuncuydu, geçen yıl da Premier Lig'de yanlış hatırlamıyorsam 13-14 gol atıp öyle geldi.
Premier Lig'de bu gol sayısına Bolton gibi bir takımda ulaşabilmek bile çok şeyi anlatıyor aslında.
Ama ne Sercan ne de Elmander bu aralar Fatih Terim'in oynatmaya çalıştığı sisteme çok uygun isimler değiller.
Gerçi Fatih Terim çok kararlı havası yaratsa da geri adım atması gerektiğini hissettiği anlarda hiç tereddüt etmez. Onu da diğer Türk hocalardan ayıran en büyük özelliği bu.
Mesela yıllar önce Hagi bu topraklara ilk futbol oynamak için geldiğinde onunla envai sorunlar yaşayıp bir an önce ondan kurtulmanın planlarını yapardı. Şu günlerde Guti'ye yapılanlar o dönem de Hagi'ye yapılırdı.
Gerçi Hagi ile Guti'yi de iş disiplini açısından değerlendirmek de çok yanlış. Ama Guti Fatih Terim'in elinde olsa onu kesinlikle kazanırdı, bundan şüphem yok.

Fatih Terim bu aralara 4-1-4-1 oynuyoruz diyor ama sene başındaki Ujfalusi'yi sağ bek, Sabri-Eboue ikilisini ortasahada oynatma denemelerini çok çabuk terketti. Yukarıda söyledim ya, Fatih Terim'in en büyük özelliği geri adım atmasını hissettiği anda bunu yapması.
Hatırlarsanız Euro 2008'de de 4-3-3 oynayacağız  diye bir ay boyunca sağda solda konuşmasına rağmen hemen 2 maçta Semih-Nihat ikilisine dönüşünü hiç çekinmeden yapmıştı.
Galatasaray'ın da bana göre kadrosu 4-4-2 oynamaya çok daha müsait. Ortasahanın ortasında Selçuk gibi mükemmel bir beyin var öncelikle.
İtiraf etmek gerekirse de Galatasaray takımında en çekindiğim adam.
Müthiş geliştirdi futbolunu. Önceden sadece uzaktan bilinçsizce şutlar atarken artık her hamlesini düşünerek yapıyor.
Her girişimi rakipler için büyük tehlike arz ediyor. Hem Burak Yılmaz'ın hem de Selçuk İnan'ın geldikleri noktalar inanılmaz.
Bu iki futbolcunun da gelişiminde en büyük pay hiç kuşku yok ki Şenol Güneş'in.

Galatasaray Muhtemelen yine 4-1-4-1 ismini verdikleri dizilişle sahaya çıkacak yarın. Fatih Terim milli takımlardan dönen oyuncuları arasında mutlaka rotasyona gidecektir.

Güçlü:
Orta sahanın ortasındaki Melo-Selçuk birlikteliği

Zayıf:
Bundan önce oynanan son 3-4 Galatasaray maçlarında hep Hakan Balta'nın arkasını cevher olarak kullandık. Her ne kadar Volkan-Sercan gibi oyuncuları kaybetsek de adresten şaşmamak gerek..

Tehlike:
Özellikle Selçuk İnan'ın kullandığı serbest atışlar.
Baros'un son maçlardaki penaltı alma alışkanlığı. Rakip savunmacıların konsantrasyon eksikliklerinden çok iyi faydalanıyor.

Muhtemel 11:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder