02 Ocak, 2011

İlk Yarı Değerlendirmesi

Fırsatını bulup da bir ilk yarı değerlendirme yazısı yazamadık. Son zamanlarda bütün enerjimizi okulu bitirmek için harcadığımızdan burayı da epey boşladık.
Değerlendirmemize öncelikle futbolcular ve mevkileri özelinden başlayacak olursak, aşağıdaki tablodan faydalanmak yararımıza olacaktır.



Kale


Dimitar İvankov ilk yarıda büyük maçlarda yediği kritik gollerle ilk yarıda hafızalarda yer edindi. Özellikle uzak mesafeden yediği goller onun klasına yakışmadı. İkinci yarıda kendine çeki düzen vereceğini ümit etmekle birlikte oyuncunun yaşının 36'ya ulaştığını hatırlatmakta fayda var.
Yavuz Özkan ise lig, kupa ve şampiyonlar liginde forma bulduğu 300 dakikada kalesinde 1 gol gördü. Yeterli süre alamayaşına bir de aşırı özgüveni eklenince acayip performanslara imza atıyor. Ama ben Yavuz'a güvenilmesi taraftarıyım.

Savunma


Tandemde sıkıntı yaşamadık ama kanatlardaki oyunculardan beklediğimiz verimi alamadık bir türlü. Ali Tandoğan'ın sakatlığı çok fazla etkiledi takımın ritmini. M.Keçeli'nin özverisi her türlü övgüyü hakediyor ama bir yere kadar işte. Özellikle rakibi baskı altına aldığımız dakikalarda final paslarındaki karavanaları can sıktı bazı maçlarda. Vederson hakkında ise çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Bazıları tarafından hazırlanan ilk yarının altın 11'nde bu futbolcunun adını görmek gerçekten çok ilginçti. Sanki biz başka bir Vederson izledik ilk yarı boyunca.
Savunma göbeğinde Ömer'in yedeği Stepanov, İbrahim'in yedeği Serdar Aziz olmak üzere ikinci yarıda lig ve kupa rotasyonu için oldukça yeterli gözüküyor. Serdar Aziz'in İbrahim abisinin yokluğunda formayı sırtına geçirip onu hiç aratmaması büyük bir alkışı hakediyor. Stepanov'un da zamanla çok daha iyi olacağını düşünüyorum, en azından ümit ediyorum.

Ortasaha

Savunmanın önünde ön libero pozisyonunda sezona Hüseyin başlasa da Svensson zamanla formayı kapmayı başardı ve İnönü'de kaybettiğimiz BJK maçının haricinde hiç bir maçta vasatın altına düşmedi. Rakibe tekte basmak gibi bir zaafı var, onu da teknik heyetin direktifleri doğrultusunda en yakın zamanda düzelteceğini düşünüyorum, adamın yaşı henüz 23.

Svensson'un biraz önünde çift yönlü ortasaha oyuncusu pozisyonunda Insua ile Ergiç değişmeli olarak şans buldular. Şampiyonlar liginde ve ligdeki zorluk derecesi yüksek maçlarda ise bu Insua ve Ergiç'ten ikisi birden sahada yerlerini aldılar. Hem Ergiç'in hem de Insua'nın savunmadaki yetersizlikleri en şampiyonlar ligi maçlarında göze battı. Tamam iki oyuncu da en çok koşanlar listesinin zirvesinde yer alıyorlar ama iş ikili mücadele kazanma, top kapma olayına gelince iki oyuncunun da bu taraflarda pek işleri olmadığını görebiliyoruz. Böyle olunca da hüsran kaçınılmaz oluyor işte. Geçtiğimiz sezon Insua'nın yerine Bekir'i kullandığımız hiç bir maçta orta alan üstünlüğünü rakibe bırakmamış, rakipten çok daha fazla top kapıp, çok daha fazla kontra şansı yakalamış, hızlı hücumlarda çok daha etkili olmuştuk.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda bana göre ilk yarının en büyük hayal kırıklığı Federico Insua oldu. En azından ben kendisinden çok daha fazlasını bekliyordum.
Ama Insua etliye sütlüye bulaşmadan kaçak dövüştü koskoca ilk yarı boyunca. Kritik maçlarda sen atamazsan kim atacak bu takımda o golü diyebileceğimiz goller kaçırdı.

Ergiç yine bildiğimiz gibiydi, görev aldığı maçlar içerisinde vasatın altına düştüğü sadece Kasımpaşa maçı oldu sanırım. Kritik anlarda takıma kazandırdığı sayılar ile büyük maçların büyük oyuncusu olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Orta alanın sağ tarafı ise en çok oyuncunun forma bulduğu bölge oldu. Genç İsmail'in de o bölgede hocanın isteklerini karşılaması Steinert'in sonunu hazırlayan durum oldu. Arjantinli oyuncunun düzelmek bilmeyen omuz sakatlığının takımdan biletinin kesilmesinde payı büyük tabi ki de. Sercan da sağ çizgide görev aldığı Rangers ve Gençlerbirliği maçlarındaki performansı ile parmak ısırttı.
Sol tarafı ise Ozan İpek tek başına taşıdı diyebiliriz.
Tam Ozan'ın kulübeye çekildiği haftalarda Volkan Şen'in kendi elleriyle formayı Ertuğrul Sağlam'a geri vermesi de Ozan'ın ekmeğine yağ sürdü. Ozan da bu durumu değerlendirdi ve kötü başladığı sezonu ondan beklenilen seviyede bitirmeyi başardı. Ertuğrul Sağlam ligin ikinci yarısında Sercan-Volkan-Ozan-Turgay arasında seçim yaparken çok zorlanacağa benziyor.

Forvet

Pablo Batalla ise ofansif orta sahadan ziyade yardımcı forvet gibi oynadı çoğu maçta. Ve rakip kim olursa olsun takımın 11'ine ilk önce yazılacak ismin kendisi olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermeyi başardı. Ülke futboluna gün geçtikçe daha fazla uyum sağlıyor, ligin ikinci yarısında bomba gibi bir Batalla izleyeceğiz bundan kimsenin şüphesi olmasın.

En uçta forma bulan Nunez yokları oynadı ilk yarı boyunca.
Nasıl olur da bir adam idman kaçırmamasına rağmen kilo veremez aklım almıyor. Ne yiyor, neyle besleniyor gerçekten çok merak ediyorum. Benim Nunez ile ilgili umudum devam etse de kendisinin ligin ikinci yarısında takımda kalma ihtimali çok düşük. Tabi transferdeki belirsizlik bu oyuncunun işine geliyor. Eğer devre arası kampını iyi geçirirse niye olmasın diyorum hala. Çünkü gerçekten özellikleri olan bir isim ama burada oynanan futbola alışması gerekiyor. Onun için de ilk yapması gereken kiloları verip sonra da karar verme yetisini geliştirici çalışmalar yapması.

Turgay da sezona şanssız sakatlıkla başlamasına rağmen devreyi 5 gol 4 asistle kapatmayı başardı. Tek forvet oynayacaksak bu sisteme Sercan'dan çok daha uygun olduğu su götürmez bir gerçek.
Bu bölgeye yapılması planlanan transferi büyük bir merakla bekliyoruz.

Toparlamak gerekirse ilk yarı itibariyle;

Hayal Kırıklıkları:
Insua, Vederson, Ivankov

Vazgeçilmezleri:
Batalla, Ergiç, Ömer

İkinci Yarıda Aramızda Olmayacaklar:
Kirita, Steinert

Keşke Aramıza Tekrar Dönseler:
Eren Albayrak, Muhammet Demirci

Acil Transfer Bölgesi:
Savunmanın kanatları

Alabilsek Süper Olur:
Tek vuruş yapabilen ve hava hakimiyeti olan tecrübeli santrafor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder