29 Ağustos, 2010

Sivasspor: 0 Bursasporumuz: 2






Üç puandan çok daha fazlasını kazandık Sivas'ta..Mesut Bakkal öyle bir takım yaratmış ki, Sivasspor'u hele ki kendi evinde yenmek her baba yiğidin harcı değildir.
Rakiplerimiz çok puanlar kaybedecekler burada.

Maç tam beklediğim gibi Sivasspor egemenliği altında başladı, hatta dakikalar 3'ü gösterdiğinde öne geçmeleri işten bile değildi. Sonraki 10 dakika falan iyice üstümüze geldiler, bu dakikalarda topla oynama oranı yüzde 30'a 70 Sivas üstünlüğünde geçti diyebiliriz.

Sonraları oyunda dengeyi sağladık sağlamasına ama önde ikili Batalla ve Nunez'in kaçak dövüşlerinin sonucunda ileride top tutamadık adam gibi, zaten Sivasspor ortaalanda müthiş bir baskı uyguladı, neredeyse bütün dönen topları aldı, böyle olunca da çıkmaya çalıştığımız her top duvara çarpmışcasına yol su elektirik olarak aynen geri döndü bize.

Ardından birinin kafası çalıştı ve oyunu daha geride kurmaya başladık, böyle olunca da Sivas daha önde basmak zorunda kaldı, önde bastıkça da sımsıkı adeta bir boksör yumruğunu anımsatan rakip ortasahası gevşemeye başladı. Gevşedikçe de orta sahada daha iyi top yapmaya, Ozan'la Volkan'la daha iyi kontralar yakalamaya başladık. Nitekim Ozan ile Nunez biraz daha dikkatli olsalar Volkan'ın sağ çizgiden bekletmeden kestiği toplarla gölü bulmamız işten bile değildi..

İlk yarı  bizim istediğimiz gibi rölanti bir şekilde biterken ikinci yarıda 60.dakikada Sercan-Insua ikilisi Batalla-Nunez ikilisinin yerine oyuna dahil olana kadar yine bu rölanti oyun devam etti durdu..Tabi bunda ileri ikilimiz Batalla-Nunez'in hemen hemen hiç pres yapmıyor olmalarının da önemi çok büyük..Bu dakikaya kadar resmen eksik oynadık desek çok fazla abartmış olmayız herhalde.
Ayrıca oyunun bu şekilde devam etmesinin bir başka nedeni ise Sivasspor'un aşırıya kaçan taktik faulleri gösterilebilir. Volkan'a Ergiç'e Batalla'ya resmen top kullanma fırsatı vermediler, hiç tereddüt etmeden bileğe basıverdiler.

O  Ferhat Bıkmaz ne ara öğrenmiş bu kadar tekme atmayı gerçekten çok şaşırdım. Daha dün hanım evladı gibi top oynayan herif dün akşam acıma duygusunu kaybetmiş gibiydi..
Sivas'lı oyuncuların hem sert oynayıp hem de yanlarına yaklaşmadan ota boka kendilerini yere atıp faul almaları ilginç kere ilginçti..

Tek tek oyuncularmıza bakacak olursak:

İvankov yine muhteşemdi, kendisine çok fazla iş düşmedi ama yan toplarda gayet başarılıydı..
Ali Tandoğan'a yine savunma anlamında fazla iş düşmedi diyebiliriz, Erman daha erken girse belki zorlardı Ali'yi ama Mesut Bakkal kendini yere atmaktan başka bir nanesi olmayan Cihan'a yine iyi sabretti..
Vederson yatıp kalksın dua etsin Ozan'a, o olmasa halim yamandı..Rakibin bütün olgun atakları sağ kanattan gelmiş olmasına rağmen Ozan kaptığı toplar, yaptığı kritik müdahaleler ile Vederson'u ipten aldı diyebiliriz..
Stepanov-Ömer tandemi rahatsız eden de olmayınca oldukça uyumlu gözüktü,sanki yıllardır bir arada oynuyor gibiydiler..

Volkan Şen yine mükemmeldi, aldığı her topu olumlu kullandı, döktürdükçe döktürdü..O döktürdükçe de ben Hiddink'i andım kendi çapımda. Bu adamın milli takıma alınmayıp, Özer'in Kazım'ın Nihat'ın oralarda takılması Türk futboluna yapılmış en büyük ihanettir bana göre.

Ozan İpek de Vederson'un arkasını kollamaktan kendi topunu oynayamadı, Allah'tan 60'tan 70'ten sonra Vederson yoruldu da fazla hücuma katılmadı..Bu dakikalardan sonra Ozan Vederson'u değil de kendisini düşünmeye başladıkça açılıverdi bir anda..Abdurrahman'ı adete ezdi geçti, rakibin sağ kanadını da felç etti.

Hüseyin-Ergiç ikilisi ise takımın yükünü çekmeye devam ediyor. Herkese söylüyorum kimse inanmıyor Hüseyin bir başka oynuyor bu sene, çalımlar, topuk pasları derken dün neredeyse gol bile atacaktı :)
Ergiç kalabalık Sivas ortasahasının içinde çok fazla hücum anlamında katkı koyamasa da savunmada yaptığı kritik müdahalelerle alkışı haketti diyebiliriz.

Batalla-Nunez adeta takımı eksik oynattılar, Sedat-Kadir ikilisi bunları dürttükçe kaçacak delik aradılar.

Insua çok fazla etliye sütlüye dokunmadan oynadı ama daha ilk pozisyonda topu alışıyla bile belli etti kalitesini.
Sercan her ne kadar iki adet yüzde yüzlük golleri kaçırmış olsa da o olmayınca olmuyor gerçekten. Umarım bu golleri Şampiyonlar liginde kaçırmaz da bizi kanser etmez.

Çok zorlu bu deplasmandan 3 puanla dönmek çok mutluluk verici bir durum. Şimdi bir milli takım arası var, ondan sonra içerde Eskişehir ile oynayacağız.
Bizi görmezden gelmeye devam eden İstanbul basını bu arada boş kaldıkça bizi yağlayıcı haberler yapmaya başlayacaklardır, o yüzden bunlara dikkat edip gevşememek gerek.
Artık önümüzdeki maçlara bakıyoruz.

28 Ağustos, 2010

3.Hafta Rakibimiz: Sivasspor (II)


Şampiyonlar ligi grupları ile yatıp kalktığımız şu günlerde ligin iyi sinyaller veren takımlarından Sivas ile deplasmanda oynamak pek tercih edilebilecek bir durum olmasa gerek..
Gerçi Ertuğrul Sağlam iyi bir motivatördür, futbolcuların konsantrasyon kaybı yaşamamaları için elinden geleni yapacaktır ama o adamların da insan olduğu, bizim bile Bursa'da Manchester United'i izleyeceğimiz için uykusuz kaldığımız şu günlerde futbolcularımızın da Sivas maçında motivasyon problemi yaşadığını görsem çok da kızmam doğrusunu söylemek gerekirse..
Hep sevindirecek halleri yok yaa, biraz da onların kredisi olsun.
Ben açıkçası bu maçtan 1-1 veya 0-0 gibi bir sonuç bekliyorum. Aslında maç Bursa'da, müthiş taraftarımızın önünde olsa Sivas'ı darmadağan ederiz derim orda olunca işler karışıyor ister istemez..

Ertuğrul Sağlam bugün nasıl bir kadro çıkaracak, nasıl bir anlayışı benimseyecek merakla bekliyorum..
Bana kalırsa diri Sivas ortasahasına karşı o bölgede hakimiyeti rakibe kaptırmama adına orta ikilide Hüseyin-Bekir'i kullanıp onalrın önünde de Ergiç'i monte edip..Sağ kanada Volkan'ı, sol kanada Ozan'ı yerleştirerek ileride Nunez'i tek başına bırakmak çok akılcı bir çözüm olabilir..

Sivasspor'un iki bekinin de sık sık hücuma katılıyor olmaları  zaman zaman da dönüşlerde ciddi problemler yaratıyor..Bir de sol bekte Hayrettin'in yerine Ferhat'ın oynayacak olmasından dolayı Volkan Şen'in yine ön plana çıkabileceğini ön görebiliriz..
Volkan'ın getirdiği topları da kalenin içine en iyi sokabilecek iki adam var bu takımda, bunlardan biri Nunez diğeri ise Ozan İpek..
Gerçi Ozan'ı bu yıl çok fazla hücuma çıkarmıyor Ertuğrul Sağlam ama ortada Hüseyin-Bekir-Ergiç 3'lüsü ile oynayacaksak Ozan da geçtiğimiz sezondaki gibi uzak forvet rolüne soyunabilir tekrardan..

Ama bu diziliş biraz da beraberliğe yatmak gibi oluyor aslında, Ertuğrul Sağlam bunu mu yoksa İnegöl maçında herkesi büyüleyen Insua'10 numara gibi mi kullanacak bekleyip göreceğiz..
Insua oynarsa da Ergiç biraz daha geri çekilip Bekir kulübeye yollanır, en uçta da onun ara paslarına daha iyi hareketlenebilecek olan Sercan oynar, ortasahada Sivas'ın 4 basan adamına karşı ciddi sorunlar yaşarız, buna çare olarak da Ozan İpek çok fazla hücuma katılamaz, işimiz Insua'nın Volkan'ın ve Sercan'ın bireysel yeteneklerine ve İvankov'un ellerine kalır..
Ne diyelim,futbol şansı yanımızda olsun..

Football Fans Know Better

27 Ağustos, 2010

Total Futbol


Malumumuz yarın Sivasspor ile oynuyoruz...Rakip hakkında burada bir şeyler paylaşabilmek adına üzerinden 15 güb geçmiş olmasına rağmen sezonun ilk haftasında Galatasaray ile oynadıkları maçı izledim dün akşam manyak gibi..

Geçtiğimiz haftasonu Galatasaray takımının çirkefliği bizim maça özel falan sanmıştım, hani hakem Volkan'ı atmadı, adamların da sinirleri orda boşaldı falan diye düşünüp bin söyleceğim yerde dilimi ısırıp bir söylemiştim..
Sivas karşısındaki hallerini de görünce ne kadar yanıldığımı bir kez daha anladım..

Neill efendi karete kid yapıyor, adamların buz gibi penaltıları yeniyor..Ceyhun cezasahasında tartışmalı bir şekilde düşürülüyor, büyük kaptan Arda Turan bizim Volkan'ın pozisyonuna benzer (iki pozisyon da refleks, iki pozisyonda rakip adına tehlike arzetmiyor, önemli atağı falan kesmiyor) bir şekilde topu eliyle kesiyor, kimseden ses yok..

Sonra hakem normal bir faul düdüğü çalıyor, adamın başına dünyaları yıkıyorlar..Yok yere o kadar itiraz ediyorlar ki konsantrasyonlarını kaybedip pozisyonun hemen devamında golü kalelerinde görüyorlar.
Rijkaard efendi ortalığı yıkıyor, kendini dizginleyemeyip Sivas yedek kulübesine saldırıyor, kendisini sakinleştirmeye çalışan rakip takım oyuncusu Ceyhun'u yüzüne bile bakmadan küfredercesine itiyor.

Daha neler var neler..Muhakkak herkes görmüştür o görüntüleri, ben yurt dışında olduğum için haberim olmamıştı, izleyince şoke oldum.
Antipatiklikte Fenerbahçe'den bile daha öndeler.
Rijkaard efendi total futbol diye diye total kavga etmeyi öğretmiş oyuncularına.
Vallahi helal olsun.

3.Hafta Rakibimiz: Sivasspor





Spor Toto Süperlig'in 3.haftasında yine deplasmanda bu kez Sivasspor ile karşılaşacağız..
Bülent Uygun yönetiminde 2 sezon üst üste "Gönüllerin Şampiyonu" olan Sivas geçen sezon ise en büyük küme düşme adaylarından biri olarak gösteriliyordu..

Mesut Bakkal gelmeden önceki performansıyla da düşmeyi sonuna kadar hakediyorlardı..Sonra Muhsin Ertuğrul ayrılıp yerine Mesut hoca geldikten sonra üst üste 7 maçta 7 kez berabere kalarak ilginç bir istatistiğe imza attılar.
Hiç galibiyet alamadılar ama hiç de mağlup olmadılar..

Mesut Bakkal-Muhsin Ertuğral değişimi Sivas'a neler getirmişti diye bakacak olursak:

Öncelikle Muhsin hocanın ligi tanımayan ve fiziksel özellikler olarak ligin yapısında hiç uygun olmayan yabancılarına yol verildi..Sadece Souleymane Keita'yi defansif ortasaha olarak savunmanın önünde değerlendirip, Bülent Uygun ile bir şeyleri başarmış olan oyunculara özgüven takviyesinde bulunarak sahaya sürdü..
Oyuncu tercihlerini hep güçlü ve tecrübeli olandan yana kullandı..

Bu sezona ise Galatasaray galibiyeti ile girerek Mesut Bakkal yönetimindeki ilk 3 puanlarını hanelerine yazdırdılar, hemen ardından da ilk haftanın en rezil takımı olan Antalyaspor ile deplasmanda yine berabere kaldılar..Oynadıkları oyunla da gösterdiler ki bu sene onları yenmek hiç de kolay olmayacak..
Adamlar orta alanda mükemmel alan kapatıp rakiplerine kolay kolay oynama şansı vermiyolar..Oyun sistemleri ise geçtiğimiz yıllardan farklı olarak 4-1-3-1-1 olarak göze çarpıyor..
Bu tarz dizilişleri genelde Ziya Doğan tercih ederdi..Ama o orta alandaki bütün tercihlerini kazma ön liberolardan yana kullanırdı..
Sivas'ta ise savunmanın önünde oynayan Kadir dahil orta sahadaki bütün oyuncular top kullanabiliyorlar, aynı zamanda da birbirleriyle mükemmel uyumlular..
Tek tek mevkilere bakmak gerekirse;

Kalede yeni transfer Ramovic ilk 2 hafta itibariyle dengeli bir kaleci izlenimi yarattı bende..Öyle inanılmaz toplar çıkarmaz ama kolay kolay hata yapıp takımını yakmaz..
Savunmanın kanatlarında Bülent Uygun zamanından kalan iki kasap ama çıkan bek Abdurrahman ve Hayrettin mücadele ediyorlar..Geçtiğimiz hafta solda Hayrettin'in sakatlığında 88 jenerasyonunun sol beki olan Ferhat Bıkmaz şans bulmuş..Bize karşı oynarsa çok ama çok mutlu olacağım, Sivas'ın en zayıf halkası diyebiliriz bu oyuncuya, Volkan Şen şov izleyebiliriz yine..
Defansın göbeği ise yeni transfer İvanovs ve eski kasaplardan Sedat ikiliisinden oluşuyor..İlk toplara genelde Sedat çıkıyor, İvanovs da onun arkasını temizliyor..

Savunmanın önünde süpürücü ve kesici orta saha oyuncusu olarak Kadir Bekmezci görev yapıyor..Sert, ayaklarına hakim ve futbol zekası gelişmiş bir oyuncu..
Kadir'in önündeki 3'lü ise Bruno zita-Mehmet Nas-Cihan Yılmaz'dan oluşuyor..
Takım set hücumlarını genelde Abdurrahman-Bruno Zita ortaklığı ile gerçekleştiriyor, Cihan Yılmaz da ters kanattan içeri kat ederek hücuma zenginlik kazandırıyor..Mehmet Nas'ın öncelikli görevi ise dribling özelliği ile takımı rakip yarı alana taşımak oluyor..

Bu 3'lünün önünde ise kendisini pek sevemediğim ama yeteneklerine kimsenin laf edemeyeceği yılların eskitemediği Ceyhun Eriş görev yapıyor..
Sivas'ın en büyük hücum silahlarından biri, zaman zaman önünde oynayan Mehmet Yıldız'a da destek vererek oyun şablonu baklava dilimli 4-4-2 halini alabiliyor..
Mehmet Yıldız geçen sezonunun 6 ayını sakat geçirmesine rağmen gücünden hiç bir şey kaybetmemiş..Ömer Erdoğan'la eşleşmelerini büyük bir merakla bekliyorum..
İki kaptanın birbirlerine kuracağı üstünlük maçın kaderini yüzde 50'den daha fazla etkiler bana göre..

Football Fans Know Better

Bundan İyisi..

Günlerdir rüyalarımıza giren Şampiyonlar ligi grupları çekildi sonunda..
Benim rüyalarıma giren hiç bir takım gelmedi niyeyse..Bir hafta kadar önce Ajax deplasmanına Amsterdam'a gidiyordum, 3-4 gün önce Guiseppe Mezza'da Etoo'nun son dakika golüyle yıkılıyorduk, dün akşam da mahalleden otobüs yapıyorduk Yunanistan'a, biz yeşil-beyaz kardeşiz kafasındayken adamlar bizi Kapıkule'de taş yağmuruna tutuyorlardı..(Ne alakaysa artık, Kapıkule ile Pazarkule'yi karıştırdık herhalde)

Sonuç olarak Bursasporumuz'un yer aldığı  C grubunda İngiltere'nin Manchester, İspanya'nın Valencia ve İskoçya'nın Glasgow Rangers takımları bulunuyor..Kuradan önce alın sizin grubunuz bu, kura çekimine falan katılmayın deseler eminim herkes kabul ederdi bu takımları. Bundan önceki yazımda çıkmasını istemediğim hiç bir takım çıkmadı mesela..


Maçlardan önce takımların geniş analizlerini yaparız, şimdilik sadece gelen-giden durumlarına bakacak olursak.

Manchester United: 

Gelen oyuncular içerisinde Meksika'lı Chicarito, 10 milyon euro gibi bir bedelle Dünya Kupası'ndan önce kadrolarına kattılar, çok yetenekli bir oyuncu..Herif Meksika ligine damga vurmuştu geçtiğimiz sezon, 2'şer 2'şer leblebi gibi sıralıyordu valla golleri. Sir Alex Ferguson kendisini keşfeden scout'larına minnetarlığını bir çok kez dile getirmişti basın toplantılarında.
Portekiz'li Bebe diye bir oyuncu almışlar, kendisini tanımıyorum ama 1.90 boyunda santrafor mevkiinde oynuyormuş, yaşı da henüz 20.
Fulham'dan Chris Smalling isminde bir de stoper almışlar, onun da boyu 1.92..Geçtiğimiz sezon Fulham formasıyla 23 maça çıkmış, 2 sarı kart görüp 2 kez de kendi kalesine gol atmış.


Giden oyuncular arasında zaman zaman şans bulan Ben Foster dışında kayda değer bir isim bulunmuyor..Ne Tosic ne de Biram Diouf her ne kadar üst düzey yeteneğe sahip olsalar da şans bulamamışlardı zaten.


Valencia:

Rakiplerimizin içinde yıldızlarını satan takım olarak göze çarpıyor..Villa, Silva, Zigiç, Marchena,Alexis, Del Horno gitti, Baraja futbolu bıraktı.

En pahalı transfer olarak eski Realli Soldado'yu takımların kattılar, Fransa'dan iki orta saha oyuncusu transfer ettiler.Bunlardan ilki Grenoblle'den Sofiane Feghouli ikincisi ise sezonun flaş ekibi Montpellier'den Tino Costa, bu adama 6.5 milyon euro bonservis bedeli ödemişler. Ayrıca yine Fransa'nın Lille takımınından stoper Ricardo Costa'yı da bedelsiz olarak renklerine bağlamışlar.
Valencia'nın para verdiği bir başka isim ise Galatasaray'dan 5.5 milyon euro'luk Mehmet Topal. Ayrıca Mallorca'nın önemli silahı olan hücum oyuncusu Aduritz'i alarak da şimdilik transferi kapattılar. Aritz Aduritz'in geçtğimiz sezon Mallorca forması altında 38 maçta 13 gol ve 2 asiste imzası bulunuyor.


Glasgow Rangers:


Hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz takım olsa gerek..İskoçya ligini yıllardır takip ederiz, ya Celtic şampiyon olur ya da onlar..
Takımları arasında bu kadar fark bulunan bir ligi izlemek doğrusunu söylemek gerekirse hiç de aklıma gelmemişti.
Glasgow en büyük silahı olan gol kralı Kris Boyd'u ellerinde tutamadılar, giden diğer oyuncuları hakkında pek bilgim yok.
Gelenlere bakacak olursak Tuncay'ın takımından Beattie'yi almışlar, 32 yaşında tecrübeli bir isim.Geçen sezon Stoke City'de çok fazla şans bulamadı ve ligde attı gol sayısı sadece 2.
Rapid Wien'den Jelavic diye bir santrafor daha almışlar 5 milyon euro karşılığında. Adam Rapid Wien'de UEFA maçı oynamış, Şampiyonlar ligi listesine ismi yazılacak yazılamayacak mı tam olarak bilmiyorum ordaki kuralı.
Son olarak da Manchester City'den Slovak Vladimir Weiss'i kiralamışlar..Kendisini ilk defa Dünya Şampiyonası'nda izleyip, bayağı da beğenmiştim..Biraz cılız da olsa bizim ligde çok iş yapar, her iki kanatta da oynayabilen dribling yeteneğine sahip çabuk bir oyuncu..

26 Ağustos, 2010

Haydi Bismillah..



Büyük gün geldi çattı sonunda..Yıllardır her kura çekiminde " Ah buralarda Bursasporumuz'u da görebilecek miyiz" diye hayıflanır dururduk.
Sonunda hayaller gerçek oluyor.
Kura çekimimiz 18.45'te başlıyormuş ve D-Smart 42. kanaldan yayın yapan Euro Futbol ve Uefa'nın resmi internet sitesinden izlenebilecekmiş.


1. torbadan kimin geleceği çok da önemli değil ama Milan ya Lyon en zayıf halkalar gibi  gözüküyor. 

2'den de Panathinaikos gelsin mümkünse de Yunanistan'a bir otobüs yapalım mahalleden :)
Real Madrid mümkünse ilk turda değil de gruptan çıktıktan sonra falan gelsin.

3. torbadan Tottenham da gelmesin hiç gerek yok. Schalke'nin de ne işi var Türkiye'de..


Hemen hemen her internet sitesinde mevcut ama yine de biz de paylaşalım, buyrun bunlar da torbalar: 



1. TORBA
Inter (ITA)           
FC Barcelona (ISP)                    
Manchester United (ING)                
Chelsea (ING)                           
Arsenal (ING)                      
Bayern Münih (ALM)                 
AC Milan (ITA)                  
Olympique Lyon (FRA)        

2. TORBA
Werder Bremen (ALM)       
Real Madrid (ISP) 
AS Roma (ITA)       
Shakhtar Donetsk (UKR)    
Benfica (POR)                
Valencia (ISP)              
Olymp. Marsilya (FRA)    
Panathinaikos (YUN)  

3. TORBA
Tottenham Hotspur (ING)         
Glasgow Rangers (ISK)            
Ajax (HOL)           
Schalke 04 (ALM)      
FC Basel (ISV)   
Sporting Braga (POR)         
FC Kopenhag (DEN)     
Spartak Moskova (RUS)

4.TORBA

Hapoel Tel-Aviv (ISR)   
MSK Zilina (SLO)  
FC Twente (HOL)   
Auxerre (FRA)
Rubin Kazan (RUS)  
CFR Cluj (ROM)          
Partizan Belgrade (SRB)
Bursaspor (TUR)


 ** Şu mübarek günde güzel bir kura çekeriz inşallah da ülkemizi alnımızın akıyla temsil ederiz. Hayırlısı olsun ne diyelim.

23 Ağustos, 2010

Galatasaray:0 Bursasporumuz:2


Maça beklenildiği gibi Galatasaray daha fazla hücumu düşünerek başladı, bu da bizim planlarımızın işleyeceğinin habercisi gibiydi aslında..

İlk 10 dakikada kullandıkları 5 korner de maçın seyrinin nasıl olacağını tam olarak söylüyordu bizlere..
ilk başlarda bu kornerler tedirginlik yaratsa da sonradan hepimiz gördük ki bu bizim işimize gelen bir durum..
Bizim oyuncularımız onların hucüm hattından hem uzun, hem soğukkanlı hem de oyuna daha konsantre olduklarından dolayı bu kornerlerden hiç bir şey çıkmayacağı açıkça belli etti kendini..
Zaten maç boyunca kaleye attıkları bir şut dışında ele avuca sığacak herhangi bir önemli şut girişiminde bulunamadılar, net pozisyonlara hep biz girdik. Batalla altıpastan 100 kere vursa 99'unda gol yapacağı pozisyonu harcamasa maç daha ilk yarıda kopardı belki de 3'e 4'e bile gidebilirdik.

Galatasaraylı futbolcuların duran toplardan karambol aramak dışında çok iyi yaptıkları en iyi şey ise futbolcularımızın alt arka adelelerine kramponlarının burun kısımlarıyla sakatlama girişiminde bulunmalarıydı..Helal olsun onu da çok iyi yaptılar, tebrik etmek lazım özellikle Harry Kewell'ı.
Kendisine Beşiktaş'a Leeds'le 6 attıkları maçtan beri büyük bir sempati besliyordum ama bu saatten sonra o da girdi kara listeye..Adamın her hareketi sakatlamaya yönelikti, bu kadar sakatlıklarla boğuşan bir futbolcunun bu tarz hareketlerde bulunması gerçekten çok ilginç.Hem tekme atıyor sonra da yalandan özür falan dilemeye çalışıyor..1..2..tamam da kaç oldu be arkadaş, illa birilerinin ayağını bırakması falan mı gerekiyor acaba orda..Bir de kendini yere atıyor falan, tam anlamıyla acizlik gösterisi.

Galatasaraylı futbolcular da hiç bir şey yapmadıkları zamanda kitleler halinde hakeme itiraz ettiler..Frank Rijkaard geçtiğimiz günlerde futbolcularına öne geçince nasıl zaman geçireceklerini öğrettiği gibi hakemi etkilemenin yollarını da öğretmiş olmalı ki etten püften sebeplerle bile adamın üstüne yürüdüler..
Hatta biri çıkıp adama omuz bile attı, enseye tokat gelir falan diye de bekledim ama insaflı çıktılar yine, bu yüzden de bir kere daha tebrik etmek lazım kendilerini.
Neskeens efendi de gitmiş Volkan'a dayılanıyor..komik kere komik :)) Benzerini geçen sene Bursa'da Ozan'a yapıp yeteri kadar rezil olmuştu zaten, buna hiç gerek yoktu.
Bursalı Ayhan'a ise söyleyecek bir şeyim kalmadı, yıllardır sülalesinde sövmediğim herhangi bir fert kalmamasına karşın bu adam hep aynı..futbolu bıraktıktan sonra küçüklüğümde Bursasporlu'ydum, babam elimden tutum maçlara götürüyordu sürekli beni falan demese bari :)

Gs'li futbolcuların o hallerini görünce futbolcularımızın galibiyete olan inançları, mücadele istekleri daha da arttı ve hepsi terlerinin son damlasına kadar mücadele ettiler.Rijkaard'ın öğrencileri 70-75 arası pilleri bitmesine rağmen bizim futbolcularımız bir 90 dakika daha oynayabilecek gibi bir izlenim yarattılar.

Performans olarak da sadece Milan Stepanov biraz sırıttı o kadar..Ama o da kritik anlarda yaptığı kritik müdahalelerle affettirmeyi başardı kendini..Diğer bir yeni isim olan Gökçeklerin Vederson'a birileri ilk işinin savunma yapmak olduğunu kulağına fısıldamış olacak ki o bile daha derli topluydu geçtiğimiz maçlara göre.Zaman zaman arkasına Arda'yı kaçırdıysa da birebirde kolay çalım yemedi, yeri geldi ters kademeye girdi.



Kalede İvankov yine müthişti, tüm yan topları zorlanmadan elma toplar gibi topladı.35 yaşında bir adam nasıl kendini bu kadar geliştirdi, vallahi helal olsun..Arda'ya attığı çalım da görülmeye değerdi :)
Savunmada Ali Tandoğan ve Ömer Erdoğan yine kusursuz ve çok temiz oynadılar..Ömer'in uzun pasları ilerde Turgay olmadığından zaman zaman sıkıntı yaratsa da Baros'a birebirde büyük bir üstünlük kurdu, hiç bir topta geçit vermedi.
Ali Tandoğan'ın da özellikle Volkan Şen'le uyumu görülmeye değerdi..Aynı uyumu Steinert'le gösteremedi ama o da olur ilerde..
Steinert demişken lige alıştığı ve sakatlık yaşamadığı taktirde büyük işleryapacağa benziyor..
Orta alanın göbeğinde Hüseyin ile Ergiç uyumu da mükemmeldi..Hüseyin yine 1-2 yerde çalım-topuk pası falan yaptı, hayır olsun :)
Ergiç savunmadan çıkarılan toplarda oldukça başarılıydı, savunma anlamında da belki de en iyi maçlarından birini çıkardı..
Ozan İpek savunmaya çok yardım etti, Ergiç çıkınca ortayı kapattı, zaman zaman hücuma çıktı ama en az kendisi kadar kuvvetli olan Ali Turan karşısında biraz zorlandı..Ama yine de top kaydı sayısı en fazla 1 veya 2'dir..
Pablo Batalla sert Gs ortasahasına karşı zaman zaman zorlansa da attığı ara pasları ve yaptığı boş koşular görülmeye değerdi, bizim bıdır Arjantinli'nin top kaptığını da gördüm ya ölürsem gözüm arkada gitmeyecek..
Bekir Ozan'ın oyuna girmesi biraz geç oldu.Oyunda kaldığı süre içinde de kaptığı toplarla takımı rahatlattı, oyunu soğuttu, gayet başarılıydı yani o da..
Sercan çok fazla topla buluşamasa da sahneye çıktığı zamanlarda gösterdi yine kalitesini, bu sene çok ama çok umutluyum kendisinden..
Nunez de stoperlerle mücadele etmeyi zamanla öğrenecektir.Dün akşam da gole çok yaklaştı ama yine top sol ayağına geldiği için etkili vuruş yapamadı..Sağ ayağına gelse zaten ufuk topu falan göremezdi.


Son olarak Volkan Şen tartışmasız günün adamıydı..Karşısında Hakan Balta olunca her zaman döktürüyor zaten bu adam.İnşallah dün kimseler izlememiştir kendisini, yoksa 3'e 5'e bakmadan basıp parayı alırlar kesinlikle..
İstanbul takımlarının Volkan'ın fiyatını çok bularak getirdikleri hiç bir kanat oyuncusu bu adamın tırnağı bile olamaz.
Bursaspor'dan kovulması için kampanyalar başlatılan fiziği,özgüveni bitmiş, kendi kendine çalım atmaktan başka bir şey yapmayan adamı bu hale getirdi ya Allah bin kere razı olsun Ertuğrul Hocadan.
Yukarıdaki pozisyon hakkında ise fazla söylenecek bir şey yok, tamamen refleks sonucu meydana gelmiş bir olay, hakem atsa gıkımızı çıkaramazdık hiç birimiz. Zaten hakem de Volkan'ın pozisyon sonrasında yüzündeki o masum ifadeye inandığı için göstermedi kartını.

En nihayetinde zor bir deplasmandan 3 puanla dönüyor olmamız çok iyi oldu. Haftaya da bu kez Sivasspor deplasmanına gidiyoruz, ondan sonra da milli takım arası var zaten yanılmıyorsam..
Neyse önümüzdeki maçlara bakıyoruz..

22 Ağustos, 2010

2.Hafta Rakibimiz: Galatasaray (II)



Konyaspor maçını izleyememiştim ama dün akşam sitenin tekinden indirip izleyince beklediğimin üstünde buldum takımı..
Gerçi bunda Ziya Doğan'ın da payı oldukça fazla..Adam resmen 5-5-0 ile başlamış maça..4-6-0'ı entel spor yazarlarının ağzından çok dinledik ama böyle bir dizilişe ilk defa şahit oldum doğrusunu söylemek gerekirse..
Bir de o kadar bek bolluğunda Adnan'ı sağ bek Hakan Aslantaş'ı sol bek oynatmış yaa vallahi helal olsun.

Savunmamızın göbeğinde oynayan iki kule Ömer ve Stepanov hemen hemen hiç zorlanmamışlar.
Bu ikilinin performansını pırpır diye tabir edilen ve göz açıp kapayana kadar hızlanan adamlara karşı da görmek gerek.
İbrahim'in her ne kadar konsantrasyonu çok kötü olsa da ligin açık ara en hızlı savunmacısı olmasının geçen yıl ki şampiyonluğumuzda payı çok ama çok fazla.

Bu akşam hocamız bu bölgede kimi tercih edecek çok merak ediyorum. Galatasaray Mehmet Batdal'la oynayacak olsa bu Stepanov-Ömer sıkıntı yaratmaz ama Baros bambaşka bir adam..
Savunmanın arkasına yapacağı kurnaz koşulara dikkat etmek gerekecek.
Ali Tandoğan'a diyecek bir şeyim yok ama Vederson Trabzonspor maçındaki hatalarını tekrarlamamalı kesinlikle..Çıkarken yine o kadar top kaptırırsa kevgire dönmemiz çok da zor olmaz.
Çok komik bir durum ama seni özlüyorum ulan Keçeli :)

Ortasahada Ertuğrul Sağlam geçen yıl ki İstanbul deplasmanlarında olduğu gibi yine iki savunmacı kullanacaktır bana göre..Bunun için de en ideal ikili Hüseyin ve Bekir..
Hüseyin'e de ayrı bir parantez açmak lazım, adam Konya maçında biraz başka oynamış..Topuk pasları, çalımlar falan Hüseyin'den görmeye alışık olmasığımız hareketler bunlar..
Ayrıca müthiş koşmuş, her yere de yetişmiş, tekrardan helal olsun Hüseyin'ime..:)

Sağ kanatta Volkan Şen, sol da Ozan İpek mücadele edecekler.
İkisi de mükemmel oynamışlar Konya'ya karşı..Ozan İpek'i millet pek beğenmemiş ama ben acayip beğendim..Adam hücuma katılmış savunmaya yardım etmiş, Ergiç hücuma katıldığında göbeğe girmiş..
Ağzınla kuş tutmadığı kalmış sadece, bu gidişle onu da yaparsa hiç şaşırmam..

Ertuğrul Sağlam bu akşam çift forvet oynatmaz takımı çünkü hem Sercan hem de Nunez oynadığında adamın elinde ikinci yarıda kullanacak kozu kalmıyor, bu durumu da hocamızın çok fazla tercih edeceğini zannetmiyorum..
Savunmanın önünde Ergiç oynar, onun önünde de Sercan Yıldrım. Nunez de ikinci yarıda girip maçı alır götürür.

Nunez'e de değinmek gerekirse tam benim şurda paylaştığım tarzda bir oyuncu olduğunu bir kez daha gördük.Konya'ya karşı biraz şansı yaver gitse ilk maçında golle tanışması işten bile değilmiş.
Tam bizim aradığımız tarzda bir oyuncu, fizik gücünü biraz daha arttırıp pres özelliğini de gelişrirse tadından yenmez, Türkiye'de de kimse tutamaz bu adamı.

Football Fans Know Better

2. Hafta Rakibimiz: Galatasaray

Uzun zamandır gezmekten fırsat bulup buraya birşeyler karalayamadım ama sonunda yurda dönebildim ve tekrardan devam ediyoruz yola..

Bugün Galatasaray ile deplasmanda mücadele edeceğiz, onların son Karpaty maçının sadece 10 dakikalık özetini izleyebilmeme rağmen hemen hemen tüm blog ve gazete yazarlarının Galatasaray'ın son durumu hakkındaki görüşlerini azmederek saatlerce okudum..
Görünüşe göre Galatasaray'da tablo pek aydınlık değil gibi ama bunun da pek yeni bir durum olduğu söylemez.
Öncelikle Rijkaard 4-3-3 sistemini iki sezonda oynanan 60'a yakın maçta hala oturtamamış ve hala ısrar ediyor olması gerçekten ilginç.
Türk futbolcusu alt yapılardan beri 4-4-2 (son yıllarda 4-2-3-1) ile yetiştiğinden dolayı 4-3-3'e uyum sağlamaları sanıldığı kadar olmayabiliyor göründüğü gibi.
Rijkaard'ın da bu konuda niye bu kadar inat ettiğini ise anlamış değilim, oysa elinde 4-2-3-1'i zorlanmadan oynayabilecek rotasyon mevcut Hollandalı hocanın..
Ama yine de Rijkaard böyle olunuyor demek ki, bizim aklımız ermez o konulara, sadece saygı duymak lazım.

Kalede bu maçta yine Aykut tercih edilecek herhalde, gerçi Karpaty'ye karşı çok mantar goller yemiş bu adam ama Ufuk Ceylan'ı hiç bir zaman düşünmedi Rijkaard, bugün de düşüneceğini sanmıyorum.
Aykut tam anlamıyla kimde patlayacağı belli olmayan bir el bombası..Volkanlar Onurlar Hakanlar takımlarını hezimetlerden kurtarırken bu arkadaş çok cömert bir şekilde boş çevirmiyor kalesine geleni, ne diyelim aynen devam Aykut usta.
En son bizim maçta gol kurtarmıştır herhalde, zaten son 6-7 senede çıkaramadığı kadar topu o maçta çıkardı ya neyse..

Savunmanın ortasında tecrübeli Neill ile özgüvenini ve konsantrasyonunu tamamen yitirmiş olan Servet Çetin ikilisi mücadele edecekler. Servet'ten mutlaka yararlanmamız gerekiyor.
Sağ bekte Sabri'nin alternatifi olarak Kayseri'nin "Dani Alves"i ve büyük kaptanı Ali Turan herkese saç baş yoldurmuş geçen maç, bizim maçta tercih edilir mi bilemiyorum.
Ama oynarsa da iyi olur bizim açımızdan..Hücumu ve kademe anlayışı hiç olmayan bu adam bizim için bir cevher olabilir ama Hakan Balta düzeldiyse muhtemelen Serkan Kurtuluş bu bölgede tercih edilecek..
Serkan'ın aslında hücumu daha kuvvetli orta alan oyuncusudur ama sağ bek sol derken tükeniyor çocuk.
Ee ne demiş atalarımız "kendi düşen ağlamaz".

Savunmanın solunda da Hakan Balta'nın formsuzluğundan dem vuruyor herkes, gerçi formda olsa da pek bir şey değişmeyecek ya neyse.

Ortasahayı Belgdrad takımına karşı Ayhan en geride olmak üzere Mustafa Sarp ve Barış (Cana) şeklinde kurmuşlardı bu akşam da bu dizilişten vazgeçmez Rijkaard usta, sadece Barış'ın yerine Cana oynar işte.

Hücum hattının sağında giden Keita'nın yerine getirilen Pino'nın sakatlığı nedeniyle Serdar Özkan tercih edilecek gibi görünüyor..Her ne kadar bal yapmayan arı muamelesi görse de Vederson'un arkasını maden gibi kullanabilir, bizim Gökçek'in mutlaka kulağının çekilmesi gerekiyor.
Tabi burda Kewell-Arda Turan ikilisinin değişerek oynama ihtimalleri de var ama ikisi de solda etkili olduklarından bizim için daha hayırlı olabilir bu tercih.

En uçta Galatasaray'ın en çekindiğim ve Bursaspor'da olmasını en çok istediğim oyuncusu Milan Baros kullanılacak..
Bu adam bizde olsa zaten orda 5'lik yapar önümüze bakarız..Karpaty maçında sonradan oyuna dahil olarak her ne kadar ikincisi ofsayt da olsa 2 gol atmış bu adam.
Aman dikkat diyorum..Bizim maçı es geçsin de sonra kime atarsa atsın istediği kadar..

Football Fans Know Better

13 Ağustos, 2010

Şampiyon Sahaya İniyor:Konyaspor

Başlıkta olduğu gibi,Şampiyon bu sefer gerçekten sahaya iniyor.Hemde kendi saha ve seyircisi önünde.
Rakip ise,yıllardan beri ligimizin kalitesini maalesef düşüren Konyaspor.
Konyaspor'dan öte Ziya Doğan mantalitesi ile karşı karşıya geleceğiz.İlk maçlar zorlu olur genelde.
Hem Dünya Kupalarında,hemde ligimizde Şampiyon'ların ilk maçları çok ama çok büyük sürprizlere sahne oldu geçmişte.Fakat,yukarıda ''Gerçekten sahaya iniyor'' derken anlatmak istediğim bu.
Bizim,geçen haftaki ''kaza''dan sonra artık ayaklarımız yere basıyor.
Direk bodoslama Şampiyon olarak çıkmayacağız Konya karşısına.
Konyaspor'a gelirsek.
Gerçekten şu transfer politikalarından ne zaman vazgeçecekler bilmiyorum.Ama gerçekten ''çıkma'' diye tabir edilen futbolcuların uğrak merkezi adeta Mevlana Şehri.
Bu arada belirteyim.
Bu maçın benim açımdan bir önemi de Veli Acar..
Kendisi,az oynadı fakat çok öz oynadı.
Hiçbir zaman maç alamadı doğrudur.
Fakat Bursaspor tarihinin istatistik açısından en başarılı futbolcusu oldu.İki lig şampiyonluğu kupası gördü.
Bundan öte,her ne olursa olsun,birşey yok.
Elim,koparcasına alkışlayacağım Veli'mi.
Aynı Tuna'yı beklediğim gibi onuda bekliyorum.Onlara dil uzatmak kimsenin haddine değil,olamaz da.
Konyaspor'da beklediğim bir değil birden fazla futbolcu var esasında.
Bir diğeride Eser Yağmur..
Benim Bursaspor'da yıllardan beri en üzüldüğüm futbolcu odur.Yeni Hakan Şükür derken,''Kova'' Şenol'la girdiği mücadelede,onu maalesef ki yitirdik,bir daha da kazanamadık.
Çok iyi karakterli,bir adam Eser Yağmur.
Onu da alkışlayacağım tabii ki.
Konya'da beklediğim son isim ise Erdinç Yavuz..
Diyarbakır'da geçtiğimiz sezon,İvankov'a sizi öldüreceğiz hareketleri yapan bu kuru delikanlıyı Bursa'da görmek beni çok hırslandırıyor.
Neyse.
Konya'ya tekrar dönersek..
Kapalı kutu bir takımdan öte,gerçekten 1 takım dolusu adam aldılar.
Nasıl çıkarlar,ne taktiği yaparlar bilinmez.Fakat Anti Futbol'un ülke sorumlumuz Ziya Doğan'ın 1 puanı çok ama çok isteyeceğinden eminim.
Yeni Transferlerimizin oynaması zor gibi gözüküyor şu an için.Anlamadığım bir noktada bu.Umarım oynarlar.
Özellikle sakatlığı hemen hemen geçen İnsua,ofansif anlamdaki eksikliklerimizi tamamlayacak bir isim.
Hakem Süleyman Abay..
11 Ayın Sultanı'nda son yıllarda içerde benim hatırladığım inişli çıkışlı bir grafiğimiz var.
Geçen sene Fener'e yenilmiştik,ama Ankaragücü'nü mağlup etmiştik.
Tamamen 1 puan için sahaya çıkacak Konya karşısında bulacağımız erken gol,bize çok zevkli,keyifli bir akşam yaşatacaktır..

11 Ağustos, 2010

Şimdi daha huzurlu


Abdul abimizi gocup gidisinin 17. yil donumunde rahmetle andik..Kendisine kupani goturulmesini kim akil ettiyse kulupten kim bu ise izin verdiyse hepsini tebrik etmek gerekir..
Ayrica o kupanin Bursa'miza gelmesinde emegi gecen herkese bir kez daha allah razi olsun demek gerekiyor..Abdul abimiz sizin sayenizde `simdi daha huzurlu`..

09 Ağustos, 2010

Süper Kupa'dan Arda Kalanlar

Süper Kupa finalinde Trabzonspor'a dramatik bir şekilde kaybetmemiz sezon öncesi bir bakıma iyi oldu diyebiliriz..Geçen sezon da Avusturya kampının son hazırlık maçımızda Denizlispor'dan 4 yiyerek kendimize gelmiştik.

Maçın üzerinden bir buçuk gün kadar bir zaman geçtikten sonra aklımızda kalanlara bakmak gerekirse:

* Öncelikle takıma Vederson'un girmesi biraz sancılı olacak sanki.Adam 2 kere Roberto Carlos'la takılınca kendisini iyice Roberto Carlos sanmaya başlamış sanki, deli fişek her atağa katılmaya çalışıyor aklınca.
Maç boyunca çıkarken kaptırdığı ve sonrasında kontra yediğimiz top sayısı tam tamına 7.
Ayrıca kendisi devamlı ön taraflarda takıldığı için Ozan İpek sürekli arkasını toplamakla uğraşmaktan kendi futbolunu oynayamadı.Keçeli'yi bu kadar arayacağımız ölsem aklıma gelmezdi doğrusunu söylemek gerekirse.Vederson efendi aklını başına toplayıp en kısa zamanda işin ciddiyetini kavramazsa forma falan göremez bir daha.

*Ve üzülerek söylüyorum ki Kirita'nın da bu takımın oyuncusu olamayacağını bir kez daha gördük hepimiz. Adam hem dengesiz, her an oyundan atılma ihtimali ile oynamaya çalışıyor hem de oldukça yetersiz.
Göbeği çok fazla boşaltıyor, sağa sola deli dana gibi şuursuzca saldırdığı için İvan Ergiç'in performansını düşürüyor.Çok fazla top kaybı yapıp takımın hücularını başlamadan baltalamayı başarıyor.

Komik ama gerçek, Hüseyin Çimşir ile Mustafa Keçeli'yi çok aradık eski takımlarına karşı..

*Sağ kanatta Volkan Şen de milli takıma çağrılmamasından mıdır nedir bilinmez aklı başka yerdeydi sanki..En son hakemle o kadar didiştiği bir maç da hatırlamıyorum şahsen..Ertuğrul Sağlam geldikten sonra bırakmıştı o işleri, geçen akşam Volkan'ın neyi varmıi ciddi bir şekilde araştırmak gerekiyor.

*Son olarak da Trabzonu kutlamak gerekiyor, sonuna kadar hakederek kazandılar maçı.Kaleci Onur geçen yılın üzerine koyarak gelmeye devam ediyor.Kendisini en çok yan toplarının zayıflığından dolayı eleştiriyordum ama maç boyunca 1 kez bile yan top bırakmadı, hepsini armut gibi  topladı, vallahi helal olsun.
Trabzon'un yeni transferi Jaja da hayırlı uğurlu olsun, geçtiğimiz sezon son performansından haberim olmamasına rağmen Metalist'in UEFA'da yarı finale yükselme serüveninde tüm maçlarını izlemiştim ve kendisine hayran bırakmıştı beni.4.2 milyon euro da bu adam için son derece uygun bir ücret..

07 Ağustos, 2010

Süper Kupa'da Rakibimiz: Trabzonspor

Sezonun ilk resmi müsabakasını Süper Kupa finalinde Trabzonspor'a karşı oynayacağız.
Bu finali kazanıp kaybetmenin maddiyat açısından çok fark yaratmasa da sezona moralli başlamak açısından çok önemli. Ayrıca müzemizde 2009-2010 Şampiyonluk kupasının yanında bir de Süper Kupayı eklesek fena olmaz hani..:)

Maçın niye İstanbul'da ve o uğursuz stadda oynanacak olması ise başlı başına trajikomik bir olay bence..
Anadolu devrimi gerçekleşmiş, yıllar sonra İstanbul takımları sezonu kupasız kapatmış ve sen hala anadolunun gururu olmayı başarmış bu iki takımı hangi akla hizmet İstanbul'da karşı karşıya getiriyorsun..
Madem İstanbul'da oynatacaksın adam gibi futbol oynanabilecek bir stadda oynat ki hem sahadakiler zevk alsın hem de tribündekiler. Saraçoğlu'nda oynat, İnönü'de Ali Samiyen'de oynat ama o uğursuz stada gitme eziyetini yaşatma bu kadar insana. 7/24 rüzgarının eksik olmadığı,tribünlerle saha arasında 50 metre mesafe bulunup da futbol oynanan bir stad var mı dünya üzerinde gerçekten çok merak ediyorum.

Trabzonspor'a baktığımızda ise belki de tarihinin en kısır transfer dönemini geçirdiklerini söyleyebiliriz herhalde. En azından benim takip ettiğim yıllarda 1'i 3.kaleci olmak üzere 3 takviye yaptıkları bir transfer sezonu hatırlamıyorum.

Kalede artık yaşlanmış olan Tony Sylva gönderildi ve yerine alt liglerden Gençlerbirliği orjinli Bora Sevim alındı. İnegölspor'da kiralık oynadığı zamanlarda çok beğeniyordum kendisini..İnegöl'den ayrıldıktan sonra hangi takıma gidip, ne kadar süre aldığını TFF'nin internet sitesinden takip ediyordum zaman zaman..
Şenol Güneş Bora'yı nerde gördü beğendi bilemiyorum ama hoca alınmasını istediyse herkesin saygı duyması gerekir.İlk başlarda sezona 3.kaleci olarak başlasa da Onur'un 1.numaralı yedeği her zaman Bora olacaktır.

Savunma hattında takımdan ayrılan 33'lük veteran Song'un yerine 31'lik Polonyalı Glowacki getirildi..
Kendisini hiç izlemedim ama basından takip ettiğim kadarıyla, hemen formayı verip koluna kaptanlık pazubandını taksan hiç göze batmayacak sanki. Trabzon'a alışmada herhangi bir sorun da yaşamaz muhtemelen.
Stil olarak da libero gibi oynayan, arkayı süpüren bir oyuncuymuş havası yaratttı bende.

Trabzon'un son transferi Barış Ataş ise Bursaspor'da oynamasını istediğim oyuncuların başında geliyordu.
Kendisi beni ilk olarak İlhan Parlak'ın Barça'lı Pique'yi maymun ettiği 21 yaş altı milli takım maçında ortasahadaki müthiş oyunuyla büyülemişti.
O gün bugündür takip ettiğim bir isim olan Barış Ataş'ın her ne kadar doping yüzünden ceza almışlığı olmasına rağmen Diyarbakırspor-Bursaspor olaylarında rakibin tek sağ duyulu demeç veren oyuncusu olarak da kalitesimi belli etmişti.
Trabzonspor'da da çok başarılı olacaktır tahminime göre..

Bugün oynayacak olan 11'e bakacak olursak kalede Onur oynayacaktır, savunmanın kanatlarında iki hücumu kuvvetli, savunması vasat oyuncular olan Serkan ve Cale tercih edilecektir.
Savunma göbeğinde ise geçen yıldan birbirleriyle oynamaya alışık olan Egemen-Giray ikilisi tercih edilecektir.
Glowacki de şimdilik bu oyuncuların arkasında görev bekleyecektir.

Geçiğimiz sezonda da olduğu gibi ortasahayı 3'lü kullanacaktır Şenol hoca..Hazırlık maçlarını izleme şansım olmadı ama oynayan 11'lere baktığımda genel olarak Barış-Selçuk-Colman 3'lüsünü değerlendirmişler burada.
Ortasahanın önünde her iki kanatta da oynayabilen, dribling yapıp, adam eksiltebilen, futbolun daha çok şov kısmıyla ilgilenen İbrahim Yattara ve Alanzinho ikilisi tercih edilecek, bunların önünde de Umut Bulut tek forvet olarak mücadele edecektir



..Football Fans Know Better

06 Ağustos, 2010

Leonel Nunez



1984'ün 13 Ekim'inde Arjantin'in Bounes Aires şehrinde hayata "merhaba" diyen Leonel Jorge Nunez'in futbolla tanışması yaşadığı şehrin efsane takımı olan Boca Juniors vasıtasıyla olmuş..
Fakat Boca'da yaşıtlarına göre kısa boylu, göbekli bir çocuk olmasından dolayı işe yaramayacağına kanaat getirilerek kapının önüne konmasından sonra şansını yaşadığı şehrin Boca'nın gölgesinde kalmış takımı olan Argentinos Juniors'ta deneyen Nunez burada kendini kabul ettirerek 2002 yılında profesyonel anlaşmasını imzalamış..

İlk sezonunda A takımda şans bulamayan Nunez ertesi sezon Arjantin 2.liginde şampiyonluğa ulaşan takımında 5 kez forma şansı bulmuş ve 1 gole imzasını atmış.
Argentinos Juniors formasına yavaş yavaş ısınan Nunez bir sonraki sezonda da Arjantin Süperlig'inde 9 maçta sonradan oyuna dahil olmuş ve hiç golle tanışamamış..
Bunda maçlarda az süre alması ve oyunda kaldığı zaman zarfında da alışık olduğu santrafor mevkiinde değil de hücum hattının kanatlarında top tutması için görevlendirilmesinin payı çok büyük.
Ertesi sezon daha fazla şans bulan Nunez 18 lig maçında 3 kez golle buluşmayı başarmış.

Arjantin liginde başından sonuna kadar santrafor olarak görev aldığı sezonda 34 maçta 13 gol kaydederek Avrupalı Scout'ların dikkatini çekmeyi başarmış ve sezon bitmeden Yunanistan'ın popüler kulüplerinden Olimpiakos'a 2.5 milyon euro karşılığında satışı gerçekleştirilmiş.


İlk Avrupa deneyiminde beklediği süreleri alamayan Leonel Nunez 19'u lig, 3'ü Şampiyonlar ligi ve 6'sı kupa olmak üzere 28 maçta boy gösterdi ve 4'ü kupa, 2'si ligde olmak üzere 6 kez rakip fileleri sarsmayı başarmıştır.
(Nunez'in Olimpiakos'ta çok fazla tercih edilmemesini araştırınca karşımıza yine bu oyuncunun kilo problemi yaşadığı, hocasının kendisine uyguladığı özel bezdirici idman programına isyan etmesinin olması canımızı biraz sıksa da oyuncunun geçmişten ders çıkarmış olabileceğini umut etmekten başka çaremiz kalmıyor.)

Olimpiakos'un ardından Arjantin'in üst düzey kulüplerinden Independiente'nin yolunu tutan Nunez buarada da 30 lig maçında 9 gol atarak tekrar eski günlerine dönebileceğinin sinyallerini vermiş.
Ertuğrul Sağlam'ın dikkatini ise geçtiğimiz yıl Arjantin kapanış liginde 11 maçta 7 gol gibi kendini aşan bir gol yüzdesi ile oynaması ile çeken Nunez tekrar Avrupa'da oynamak istediğini kulübüne belirtmesinin ardından cüzi bir fiyata, sözleşmesine eklenen 3 milyon euro karşılığında bonservisinin Independiente tarafından tekrar alınabileceği maddesi ile transferi gerçekleştirildi.


Oyuncu/Kulüp Uyumu:

Öncelikle Leonel Nunez'in takımımızdaki 4.Arjantinli olması yabancılık çekmemesi içn büyük bir avantaj gibi gözüküyor.(tangocuların takımda çeteleşmeye gitmeyeceklerini umut ediyoruz)
Son Maradona-Ertuğrul Sağlam ikili görüşmelerini Arjantin basınında haber olması ve son transfer sezonunda aynı ülkeden 3 üst düzey oyuncuyu kadromuza katmamız takımımızın Arjantin'de tanınmasını sağladı, bir de Maradona Şampiyonlar ligi maçını izlemeye gelirse o iş tamamdır..
Önümüzdeki sezondan itibaren genç, yetenekli ve Avrupa'ya kapak atma sevdasında olan tangocuların tercih ettiği bir takım olabileceğimizi düşünüyorum.

Ayrıca Leonel Nunez'in Bursaspor'un genel oyuncu portföy'ü olan "son şansını kullananlar topluluğu"na uygunluğunu da göz ardı edilemeyecek bir durumdur.
Eğer Avrupa'da futbol kariyerini sürdürmek istiyorsa mutlaka ama mutlaka buarada başarılı olması gerekiyor..
Şuan 26 yaşında olan Nunez kötü geçireceği bir sezonun ardından toparlanmasının en az 2 sezon gerekli olduğunu düşünürsek, yaşı 30'a merdiven dayamış ve kariyerinde 2 başarısız Avrupa deneyimi olan bir oyuncunun bir daha Avrupa'da kendisine kulüp bulması hemen hemen imkansız..

Nunez oyun karakteri olarak ne tam bir kanat oyuncusu, ne tam bir 10 numara ne de tam bir santrafordur, hepsinden biraz biraz vardır bu adamda..
Müthiş çalımlar atar, cezasahası civarından çok sert ve isabetli şutlar atar,son vuruşu ligimize göre vasatın biraz üstündedir, rakip stoperlerle boğuşmayı pek tercih etmese de hava hakimiyeti kötü değildir, iyi zıplar ve isabetli kafa vuruşları yapabilir.
Bizim gibi etkili kanat oyuncularına sahip, topu rakip kaleye çabuk taşıyabilen takımlar için biçilmiş kaftandır.
Nerede duracağını iyi bilir, geçen sezon Shin'in gidişinden sonra sıkıntısını çok çektiğimiz topu kaleye sokan santrafor eksikliğimizi giderebilecek yeterlilikte bir isimdir.

Sonuç olarak Nunez fiziksel ve psikolojik problem yaşamadığı taktirde yılın transferi adaylarımın başında gelir.
Umarım oyuncunun Bursamız'ın İskender kebabıyla tanışması umarım uzun yıllarını alır.
Zaten çabuk kilo alan bir yapıya sahip olan Nunez bir de İskender'e sardım mı kimse hayır beklemesin bu adamdan :)



*Merak edenler için oyuncunun Bursaspor TV'de gösterilen görüntüleri:





05 Ağustos, 2010

Hayırlı Olsun// Stepanov, Nunez


Geç de olsa liglerin başlamasına 10 gün kala transferi kapattığımız iyi oldu..Gerçi Vederson dışında alınan hiç bir oyuncu Ertuğrul hocanın transfer listesinin ilk sırasında falan değildi ama yine de ülkeye uyum sağlamada sorun yaşamayacak, yedekliği dert etmeyecek ve en önemlisi de takım içindeki maddi dengeleri bozamayacak oyuncuların tercih edilmiş olması pozitif hanesine yazılabilir.

Savunmaya yapılmış bir takviye olan Stepanov zaten ligimizi bilen bir oyuncu.Son 3 yılda da oynanan oyunda herhangi bir değişiklik olması.Stepanov'un kalitesi zaten tartışılmaz, hava hakimiyeti, ayakları falan mükemmeldi Trabzon'da oynarken.
O boyuyla ağır gibi gözükse de arkasına adam falan kaçırmıyordu, konsantrasyonu, soğukkanlılığı da üst seviyedeydi her zaman.
Porto'da ağır sakatlıklar yaşamasa dikiş tutturabilirdi kesinlikle, en azından rotasyon oyuncusu olarak takımda kalırdı.
Milan Stepanov'un sakatlığının haricinde başka bir soru işareti de Trabzonspor'dan ayrıldıktan sonra oynadığı resmi maç sayısı sadece 34, bu sayıya kupalar, milli maçlar, son dakikada oyuna dahil olduğu maçlar da dahil. Maç eksiği olan bu tarz adamlar transfer edilecekse hazırlık kampının başında takıma katılmaları sağlanmalıdır ki oynayacakları hazırlık maçlarında maç eksiklerini bir şekilde gidersinler.
Ama yine de güçlü ve sağlıklı bir Stepanov şampiyonlar liginde işimize çok fazla yarayacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Diğer transferimiz Leonel Nunez hakkında da yarın daha ayrıntılı bir yazı yazmayı planlıyorum..bu oyuncu çok fazla takip ettiğim bir oyuncu değildi fakat aynı takımda oynadığı 19 yaşındaki stoper Julian Velazquez'i izlediğim Banfield ve Boca maçlarında attığı gollerle dikkatimi çekmişti..