19 Eylül, 2011

Mersin İY:1 Bursasporumuz:3



Mersin'deki maç öncesi akıllarda bir çok "acaba" ile başlayan soru cümlesi yer edinmeyi başarmıştı. Buna karşın rakipten çekinen bir Bursasporlu yoktu çevremde.

Hava şartları herkes tarafından bilinirken günün o saatinde maç oynatmak hangi akıllının fikriydi gerçekten çok merak ediyorum.
Neymiş efendim Mersin'in ışıklandırmaları daha yeniymiş, o yüzden güvenilemiyormuş..Falan filan..
Oynatma arkadaş o zaman maçı..İnsan hayatı bu kadar mı değersiz..
Yemişim galibiyetini mağlubiyetini..
Dün sahada ikinci bir "Meduna" olayı yaşansa bunun hesabını kim verebilir ki?
Kaç kişinin vicdanı sızlar?

Maça dönecek olursak..
Üç gollü galibiyet çok keyifli oldu fakat hala istenilen düzeyde değiliz.
Pembe hayaller için henüz çok erken.
Bunda dün ilk 11'de sahaya çıkan 5 oyuncunun yeni olmasının payı çok büyük.
Maalesef bu uyum sorunu çözmek için gazozuna maçlar oynama lüksümüz de yok.
İnsan bu transferler söz verildiği gibi sezon  başı kampına yetiştirilemez miydi diye hayıflanmadan yapamıyor.

Bilen bilir Nurullah Sağlam diğer gezgin süperlig hocaları gibi katı savunmalar uygulayıp sadece kontralar ile sonuca gitmeyi düşünmez.
Genelde onun çalıştırdığı takımlar daha çok topa sahip olur.
Ben hocanın Gaziantepspor'u çalıştırdığı dönemde topla oynmama oranlarında 70-30 üstünlük sağlamasına rağmen 3'lük olduğu çok maç hatırlıyorum.

Ertuğrul Sağlam da Nurullah hocayı iyi tanıdığı için maç öncesi oyuncularımıza  nasıl bir yol izleyeceklerini anlatırken muhtemelen şu cümleleri mutlaka sarf etmiştir:

"Kontrollü oynayıp fizik gücümüzü mümkün olduğunca ekonomik kullanmalı, rakip oyundan düştüğü zaman biz ayakta kalmalıyız."

N'duka'nın golü ise tüm planları alt üst etti.
Golden sonra istemeye istemeye tempoyu yükseltmek zorunda kaldık, önde bastık, oyunun kontrolünü çok erken elimize aldık.
Dolayısıyla da planladığımızdan daha fazla eforu daha erken sarfetmek zorunda kaldık.
Beraberlik sayısını bulmak için sadece 10 dakika bekledik ama bu bile yetti.
Joseph Boum'un kendi kalesine gönderdiği topun ardından su molasına kadar yine oyunun hakimiyeti bizim elimizdeydi.
Moladan sonra Ertuğrul hocanın müdahalesiyle vites düşürüp uyku moduna geçip ilk yarının sona ermesini bekleyen bir görüntü sergiledik.

İkinci yarının hemen başında bulduğumuz gol ise maçın bitiş düdüğünü o anda çaldı aslında ama pek kimseler fark edemedi.
Çok fazla önde basmadan ama rakibi de tehlikeli bölgeye sokmadan maçı tamamladık.
Yakaladığımız kontralarla da farkı açmayı düşünsek de üçüncü gol için 90+4'ü beklemek zorunda kaldık.

Neticede doğruları yapanın, kendini bilerek oynayanın kazandığı bir 90 dakika izledik.

İki maçta kazanılan 6 puan ve atılan 6 gol oldukça memnuniyet verici.
Hafta içinde oynanacak Beşiktaş maçından sonra ligin 3.haftasında şampiyonluk şarkıları söylenmeye başlanır bu şehirde.
Benden söylemesi..

Maçın kırılma anları: (75 --> 82)
-Turgay'ın dakikaların 75'i gösterdiğinde uygun pozisyonda kaçırdığı gol sonrası Mersin'in bir anda silkinmesi.
-Carson'un 82.dakikadaki kurtarışı ile rakibin 5 dakikalık futbol oynama hevesinin tekrar kaçması.

Maçın hareketi:
İnsua'nın maçın son dakikasında Tagoe'ye nereye koşması gerektiğini gözleriyle işaret etmesi.

Hayal Kırıklığı:
"Burası Mersin Burdan Çıkış Yok" tan başka tezahürat bilmeyen ya da söyleyemeyen Mersin İY seyircisi.

Maçın Adamı:
Attığı golün hatrına bu koltuğa Teteh Bangura'yı oturtuyoruz. Ama yolun çok başında. Daha 5-10 fırın ekmek yemesi gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder