25 Ekim, 2010

AnkaragücüM:1 Bursasporum:5


Attığımız gollere sevinmediğimiz, kaçırdıklarımıza üzülmediğimiz enterasan bir maç oldu..Kale dibinden kaçırdıklarımızı atsak çok rahat 10 olurdu herhalde.
Ankaragücü camia olarak Galatasaray galibiyetinin getirdiği gazla çok istekliydi maçtan önce.
Stad tıklım tıklım doluydu..
Taraftar muhteşemdi..
Futbolcular da bizi yenebileceklerine o kadar inanmışlardı ki hepsinin hırsı gözlerinden okunuyordu..

Biz de Galatasaray'dan sonra ilk defa bizi yenme niyetiyle karşımıza gelen bir rakip buluyorduk karşımızda.
Nitekim henüz maçın başında golü de buldular, bununla yetinseler, 1-0'a yatmayı düşünseler belki en azından puanla ayrılabilirlerdi sahadan ama taraftarın da gaza gelip içinde "Bursa'ya Koy Yeter" geçen tezahüratına Ümit Özat da kulak verdi ve takımı geride beklemeyip önde basmaları konusunda sert bir şekilde uyarınca henüz oyun 1-0 devam ederken bile Sercan'la savunma arkasında büyük boşluklar yakaladık 1-2 kez.

Dakikalar 16'yı gösterdiğinde atak yönümüze göre sağ taraftan kullanılan korner atışına ön direkte İbrahim kafayla dokunarak çok temiz bir golle beraberliği sağladık.

Golün ardından Ankaragücü sistemi 4-2-3-1'den baklava dilimli 4-4-2'ye döndürünce orta sahanın göbeğinde sadece Theo Weeks'e emanet edilince bizim o bölgede oynayan teknik kapasitesi üst düzeydeki ayaklarımız istedikleri gibi, hiç bir baskı altında kalmadan top kullandılar..
Ankaragücü takım olarak üstümüze yüklendiği her pozisyonun devamında kalesinde gol gördü. Tabi bunda Özden'in de payı büyük..
Olduk olmadık pozisyonlarda basit goller yiyerek takımın direncini kırıyor resmen.
Boşuna adı küme düşüren kaleciye çıkmadı herifin.
Sırasıyla Konya..Rize..Denizli..
Her defasında da bu adamın tekrar Süperlige dönmesi gerçekten ilginç bir olay..
Ya çok ucuza oynuyor ya da menejeri çok sağlam bir adam..
Başka bir izahı yok çünkü bunun..
Görünen köy klavuz istemiyor ki.

Maçın ikinci yarısında oyuncularımız son vuruşlarını çok fazla ciddiye almadan, yumuşak plaseler şeklinde yaptıklarından fark da açılmadı daha fazla. Oyuncularımızı tek tek değerlendirecek olursak;

İvankov yediği golde en azından ayakta kalmalıydı, başka da önemli bir tehlike yaşamad kalesinde.
Ali'nin yokluğunda Mustafa Keçeli de yine sol bek performansına göre daha iyiydi.Sağ ayağıyla orta yapmaya başlamış herif, vallahi helal olsun, çalışşınca oluyor demek ki.
Vederson'un karşısında zorlayacak bir adam olmadığından pek fazla sırıtmadı ve ters kademelerde bu kez başarılıydı.
Savunma göbeğinde İbrahim ve Ömer yine hatasız oynadılar, ikisinin de attıkları gollerle skora katkıda bulunmları sevindiriciydi. Son 10 dakikada oyuna giren doğum günü çocuğu Serdar Aziz'e Ertuğrul hocamıızın yaptığı sürpriz de gerçekten çok anlamlıydı.

Ortasahanın sağındaki Turgay ve solundaki Volkan Şen oynadıkları oyunla takım için ne kadar önemli olduklarını bir kez daha gösterdiler.
Hüseyin orta saha göbeğinde Insua ile oynayınca biraz zorlansa da sonradan giren Ergiç onun imdadına yetişen adam oldu. Insua her ne kadar teknik kapasitesiyle ben bu ligin üstündeyim diye bas bas bağırsa da bu fizik gücü ile o bölgede her rakibe karşı oynatılamaz.
Batalla'ya ise söylenecek çok fazla bir şey yok..
İzleyenleri mest etmeye devam ediyor.
Geçen yıl o boyuyla attığı kafa gollerine şahit olmuştuk ama dün ilk kez kafayla asist yaptı.

İleri uçtaki Ser"can"ımızın attığı golün yanı sıra Ergiç'e yaptığı asist de akıllıcaydı.
Aydın-Rajnoch ikilisini her yakaladığı pozisyonda geçmeyi başardı, attığı golden sonra rakibe saygısından dolayı sevinmemesi de ona yakışan bir davranıştı.

Netice olarak çok ihtiyacımız olan 3 puanı alarak sahadan ayrılmamız çok iyi oldu bizim için. Haftaya Fenerbahçe ile birlikte zorlu bir fikstüre giriyoruz..
Allah utandırmasın Bursasporum!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder